Kemal İnci

Kemal İnci, Türk Sinemasının unutulmaz ve en önemli figürlerinden biri olarak, Türk Sinemasında modernleşmenin öncüsü olmuştur. 
15 Mayıs 1933’te Elazığ’da doğan Kemal İnci, Türk sinema ve dizi dünyasının önde gelen isimlerinden biriydi. 85 yıllık yaşamına birçok önemli eser sığdıran İnci, hem bir sanatçı olarak hem de bir insan olarak iz bıraktı. Ortaokuldan mezun olduktan sonra çadır ve gezici tiyatrolarda sahne hayatına adım atan İnci, daha sonra sinemada set işçiliği yaparak kariyerine devam etti. Bu, onun sanat yolculuğundaki azmi ve kararlılığı gösteriyor.
Kemal İnci’nin kariyeri, alışılmışın dışında bir gelişim gösterdi. Yönetmenlikten oyunculuğa geçiş yapması, Türk sinemasındaki birçok sanatçının sahip olmadığı bir cesareti barındırıyordu. Dış kaynaklı yapımlarda da yer alarak sanat hayatını çeşitlendiren İnci, oyunculuğun yanı sıra senaristlik ve yapımcılık gibi rolleri de başarıyla üstlendi. Özellikle 1985’teki “Züğürt Ağa” ve 1987’deki “Anayurt Oteli” gibi filmlerle büyük beğeni topladı.
Kemal İnci’nin kariyerine dair bir diğer ilginç ayrıntı, 2015 yılında katıldığı evlendirme programı “Esra Erol’la İzdivaç” oldu. Bu, sanatçının hayatının son dönemlerinde bile izleyicileriyle olan bağını koparmadığını gösteriyor. Sinema ve televizyon dünyasındaki birçok insanın aklında kalan bir isim olarak, Kemal İnci’nin kariyeri, Türk sanatının köklü geçmişine bir pencere açıyor.
Kemal İnci, 30 Eylül 2018’de İzmir’de kalp krizi nedeniyle hayata veda etti. Cenazesi, Doğançay Mezarlığı’na defnedildi. Onun kaybı, Türk sinemasının bir dönemine ışık tutmuş olan bir figürün yitimi demekti. İnci’nin sinemaya kattığı değerler, özellikle Yeşilçam dönemiyle özdeşleşen eserlerde hâlâ yaşamaya devam ediyor.
Kemal İnci, yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda azmi, kararlılığı ve farklı yetenekleriyle örnek bir yaşam sürdüren bir insan olarak hatırlanacak. Onun anısı, Türk sinemasının tarihi boyunca unutulmaz bir yer edinecek. Bu vesileyle, Kemal İnci’yi anarken onun sanata olan katkılarını ve yaşamını bir kez daha hatırlamak, Türk sinemasının geçmişine olan bağlılığımızı da tazelemek için önemli bir fırsat.