Küresel Krizlerin Kesişim Noktası: Gıda, Güvenlik ve Ticaret

Konuşmasında, 21. yüzyılın çoklu krizler çağına dönüştüğünü belirten Prof. Dr. Kaynak, özellikle iklim değişikliği, siber güvenlik, jeopolitik rekabet ve gıda güvenliği arasındaki bağlantılara vurgu yaptı. 
Prof. Dr. Kaynak’a göre, gıda meselesi sadece biyolojik bir ihtiyaç değil, aynı zamanda politik bir araçtır. Ülkeler arası diplomatik krizlerde tarımsal ürünlerin yaptırım malzemesine dönüştürüldüğünü ifade eden Kaynak, örneğin siyasi anlaşmazlıklarda ülkelerin birbirlerinin ürünlerini “pestisit var” gerekçesiyle reddettiğini ve bunun çoğunlukla sağlık değil, baskı amaçlı olduğunu dile getirdi. “Gıda, anında politize edilebilecek bir konu” diyen Kaynak, bu bağlamda gıda arzının sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir güvenlik meselesi haline geldiğini savundu.
KRİZLERİN YÜZYILI: KORKU, GÜVENSİZLİK VE BİYOPOLİTİKA
21. yüzyılın başında Y2K sendromuyla başlayan küresel endişeler zinciri, 11 Eylül saldırılarıyla şekil değiştirmiş, ardından 2008-2009 ekonomik krizi ve COVID-19 pandemisiyle güvenlik algısı ciddi biçimde dönüşmüştür. Prof. Dr. Kaynak, bu üç büyük kriz dalgasının devletleri bireylerin yaşamlarını daha yakından kontrol eden bir konuma taşıdığını, devletin hem ekonomik hem biyopolitik alanda güç kazandığını belirtti. Kaygı ve korkunun normalleştiği bir çağda, mental hastalıklar için harcanan paranın 2024’te 5 trilyon dolara, 2030 itibarıyla ise 16 trilyon dolara çıkmasının beklenmesi, birey-toplum-devlet ilişkilerinde yeni bir kırılmayı işaret ediyor.
İKLİM KRİZİ: GIDA, GÖÇ VE YENİ REKABET ALANLARI
Küresel iklim değişikliğinin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyo-politik etkiler yarattığını belirten Kaynak, gıda şokları, su krizleri ve zorunlu göçler gibi sorunların, özellikle Türkiye gibi coğrafi olarak kırılgan ülkeler için büyük tehdit oluşturduğunu söyledi. Türkiye’nin iklim krizinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri olduğunu belirten Kaynak, bu durumun ulusal gıda politikalarının yeniden düşünülmesini zorunlu kıldığını vurguladı.
Buna karşılık, iklim krizinin yeni ticaret yollarını ortaya çıkardığını da hatırlatan Kaynak, özellikle Kuzey Kutbu bölgesindeki lojistik avantajlara dikkat çekti. Grönland’ın altındaki büyük enerji rezervleri ve buzulların erimesiyle tarıma açılan yeni alanların gelecekteki küresel rekabetin merkezinde yer alabileceğini belirtti. “Kuzey Denizi artık lojistik açıdan ciddi avantajlar sağlamaya başladı” diyerek mevcut ticaret yollarının kutuplara kaymasının ticaretin stratejik coğrafyasını değiştireceğini ifade etti.
TİCARET KORİDORLARI VE GIDA GÜVENLİĞİ
Prof. Dr. Kaynak, günümüz çatışmalarının temelinde yeni ticaret yolları üzerindeki rekabetin yattığını ifade etti. Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (AYMEK) gibi projelerin sadece ekonomik değil, jeopolitik anlamda da “oyun değiştirici” potansiyel taşıdığını vurguladı. Bu koridorun Hayfa Limanı’na ulaşmasının Kıbrıs üzerinden Türkiye’yi etkileyeceğini, Gazze’nin liman haline getirilme çabasının da ticari stratejilere dayandığını belirtti.
Bu noktada, Gazze’nin stratejik değerinin insan haklarından çok, bölgesel ticaretin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili olduğunu dile getiren Kaynak, “Kimse insanlarla çok ilgilenmiyor, mesele ticari koridor” diyerek sert bir eleştiride bulundu. ABD’nin Gazze’yi bir “emlak yatırımı” gibi gördüğünü ve Batı’nın topraklara metalaşmış bir gözle baktığını da sözlerine ekledi.
DİJİTAL GÜVENLİK VE GIDA SİSTEMLERİ
Küresel gıda sistemlerinin bir başka kırılgan alanının ise siber tehditler olduğunu belirten Kaynak, özellikle bulut sistemleri, kripto para piyasaları ve tarımsal lojistik ağların siber saldırılarla felce uğratılabileceğine dikkat çekti. İspanya ve Portekiz’deki kısa süreli elektrik kesintilerinin bile büyük ekonomik zararlara yol açtığını belirterek, dijital altyapıya bağlı gıda sistemlerinin savunmasız olduğunu kaydetti.
Ayrıca sosyal medya kaynaklı kitlesel hareketlerin de yeni kriz alanları yarattığını, Arap Baharı’nın dijital platformlar aracılığıyla başlatıldığını ve günümüzde X gibi platformların siyasi mühendislik alanına dönüştüğünü hatırlattı.
AGROTERÖRİZM, YOKSULLUK VE GIDAYA ERİŞİM SORUNU
Gıda güvenliğini tehdit eden bir diğer riskin “agroterörizm” olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kaynak, tarım alanlarına yönelik sabotajların mümkün olduğunu belirtti. Bu, gıdaya erişimi engelleyerek toplumların en temel ihtiyaçlarına yönelik bir güvenlik açığı yaratıyor. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine atıfla, fizyolojik ihtiyaçlara yönelik saldırının bireylerin tüm güvenlik hissini yok ettiğini ifade etti.
Bu bağlamda, dünyada 344 milyon insanın açlık riskiyle yaşadığına, 2 milyon insanın açlıktan ölmek üzere olduğuna dikkat çeken Kaynak, Gazze’deki durumun ise bu tablonun en trajik örneklerinden biri olduğunu söyledi. Türkiye’de de çocukların önemli bir kısmının kahvaltı ya da akşam yemeği yapmadan gün geçirdiğini belirterek, ülkede de “derin yoksulluk” sorununun büyüdüğünü söyledi.
TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK GIDA GÜVENLİĞİ VE ORTA KORİDOR VİZYONU
Son olarak, Türkiye’nin kendi kendine yetebilen bir gıda sistemi oluşturmasının hem ekonomik hem de jeopolitik bir zorunluluk olduğunun altını çizen Kaynak, Zengezur Koridoru ile Türkiye’nin Orta Asya’dan gelen ticaret akışını Avrupa’ya bağlama hedefi taşıdığını belirtti. Ancak bu koridorun hayata geçirilmesinde Azerbaycan-İsrail ilişkilerinin Türkiye’yi zor bir diplomatik pozisyona soktuğunu da ekledi.
Karadeniz Tahıl Koridoru anlaşmasının Türkiye’yi küresel sahnede önemli bir aktör haline getirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Kaynak, gıda meselesinin artık yalnızca tarım politikalarının konusu olmadığını, uluslararası ilişkilerde bir güç ve güvenlik aracı haline geldiğini belirtti.
Son cümlesinde dikkat çekici bir metaforla Türkiye’nin dış politikadaki pozisyonuna dikkat çeken Kaynak, “Amerikan kartalına güven olmaz, Rus ayısıyla dansa kalkılmaz, ama Çin ejderhasına çok yaklaşırsak elimiz yanar” diyerek Türkiye’nin denge politikası yürütmek zorunda olduğunu belirtti. Türkiye’nin kendi kendine yetebilen bir yapıya dönüşmesinin artık bir tercih değil, bir zorunluluk olduğunun altını çizdi.