Kongre deyince ayaklarım geri geri gidiyor

Meslek hayatımda izlediğim mitinglerin, siyasi parti ve meslek örgütlerinin kongrelerinin sayısını hatırlamıyorum. Ama kongre ya da kurultay denince artık ayaklarımın geri geri gitmemesi mümkün değil. Çok olaylı, hatta kan dökülen kongrelere de tanıklık ettim.
Kongrenin düzenlendiği spor salonunun tribünlerindeki koltuklarda uyuyarak 48 saat boyunca o salonda kaldığım kongreleri de hatırlıyorum. Başkan adaylarının salona gelişlerinde yaşanan izdiham nedeniyle ayakkabımın ayağımdan çıktığı ve saatlerce ayakkabısız kaldığım; adayların oturduğu koltuklar arasında koştururken üzerimdeki kıyafetin terden defalarca ıslanıp kuruduğu, kahvaltı dahi edemeden akşam saatlerine kadar aç kaldığım günleri çok iyi hatırlıyorum.
26 yıldır kongre izliyorum. Benden daha deneyimli ağabeylerimden de dinlediklerimle birlikte şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Kongrelerde değişen hiçbir şey yok. İzdiham, kargaşa her kongrede hâlâ yaşanmaya devam ediyor. Onlarca yıldır hiç mi bir şey iyiye, olumluya doğru değişmez? Meğer değişmiyormuş.
Ne seyirciler ne delegeler ne de o kongreyi izlemek üzere “davet” edilen gazeteciler için iyi organize edilmiş ve organizasyonun sonuna kadar düzeni koruyan bir kongreye rastlamadım. Bir keresinde bu düşüncelerimi yetkili bir isme ilettiğimde, yapabilecekleri bir şey olmadığını söylemişti. Benzer bir durumu başka bir siyasi partinin kongresinde de yaşadım. Kendi partililerine söz söylemeye çekiniyorlardı; sırf bir düzen oluşturabilmek adına.
Foto muhabirlerinin çalışma alanlarının net belirlenmediği, bu alanların izleyicilerin görüş açılarını kapatmadığı; fakat aynı zamanda foto muhabirlerinin beden ve ruh sağlığını da bozmayacak bir düzenin oluşturulması şart.
Bir organizasyonu başarıyla gerçekleştirmek, iyi bir ekip çalışması gerektirir. Bana göre bu iş, işinin ehli organizasyon şirketlerine bırakılmalı. Etkinliğin düzenli şekilde yürütülmesini sağlamak için; giriş-çıkışlar, internet altyapısı, yeme-içme, çalışma alanları, elektrik, güvenlik, sahne ve salonun ışıklandırması, pankartların yerleşimi gibi birçok detay en ince ayrıntısına kadar planlanmalı ve önceden tüm katılımcılara iletilmelidir.
Bu işlerin en düzenli yapıldığı ülke Amerika’dır. Çok iyi örnekleri vardır. Zaman zaman orada bu ortamlarda çalışan foto muhabiri dostlarımızla deneyimlerini konuşuruz. Amerika’da parti kongreleri büyük çaplı siyasi etkinliklerdir ve hem güvenlik hem de medya açısından oldukça organize şekilde yürütülür. Foto muhabirleri için belirli kurallar, akreditasyon süreçleri ve alan sınırlamaları bulunur.
Bu organizasyonlarda foto muhabirleri için özel bir akreditasyon süreci vardır. Genellikle haftalar öncesinden başvuru yapılır. Hangi kurum adına çalıştığın, hangi tür ekipman kullandığın, geçmiş çalışmaların gibi bilgiler istenir. Onay alındıktan sonra etkinlik boyunca geçerli olacak bir medya rozeti verilir.
Herkesin sahneye veya delegelere istediği gibi yaklaşması mümkün değildir. “Pool” sistemi uygulanır. Yani belirli ajanslar (AP, Reuters, Getty gibi) sahneye veya liderlere en yakın bölgelerde çalışabilir. Havuz dışındaki muhabirler ise belirli medya platformlarından gelen görselleri kullanmak zorunda kalabilir. Alternatif olarak tribünler veya özel basın platformları oluşturulur.
Etkinlik takvimi oldukça net planlanır: Konuşmalar, törenler, oylamalar… Foto muhabirlerinin hazırlıklı olması gerekir çünkü konuşmalar genellikle dakikası dakikasına başlar. Sürpriz açıklamalara ya da sahne şovlarına karşı daima tetikte olmak önemlidir.
Akreditasyon sonrası genellikle bir oryantasyon yapılır. Hangi alanlarda fotoğraf çekilebileceği, hangi zamanlarda sahaya girilebileceği açıklanır. “Photographer pens” denen sınırlı alanlar belirlenir. Bu bölgeler sahneyi, kalabalığı ya da konuşmacıları belirli bir açıdan çekme fırsatı sunar. Bazı foto muhabirleri delegelerin arasına girebilirken, bazıları yalnızca platformlardan çalışabilir.
Eğer belirli bir alan sadece havuz foto muhabirlerine açıksa, çekilen fotoğraflar zamanında paylaşılır ve ajanslar arasında dağıtım yapılır. Bazen sahne önüne sadece belirli bir konuşma sırasında girilmesine izin verilir. Süre dolunca herkesin o bölgeyi terk etmesi beklenir.
Genellikle güçlü internet bağlantıları ve medya merkezleri kurulur. Foto muhabirleri burada çekimlerini hızlıca yapar, düzenler ve ajanslara gönderir.
Neticede, sanırım önce kongreyi düzenleyenlerin kendi zihniyetlerini değiştirmesi gerekiyor. Düzenli bir organizasyon gerçekleştirebilmeyi gerçekten istemeleri ve yaşanan kargaşalardan kendilerinin de rahatsız olması şart.
Çok sevdiğim ve sıkça paylaştığım bir sözü burada sizlerle paylaşmanın tam zamanı sanırım:
“Bir zincir, en zayıf halkası kadar güçlüdür.”