CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında konuştu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le partisinin gölge bakanı ve Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe’nin görüşmesine değinen Özel, “Fevkalade karşılıklı nezaket içinde geçen doğru dilin kullanıldığı ama maalesef aynı dilin konuşulamadığı bir görüşmeydi. Biz o görüşmede şunu söyledik bu krizin müsebbibi toplumun kırılgan kesimleri değil. Bu krizi emekçiler, emekliler, çiftçiler, fındık üzüm çay üreticisi yaratmadı. Bu krizi esnaf hiç yaratmadı. Bu krizi çok bilen anlayış yarattı” dedi.
Özel’in açıklamalarından satır başları şöyle:
“Geçtiğimiz hafta Diyarbakır-Mardin arasında çıkan yangında 15 vatandaşımızı kaybettik. Kendilerine rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. En kısa zamanda ben de Diyarbakır’a gideceğim. İçişleri Bakanı’nın ilk gün yaptığı açıklamanın gerçeği yansıtmadığı meselenin bir anız yangınından kaynaklanmadığı ortaya çıktı. Çok sayıda bağımsız kuruluşun yazdığı raporlar DEDAŞ’ın inanılmaz ihmallerini anlatıyor. 15 maddelik raporda yangın çıkması için etraftaki otların yanması için ne gerekiyorsa yapıldığını, ufacık tedbirlerin alınmadığını, yandaki araçların budanmadığını DEDAŞ’ın bu yangına davetiye çıkardığını gösteriyor bu raporlar. DEDAŞ herhalde bu bölgenin en çok şikayet ettiği kurumdur. Sayaç okunmadan kesilen yüksek faturalardan tutun çiftçiye ait trafoların haczine elektrik kesintilerine, elektrik altyapısının yenilenmemesine sayısız şikayet var. En çok Şanlıurfa’da var. DEDAŞ’ın oraya ettiğini kimse etmiyor. Şanlıurfa’yı bu kavurucu sıcakta elektriksiz dolayısıyla susuz bırakıyor. Sağlık hakkını tehdit ediyor. Solunum cihazlarını diyaliz hastalarına bağlı hastaların yaşamını riske atıyor. DEDAŞ’ın dağıtım hizmeti verdiği pek çok yerde voltaj düşük dalgalanmalar yüzünden sürekli arızalar yaşanıyor, ev aletleri yanıyor, kullanılamaz hale getiriliyor. Bu konudaki tazminat başvuruları kabul edilmiyor. Yapılan başvurular incelenmiyor cevaplanmıyor. Elektrik altyapısının geçmişten kalması ve DEDAŞ tarafından gerekli yenilemenin yapılmaması yüzünden sürekli kesintiler yaşanıyor.
Grup başkanvekillerimiz dün Meclis açılır açılmaz ilk iş orman yangınları konusunda bir araştırma önergesi hazırladılar, verildi görüşülecek. Bu orman yangınlarının tüm yönleriyle araştırılması lazım. Hem DEDAŞ gibi şirketlerin sorumlulukları hem orman işletmesinin sorumlulukları hem orman mühendisleri gibi konunun uzmanlarının dışlanmasının getirdikleri hem orman köylüsü geleneğinin terk edilip, ormana evladı gibi bakan, ormanı büyüten, ormandan geçinen köylüyü bir kenara bırakıp ormanı rant alanı görüp onu ihaleye veren anlayışın sorgulanması hem de orman yangınının çıkması durumunda nasıl müdahale edilmeli, hangi ekipmanlar bulundurulmalı, ulusal ormanlarımızı koruma, orman yangınlarıyla mücadele planlı ne olmalı bunu artık bu Meclis el koymalı.
“GERÇEKLEŞEN YİNE İSRAF YİNE MASRAF””22 yıllık yanlış ekonomi politikası sonucu ortaya bir enkaz çıktı. Geçtiğimiz ay sözde büyük ümitlerle tasarruf paketi açıkladılar. Açıkladıkları tasarrufun tümünü yapsalar 100 milyar TL. Yani bu yılın bütçesini binde 9’u, yüzde 0,9’u, yüzde 1 değil. Yani tasarruf dedikleri yüzde 1 değil. Ama bir yandan emekçinin, memurun servisini kaldıralım, öğretmeni atamayalım tasarruf ederiz, emekliye zam vermeyelim, asgari ücrete iyileşme yapmayalım tasarrufa ihtiyaç var. Ama bakın ne oldu biliyor musunuz? Daha bir ay geçti. Temsil ve tanıtma giderlerine baktık. Bir ay öncesine göre yedi kat artmış. 350 milyon TL artmış. Haberleşme gideri bir ayda 150 milyon TL yazmış. İkisinin toplamı yarım milyar. Yani 100 milyar tasarruf edecek olanlar şimdiden bir ay içinde iki kalemde yarım milyardan fazla israfa gitmişler. Taşıt kiralama giderleri bir yıl öncesine göre yüzde 80 artmış. Azalmamış artmış. Kamu binaları kiralama giderleri bir yıl öncesine göre yüzde 160 artmış. Yani bir ayın sonunda dönüp baktığınızda tasarruf yok. Bütün hızıyla israfa devam var. Geçen yıl Merkez Bankası 800 milyar TL zarar etti. Yapılacak tasarrufun tam sekiz katı. Kur Korumalı Mevduata 1.2 trilyon verdiler tasarrufun 12 katı. Kamu özel işletmelerine üç yılda 675 milyar ödeyecekler tasarrufun altı katı. Bütçeden bu yıl sadece faize 1.3 trilyon ödenecek öngörülen tasarrufu 13 katı. Yani tarihin en büyük kaynak transferini düşünün yoksullardan alıp fakire verdikleri Kur Korumalı Mevduat o büyük ve muhteşem tasarruf paketinin 12 katı ve hiçbiri gerçekleşmiyor. Gerçekleşen yine israf yine masraf, yoksullaşan yine vatandaş zenginleşen yine yandaş.”
“16 AYIN SONUNDA MALATYA’DA BİR ARPA BOYU YOL ALINMADI””6 Şubat depreminin üzerinden tam 16 ay geçti. Geçtiğimiz cumartesi günü Malatya’daydım. Malatya merkezin çokça köyü dışında Yazıhan ve Doğanşehir’in merkezlerinde eski beldelerinde, şimdiki mahallelerinde köylerinde ziyaretler yaptım. 16 ayın sonunda Malatya’da bir arpa boyu yol alınmadığını, maalesef kentin geceleri adeta bir hayalet kente dönüştüğünü, hayatın konteynerlarda, çadırlarda ya da göç edilen şehir dışındaki yakınların yanında sürdüğünü ama Malatya’da kimsenin yüzünün gülmediğini söylemeliyim. Depremin ardından Türkiye’ye bir yılda 650 bin konut sözü verenler neredeyse bir buçuk yıl oluyor 79 bin konut yaptılar. Yani bir yılda konutlar elinizde diye oy alanlar bu sözün yüzde 12’sini tuttular. Çok önemli bir kısmı köy evleridir. Rakama gelince Malatya’daki ortalama yüzde 6.7. Yani Malatya’ya gidiyorsunuz depremde evini kaybeden 100 kişiden 94’ü sokakta, çadırda konteynerde görüyorsunuz. Ayrıca deprem bölgesinde büyük bir barınma krizinin yanında mart ayında bundan sonra her ay 15-20 bin konut teslim edeceğiz diyenlerin şu ana kadar üç ayda bütün şehirlerde sadece iki bin 500 konut teslim etiklerini dikkatinize sunarım.
“KONUT KİRASINDA YÜZDE 125 YILLIK ARTIŞ OLDU””Konut kirasında yüzde 125 yıllık artışla, Türkiye Avrupa şampiyonu oldu. Şampiyon denmez ona olumlu bir şey yok burada. Herkes önlem aldı. Bizimkiler önlem alamadı enflasyon fırladı. Beğenmediğin Macaristan’da bu artış yıllık yüzde 12. Avrupa’da ise yıllık artış yüzde 3-4 düzeyinde. Biri çıkıyor diyor, Avrupa Birliği’ne girmek varken Şangay İşbirliği’ni öneriyor. Şimdi yüzde 20 stopajı ev sahibinden alacağız diyorlar. Her ev sahibi zengin değildir. Tek geliri ev kirası olan insanlar var. Yüzde 20 stopaj getirirse size söylüyorum, o evin kirası 24 bin TL olacak.”
“Fevkalade karşılıklı nezaket içinde geçen doğru dilin kullanıldığı ama maalesef aynı dilin konuşulamadığı bir görüşmeydi. Biz o görüşmede şunu söyledik bu krizin müsebbibi toplumun kırılgan kesimleri değil. Bu krizi emekçiler, emekliler, çiftçiler, fındık üzüm çay üreticisi yaratmadı. Bu krizi esnaf hiç yaratmadı. Bu krizi çok bilen anlayış yarattı.
“GEÇİNEMİYORUZ” MİTİNGİNE DAVETAsgari ücret 17 bin TL, açlık sınırı 20 bin TL, çay üreticisi Rize’den, buğday üreticisi Edirne’den, Adana’dan seslendi ‘geçinemiyoruz’ diye. Ne yapacağız, madem kimse anlamıyor, o zaman hepinizi Kocaeli’ne 30 Haziran’da bekliyoruz. Çaya buğdaya zammı almak için bütün geçinemeyenleri Gebze’de bekliyoruz. Sesimizi duyurmaya geliyoruz.”