Türkiye’de son günlerde bir taraftan 31 Mart yerel seçimleri tartışılırken, diğer yandan da Türkiye’nin terörle mücadele kapsamında oluşturduğu konsept çerçevesinde alacağı tedbirler gündemde. Türkiye’nin terörle mücadele kapsamında önümüzdeki günlerde atması gereken adımların ekonomik ve stratejik açıdan öneme sahip olduğunu ifade eden emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, “Türkiye’nin terörle mücadele kapsamında Irak’a yönelik güvenlikli alan oluşturmaya yönelik girişimleri aynı zamanda Kalkınma Yolu projesi ile doğru orantılı. Bu kapsamda Türkiye komşularıyla ticaretini de geliştirmiş olacak. Aynı şekilde Zengezur koridorunun açılması da stratejik öneme sahip bu anlamda. Batılı ülkeler Türkiye’nin uzun yıllardır komşularıyla ekonomik işbirliği konusunda sorun çıkarmaya çalışıyor. Türkiye bir anlamda güvenlik tedbirlerini arttırırken, diğer taraftan komşularıyla güvenli ticaret olanaklarını da arttırmış oluyor” dedi.
Türkiye’nin sınır güvenliği kapsamında son yıllarda Irak ve Suriye’deki gelişmelerin önem taşıdığını kaydeden Karakuş, şunları söyledi:
“Suriye’de yakın dönemde daha önce yapılan operasyonlara benzer çapta bir operasyon yapılması ihtimali görünmüyor ya da bir anlamda önceliği ikinci planda bir operasyon olarak kalıyor içinden geçtiğimiz süreçte. ABD’de son günlerde başkanlık seçimleri yaklaşırken IŞİD ile mücadeleyi tekrar gündeme getirdi yönetim. Biliyoruz ki artık bölgede ciddi anlamda bir IŞİD tehdidi bulunmuyor. Ancak ABD yönetimi Suriye’den asker çekme konusunu kamuoyuna anlatırken IŞİD örgütünü ileri sürüyor. Suriye’de kalmanın tek yolunu ABD yönetimi bu şekilde sağlıyor. IŞİD meselesini bu açıdan görmemiz bu süreçte daha sağlıklı olacaktır. Öte yandan gerek Fırat’ın batısına, gerekse Fırat’ın doğusuna PKK varlığını ortadan kaldıracak bir operasyonu zaten ABD başından beri istemiyor. Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna düzenleyeceği bir operasyonu istemediği gibi, Fırat’ın batısındaki PKK terör örgütü unsurlarına yönelik operasyona da sıcak bakmıyor. Sadece Türkiye ile Rusya’nın ilişkilerini bozması açısından bir operasyonun yapılmasına ses çıkarmayacaktır. Eğer Türkiye, Fırat’ın batısına operasyon düzenlerse Rusya ile ilişkilerinde bir takım sorunlar çıkabilir. ABD ise bu süreçte bunu isteyecektir. Ancak diğer operasyonlara sıcak bakmıyor. Bu iki olguya baktığımızda Türkiye’nin Suriye’de terörle mücadele kapsamında yapacağı operasyonlar kendi kontrol ettiği bölgenin güvenliği noktasında ve yine sınırlı olarak kalabilecektir.”
Irak’taki durumun ise çok daha farklı olduğunu kaydeden Karakuş, “Irak’ta elbette durum daha farklı. PKK’nın oradaki varlığını ortadan kaldırmak kadar aynı zamanda Kalkınma Yolu Projesinin güvenli bir şekilde hayata geçmesi bölge açısından büyük önem taşıyor. Türkiye pençe kilit operasyonlarıyla başlattığı terörle mücadele operasyonlarında artık düz ovada PKK terör örgütü unsurlarını temizleyerek tamamıyla güvenli bir alan oluşturmak istiyor. Yurt içinde olduğu gibi bölgede de PKK unsurlarını etkisiz hale getirip oradan yurt içine yönelik terör saldırılarına son vermek amacında. Yani, tamamıyla düz alanlarda PKK terör örgütü unsurları ortadan kalkmış olacaktır böylece. Burada dikkat edilmesi gereken iki nokta var. Bunlardan biri Mahmur kampının olduğu bölge, diğeri ise Sincar bölgesi. Sincar bölgesinde İran’a yakın unsulara Irak merkezi yönetimi dokunmak istemediği için o bölge PKK unsurları için de güvenli oldu. PKK unsurlarının bu bölgeden arındırılması da önem taşıyor. Mahmur kampının olduğu bölgeye ise iki nedenden dolayı operasyon yapmak kolay olmuyor. Birincisi daha güneyde kalıyor, ikincisi Mahmur kampı Birleşmiş Milletlere bağlı. Güneyde kaldığı için uçaklarımızın o noktalara gitmesi her zaman mümkün olamayabiliyor. Bu da gerçekleştirilecek kara operasyonunda bir takım eksik noktaların kalmasına yol açacağı için böyle bir durum var. Ancak, Irak merkezi hükümeti ile yapılan son görüşmeler doğrultusunda anlıyoruz ki Kalkınma Yolu Projesi’nin geçtiği yoldaki bütün terör unsurlarının temizlenmesi noktasında iki ülkenin de kararlılığı ortada. Yani Türkiye Irak ile birlikte kalkınma yolunun etrafını temizleyebilecek güce sahip ve bunu da yapacaktır. Böylelikle Kalkınma Yolu Projesi kapsamında hem Türkiye, hem Irak, hem de bölge ülkeleri önemli bir gelir elde edecektir. Zaten gerçekleştirilecek operasyonun ana hedeflerinden bir tanesi de Kalkınma Yolu Projesi’nin rahatlıkla hayata geçmesi ve sorun çıkmamasıdır. Esas harekat bu kapsamda olacaktır anladığımız kadarıyla. Zaho, Duhok ve Revanduz bölgelerine yönelik daha önce operasyonlar terörle mücadele kapsamda yapıldı, bundan sonra da” diye konuştu.
Mahmur Kampı’na yönelik operasyonlarda ise BM’nin Türkiye’ye tavrının hemen değiştiğini belirten Karakuş, “Son günlerde Gazze olaylarında oradaki insanlara neler yapıyorlar, BM yetkilileri ise susuyor, önlem almıyor. Bu konuda adeta açıklama yapmaktan geri duruyorlar, caydırıcı tedbirlerden geri duruyorlar. Geçtiğimiz günlerde Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye bir köye yol açmak istedi karşısında BM Barış Gücü’nü buldu. Türkiye’ye orada çalışma yaptırmak istemediler. BM’nin bu tavrı Mahmur kampının bulunduğu bölge için de böyle. Bu da terörle mücadele kapsamında ülke sınırlarını güvenliği altına almak isteyen Türkiye’ye yönelik bu tavır doğru değildir” dedi.
Kalkınma Yolu Projesi kapsamında Irak ile geliştirilecek ilişkilerin hem bölge güvenliği açısından, hem de bölge ülkeleri için ticaret açısından önem taşıdığını kaydeden Karakuş, “Türkiye’nin bu kapsamda atacağı adımlar önem taşıyor. Öncelikle bir konuyu da belirtmekte fayda var, o da Irak’taki Türkmenlerin durumu. Anlayabildiğimiz kadarıyla Irak’ta anayasa mahkemesi konumundaki Federal Mahkeme’nin en son verdiği Türkmen Milletvekilleri kontenjanına yönelik azaltma kararı Türkmenlerin pozisyonunu olumsuz etkiliyor. Irak’taki Türkmenlerin Irak siyaseti içeresinde yer alması ve Irak’ın geleceği için rol alması önemli. Türkiye aynı zamanda bu durumu düşünerek hareket ediyor gördüğümüz kadarıyla. Federal Mahkeme’nin kararında son günlerde Talabani’nin takındığı tavrın da önemi ortada. Bu kararın değişmesi de hem Türkmenleri geleceği, hem de Musul, Kerkük gibi Türkmen kentlerinin geleceği açısından önemli. Ülkede yaşayan Hıristiyanların milletvekili kontenjanı da düşüyor. Onlar da Türkmenler ile hareket etmek istiyor. Bu kapsamda Türkiye ile Irak arasındaki ilişkiler terörle mücadelede kapsamında olduğu kadar, ülkede yaşayan Türkmenler için de önemli” ifadelerini kullandı.
Kalkınma Yolu Projesi kapsamında bölgede önemli gelişmelerin de olduğunu belirten Karakuş, şunları anlattı:
“Batılı ülkeler özellikle son yıllarda Türkiye’yi zor durumda bırakabilmek için Türkiye’nin komşularıyla olan ticari ilişkilerini de engellemek istiyor. Bu ülkelerden biri Irak. Irak Merkezi hükümeti bu projeye büyük önem verdiği için Türkiye ile güvenlik konusunda da anlaşmaya gitmek istiyor. Faw limanından gelecek mallar Basra ve Bağdat’a geliyor. Buraya kadar sorun yok güvenlik açısından. Buradan Musul’a ve Musul’dan Telafer’e gelene kadar da sorun çıkmıyor. Telafer’den Ovaköy sınır kapısının bulduğu bölgeye çıkarken terör sorunu ile karşılaşıyoruz. Bunun sonucunda iki ülkede bir anlamda zarar ediyor. Bu bölgenin güvenliği önem arz ediyor. Bu nedenle bu bölgede terör unsurları temizlenecek gördüğümüz kadarıyla. Burada dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de Türkiye’nin Kalkınma Yolu Projesi kapsamında Irak’ı rahatlatabilecek aynı zamanda komşu ülkeleri de rahatlatabilecek adımları atması. Örneğin Şanlıurfa- Ovaköy arasına otoyol yapılabilir. Bunun yanı sıra Ankara-Adana-Şanlıurfa hattına hızlı tren ve yük treni demir yolu inşaa edilebilir. Bundan başka zaten hızlı tren Sivas’a kadar gelmiş. Bu hızlı tren hattı Iğdır ve Ermenistan’a bağlanabilir. Eğer bu alt yapı çalışmaları gerçekleştirilirse Zengezur geçidinin açılması da daha kolay olur. Böylelikle Türkiye’ye komşu bütün ülkeler ticaretten payını alacaktır. Ermenistan, Irak, İran tüm ülkeler ticaretten kazanır. Örneğin bu konuda İran, Irak yönetimini Türkiye’nin istekleri konusunun daha hızlandırılması noktasında ikna edebilir. Nedeni ise İran’ın da bu yoldan gelir elde edecek olması. Zengezur geçidinin açılmasıyla elde edilecek ticaret gelirlerine Ermenistan’da isterse dahil olabilir. Çin zaten bu projenin hayata geçmesini istiyor. Türkiye’de böyle bir alt yapı desteğini geliştirirse böylelikle bütün coğrafya daha hızlı bir şekilde bu ticaretten kazanır. Türkiye’de komşularıyla ticari ilişkilerini geliştirerek, bölgesel sorunları daha rahat çözüme kavuşturur. Bu nedenle önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeleri geniş kapsamlı düşünmek önem taşıyor.”