Sanatın farkındalık yaratıp toplumsal değişimde öncülük yapma gücünü arkasına alan Ankara Kent Konseyi Engelli Meclisi engelli bireylerin sosyal dışlanmayla mücadelesine vurgu yapmak amacıyla “Kendine Engel Olma” diyerek , Mülkiyeliler Birliği ev sahipliğinde kapılarını sanatseverlere açtı. 10-16 Mayıs Engelliler haftası kapsamında düzenlenen etkinlik; Resim ve Ankara temalı fotoğraflardan oluşan sergi, imza etkinlikleri, gitar dinletisi gibi aktivitelerle Başkentlilere dolu dolu bir program sunuyor.
M. Oğuz Mucurluoğlu ve Şule Özcan’ın kitapları, Elif Gamze Bozo ve Mert Korkmaz’ın resimleri AKK Engelli Meclisi Karma Çocuk Korosu Üyelerinin fotoğrafları ve Bünyamin Çevik’in gitar dinletisiyle renklenen açılış, Başkentlilerin yoğun ilgisiyle gerçekleşti.
HİÇKİMSE ÖTEKİ OLMASINAnkara Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkan Yardımcısı Hülya Saygı, 22 yaşında Otizmli bir kızı olduğunu dile getirerek, “Kızım dünyaya geldikten sonra bu alanla ilgilenerek otizm üzerine kurulmuş çeşitli STK’larda yönetim kurulu üyeliği yaptım. Sonra yalnızca kızıma değil pek çok çocuğa da dokunabilmek için çalışmalarımı sürdürdüm. Bütün emeğimiz engellilerle ilgili sorunları dile getirerek engellilerin topluma katılmalarını sağlamak. Artık hiçkimse öteki olmasın, hepimiz insan onuruna yakışır bir şekilde bu dünyayı paylaşalım istiyoruz” diye konuştu.
Sergi sürecini değerlendiren Saygı, şunları söyledi “Engelliler haftasında olabildiğince her engel grubundan katılımla bir etkinlik düzenlemek istedik. ‘Kendine Engel Olma’ diyerek toplandık. Sanatçı arkadaşlarımız kendimize engel olmadığımız sürece neler yapabileceğimizi hem kendilerine hem de sizlere gösteriyorlar. Sanatı arkamıza alarak problemlerimizi ve bununla birlikte neler yapabileceğimizi göstermek istedik. Sanat toplumun öncüsü bir olgu ve pek çok konuda insanların dikkatini sanatla çekebiliyoruz.”
‘ENGELLİLİK BİR İNSAN ÇEŞİTLİLİĞİDİR’Engelliler için topyekün bir çabanın gerekliliğinden bahseden Saygı, şöyle konuştu; “En büyük eksikliklerimizden biri engellilerin kendilerini temsil edebilecekleri yerlerde yer almamaları. Özellikle siyasi katılım çok önemli. Karar verici konumlarda olmayınca pek çok şeye erişim zorlaşıyor. STK’ların çabaları yetersiz kalıyor. Engellilik bir insan çeşitliliği. İnsanların karşısındaki kişiye baktıklarında dikkat edecekleri ilk şey engeli olmamalı. Böyle olunca insanlarımız karşısındakine de bir insan olarak bakmıyor ve bu da sosyal dışlanmayı beraberinde getiriyor. Engelli Hakları Sözleşmesi’ne Türkiye de imza koymuş durumda ancak içinde yazanların ne kadarı gerçekleşti tartışılır. Bu sözleşmede yer alan maddelerle alakalı adım atılması için çabalıyoruz, yerel mevzuatımızın buna uygun hale getirilmesini, kentlerimizde engellilerin de yürüyüp her yere erişebileceği şekilde düzenlenmesini, insanların evlerine kapanmamasını istiyor ve herkesi bu konuya eğilmeye; bütün engelli arkadaşlarımızı da kendi haklarını öğrenmeye, hak savunuculuğu yapmaya davet ediyorum.”
‘İNSAN HAKLARININ DIŞINDA BİR ŞEY TALEP ETMİYORUZ’Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Saygı, seslerini daha yüksek duyurabilmek için çeşitli etkinliklerle değerlendirdikleri 10-16 Mayıs Engelliler Haftası vesilesiyle bir kez daha komuoyunun dikkatini çekmek istedikleri konuları sıralayarak şöyle konuştu;
“Engellilik denilince ilk akla gelen sosyal dışlanmanın önüne geçilmesi, engellilerin toplumsal hayata katılımları için çeşitli politikalar oluşturulması; oluşturulan politikaların uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. Dışlanmanın karşıtı olan toplumsal hayata katılma, sosyal içerme “sosyal devlet”in temel amaçlarındandır. Engellilerin hiçbir ayrımcılığa uğramadan hayatın bütün alanlarında tam ve eşit olarak yer alması, tüm fırsatlardan eşit olarak yararlanması gerekmektedir. Bunun için öncelikle; Siyasi temsil ve kendilerine yönelik karar mekanizmalarında yer alma, eğitim hizmetlerinden “ayrıştırılmadan” yararlanma, sosyal güvenlik sisteminde yer alma, sağlık hizmetlerinden yararlanabilme, iş, istihdam olanaklarına erişim, bağımsız yaşam hakkı, sosyal statü eşitliği gibi ülkemizin de imza koyduğu Birleşmiş Milletler Engelli Bireylerin Hakları Sözleşmesi’nde ayrıntılı ele alınmış hakların kazanımı ve uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. Uygulamaya geçilmesi için, engelli bireylerin tüm bu alanlarda yer almalarının önündeki engellerin yine sözleşmede yer aldığı şekilde “makul düzenleme” “makul uyumlaştırma” yoluyla aşılır hale getirilmesi gerekmektedir. Makul düzenleme siyaset, eğitim, sağlık, istihdam, adalet, sosyal mekanlar, ulaşım gibi her alanda erişebilirliğe götüren bir kavramdır. Örneğin, siyasette makul düzenleme engelli bireylerin kendilerini temsil edebilmelerine yönelik kota uygulamasıdır. Yerel yönetimlerin kaldırımları düzenlemesi, yolları tekerlekli sandalye kullanımına uygun hale getirmesi, ulaşım araçlarında kullanım kolaylığı sağlaması vb. makul düzenlemedir. Engelliler muhtaç değil, üretken ve kendi hayatlarını kazanan insanlar olmak istemektedir. Bunun için eğitimlerine uygun alanlarda çalışmak, iş yerlerinde uygulanan engelli kotasına göstermelik olarak uymak için işe alınmak istememektedir.
Toplumdaki ön yargı, olumsuz tutum ve davranışların önüne geçmek için politikalar geliştirmek, engellileri karar mekanizmalarına katmak gereklidir. Tüm bu konularda sesimizi daha yüksek duyurmak için, toplumsal barış için, “herkes için iyi” olanı inşa etmek için mücadele edeceğiz. Herkesi bu mücadelemize ortak olmaya çağırıyoruz. Engelli hakları insan haklarıdır. İnsan haklarının dışında bir şey talep etmiyoruz.”
‘KİMSENİN GERİDE BIRAKILMADIĞI BİR GELECEK İÇİN YAN YANA YÜRÜYECEĞİZ’Ressam Elif Gamze Bozo, satışlardan gelecek gelirle SMA hastası bebeklere ve sokak hayvanlarına yardım etmeyi hedeflediğini dile getirerek şunları söyledi; “Asıl işim gazetecilik. Belgesel fotoğrafçılık ile uğraşıyorum. Bir taraftan da Hukuk Fakültesi’ne devam ediyorum. Resme ufak deneyimlerle başladım. Gittikçe olgunlaştı ve ben de bunları hayata dönüştürmek istedim ve bir resim sergisi açtım. Genelde kadın teması içinde doğayı kullanıyorum, çağdaş sanatlardan fazlaca etkilendiğimi söyleyebilirim. Frida Kahlo’nın da toplumcu bir feminist kadın olarak kendi engelini çok güzel ifadelendirdiği çalışmalar var. Resme yaklaşımımı Frida Kahlo’nun iç yolculuğuna benzetiyorum. Umarım bu sergiden sonra ön yargı ve ayrımcılıkla mücadeleyi başka bir noktaya taşıyabiliriz. Sesimizin daha fazla duyulduğu, kimsenin geride bırakılmadığı bir gelecek için bir arada durarak yan yana yürüyeceğiz.”
Uzun vadede bir İnovasyon Merkezi açma hayali olduğunu ifade eden Bozo, “Engelliler ve engelli olmayanların erişilebilir mekanlarda sanatla iç içe olduğu bir İnovasyon Merkezi ile sanatı rehabilite için değil tamamıyla bir iş olarak, sanat yapma gayesi ile yapılması gerektiğini vurgulamak istiyorum” diyerek Mayıs ayının sonunda Yunanistan’da bir sergi açacağını dile getirdi.