Merkez Bankası yapması gerekeni yaptı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, Yaşar Fatih Karahan başkanlığında toplanan Para Politikaları Kurul’un, politika faizinin yüzde 45’ten yüzde 50 düzeyine yükseltilmesine karar verdiği belirtildi. Kurulun ayrıca operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar verdiği belirtilen duyuruda, şubat ayında aylık enflasyonun ana eğiliminin hizmet enflasyonu öncülüğünde öngörülenden yüksek gerçekleştiği ifade edildi.TCMB’nin yaptığı duyuruda, “Tüketim malı ve altın ithalatı yavaşlayarak cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin diğer göstergeler yurt içi talepte dirençli seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip etmektedir” bilgisi verildi.Ayrıca Para Politikaları Kurulu’nun enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar verdiği, aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği ifade edildi.Merkez Bankasının faiz kararını değerlendiren Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, “Merkez Bankası yapması gerekeni yaptı ve en azından seçime kadar piyasanın ateşini aldı. Sonrası için şu anda bir öngörüde bulunmak zor. Seçimden sonra da çok ciddi para ve maliye politikaları yapılması gerekiyor” diye konuştu.Ekonomist Uğur Civelek ise faiz artışlarının çözüm olmayacağını belirtti. Civelek, “Politika faizini 500 baz puan artırarak yüzde 50’ye çıkarmak ekonomi yönetiminin yıl sonu hedeflerine taşımaya yetmez. Türkiye bunu daha önce de yaşamıştı. Faiz kur sarmalından çıkmalıyız. Bunun için de çözümü serbest piyasa koşullarıyla yapamazsınız. Acil olarak radikal önlemler alınmalı. Yoksa sadece faiz artırmak sadece ekonominin kötü gidişatını daha da körükler. Faiz artışı beraberinde daha az büyüme, daha fazla işsizlik getirir. Ayrıca yoksullaşma da giderek artar. Bankalar için de ciddi bir sorun. Bu denli yüksek faizler ve ülkede orta kesimin her geçen gün daralması sorunlu kredileri de artırır. Bu da kredi vanasının kapanmasa bile daralması anlamına gelir. Kredilerin daralması iç piyasada daralmaya neden olur ve tüm emtia fiyatlarında ani düşüşü beraberinde getirir. Çünkü kredi olmadığı için piyasada talep düşer. Kısacası bu faiz artışı Amerikan politikalarına bir şans vermek demektir. Ayrıca gıda enflasyonu durdurulmadıkça vatandaş için yapılanların bir anlam ifade etmesi çok zor. Mutfaktaki yangın her geçen gün büyüyor. Öncelikli yapılması gerekenler artık serbest piyasa koşullarıyla Amerika’nın ve yabancı sermayenin istediğini vermek değil vatandaşın sorunlarına yönelmektir” değerlendirmesinde bulundu.