Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ülkemizin en önemli sivil toplum kuruluşları arasında ilk sıralarda yer alır. TÜSİAD çatısı altında 4 bin 500’e yakın şirketi temsil eder. Bu şirketler kamu dışındaki milli gelirin yüzde 50’sini sağlar. Dış ticaretin yüzde 85’ini, kayıtlı istihdamın yüzde 50’sini ve kurumlar vergisinin de yüzde 80’ini öder. Ülkemiz için bu kadar önemli bir kuruluş olan TÜSİAD’ın Brüksel’de, Washington’da, Berlin’de, Londra’da ve Paris’te temsilcilikleri bulunuyor.
TÜSİAD’ın genel kurulundan sonraki en yüksek organı ise Yüksek İstişare Konseyi’dir. Bu konseyin başkanlığını da Tuncay Özilhan yürütüyor. TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, Ankara’da gerçekleştirilen, YİK toplantısında oldukça dikkat çeken tespitlere yer verdiği bir konuşma yaptı. Özilhan, ortalama ücret ile asgari ücret arasındaki makasın giderek kapandığını, üniversite eğitiminde nitelik düşüşü ile birlikte üniversite ve lise mezunu arasındaki ücret makasının da daraldığına dikkat çekti.Özilhan, güçlü bir piyasa ekonomisinin temel özelliğinin, güçlü kurumsal yapı ve sağlam hukuk sistemi olduğunu belirterek, “güçlü piyasa ekonomilerinde şeffaflık ve hesap verebilirlik güvence altındadır. Güçler ayrılığı ve denge ve denetleme mekanizmaları etkin çalışır. Çoğunlukçuluğa değil, çoğulculuğa önem verilir. Düzenleyici kurumlar özerktir. Atamalarda sadece liyakat etkili olur. Böyle bir ortamda girişimciler ekonomik kararlarını alırken geleceğe güven içinde bakarlar. Güçlü piyasa ekonomilerinde ekonomik kararlarda klientalizme (siyasi ayrımcılık) yer olmaz, sadece ekonomik değişkenlklere göre karar alınır” diyerek, günümüzde çok sıkça şikayet edilen önemli konulara işaret etti.Özilhan konuşmasında, 100 yıl önce Cumhuriyet’in tam bağımsızlık, laiklik, demokrasi, bilimsel ve ekonomik ilerleme, yurtta ve dünyada barış hedefleri şiar edilerek kurulduğunu belirterek söz konusu dönemde uygulanan ekonomi politikalarını anlattı. Bu başarının üstüne çıkmak, bir süredir hapsolunan orta gelir tuzağından kurtulmak ve yüksek gelirli ülkeler arasında yer almanın zorunlu olduğunu söyledi.Ekonomi politikalarında son 10 yılda öngörülebilirliğin azaldığı ve oynaklığın yüksek olduğu bir dönemin ardından mayıstan bu yana, geleneksel politikalara dönüldüğünü belirten Özilhan, “Teoride ve uygulamada performansını iyi değerlendirebildiğimiz bu politikalar, yatırımcılar için yatırım ufkunun uzamasını sağlıyor. Seçimlerin öncesinde 900 baz puana dayanmış olan ülke risk priminin 350 baz puana kadar gerilemesi, uzun vadeli yatırımların finansman imkanlarını genişletiyor” şeklinde konuştu.Özilhan, geçmiş dönemin ekonomik sorunlarının nedeni olan enflasyonla mücadelede başarının önemine vurgu yaparak, ekonomi-hukuk ilişkisini şöyle dile getirdi: “Merkez Bankamızın para politikasında sıkılaşma yönünde doğru adımlar atmaya başlaması, enflasyon sorununun çözüleceğine duyduğumuz umudu pekiştiriyor. Kademeli şekilde ilerleyen bu süreçle birlikte önümüzdeki yıl fiyat istikrarının sağlanmasında önemli bir aşamaya geleceğimizi umuyoruz. Ancak uzun vadeli ekonomik performansın artırılmasında para politikasının etkisi hiç şüphesiz sınırlı. Ekonomi yönetiminin başarısı için belki de en belirleyici konu hukuk sistemine duyulan güven. Bu yüzden, hukuk sistemine duyulan güveni sarsacak girişimlerden uzak durulmasını, ekonomik performansımız açısından çok önemli buluyoruz. Konuşmasının son bölümünde yaşanan güncel sorunlara temas eden Özilhan, tespitlerini şöyle sıraladı:- Teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan yeni becerilere sahip eleman ihtiyacı, zaten halihazırda sıkıntı yaşanan nitelikli eleman sorununu daha da ağırlaştıracak. Uzunca bir süredir bin bir emekle okutup yetiştirdiğimiz nitelikli insan gücümüzü daha cazip ekonomik fırsatlar, sosyal haklar ve yüksek yaşam standartları sunan gelişmiş ülkelere kaybetmeye başlamıştık. Nitelikli insan gücünde görülen sıkıntı son zamanlarda insan kaynaklarının tümüne yayıldı. Geniş işsizlik oranı diyebileceğimiz atıl işgücü oranı yüzde 22’ler bandında dolaşıyor. – Üniversite eğitiminin getirisi düşüyor. Bir tarafta çalışkan ve başarılı gençlerimizin emeği var, diğer tarafta yasa dışı yollara sapanların gözler önüne serilen yaşantıları. Hep tekrar ettiğim gibi üretmeden olmuyor. – Her işin başı üretim ve adil rekabet. Ekonomi kayıtlı ve kural bazlı olmalı. Rekabet ortamı düzgün çalışmalı. Yolsuzluk ve kara parayla etkin biçimde mücadele edilmeli.Özilhan’ın bu tespitlerine katılmamak mümkün mü?Elbette ki, özlediğimiz, istediğimiz Türkiye, ” hukuk devletinden, demokratik standartların yerleşik hale gelmesinden, laiklik anlayışının içselleştirilmesinden, bilimin yol göstericiliğinden, eğitimde fırsat eşitliğinden, kadınların her alanda eşit katılımından ve sürdürülebilirlikten geçiyor.” Bugün toplanması beklenen (!) Asgari Ücret Komisyonu öncesinde, TÜSİAD’ın tespitlerine özellikle yer verdik. Özilhan’ın dediği gibi, ortalama ücret ile asgari ücret arasındaki makasın giderek kapandığı günümüzde çalışanlara hak ettikleri ücretler “amasız”, “fakatsız” bahanelerin arkasına sığınmadan verilir.