Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında “manevi danışman” olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere “değerler eğitimi” veriyor. Öte yandan Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamında 1 gün okulda, 4 gün işyerinde ‘eğitim’de olan öğrenciler de bir süredir tartışma konusu.
“Çocukların Geleceğinin ‘MESEM’ ve ‘ÇEDES’ Uygulamaları Üzerinden Karartılmasına İzin Vermeyelim” gündemiyle toplanan Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında konuşan Eğitim-Sen III No’lu Şube Sekreteri öğretmen Melek Aşır, şu açıklamalarda bulundu; “Türkiye’de uzun süredir eğitim sisteminde ve okullarda piyasacı ve dinci bir kuşatmanın yaşandığı bilinmektedir. Patronlara ucuz iş gücü sağlamak için gündeme getirilen Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ve eğitim sistemini büyük ölçüde dinselleştirmeyi hedefleyen ÇEDES projesinin sonuçları, öğrencilerimizin ve çocuklarımızın nasıl tehlikeli bir kuşatmayla karşı karşıya olduğunu göstermektedir.
‘MESEM UYGULAMASI DAHA FAZLA CAN ALMADAN DURDURULMALIDIR’“Bir gün okul, dört gün iş” sloganıyla hayata geçirilen (MESEM) uygulaması öğrencilerin patronlara ucuz iş gücü olarak sunulmasının önünü açtığını dile getiren Aşır, “MESEM projesiyle 300 bini çocuk olmak üzere, 1 buçuk milyonun üzerinde insanın emeği patronların hizmetine sunulurken, yüz binlerce çocuk ve gencimiz MESEM’in çarkları arasında acımasızca öğütülmektedir. Ekonomik sorunlarla ve ağır borç yüküyle boğuşan yoksul emekçi aileleri, asgari ücretin yüzde 30’u ila yüzde 50’si arasında ücret ödenmesi nedeniyle MESEM gibi uygulamalara mecbur bırakılmıştır. Çocukların yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar/gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. Çocuk işçiliğinin meşrulaştırılması anlamı taşıyan MESEM uygulaması nedeniyle sadece son bir yıl içinde en az 8 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir. 12 yıllık zorunlu eğitim süresini fiilen 8 yıla indiren ve ucuz işçiliği özendiren MESEM uygulaması daha fazla can almadan durdurulmalı, patronları değil öğrencileri merkeze alan nitelikli bir mesleki eğitim politikası hayata geçirilmelidir” ifadelerini kullandı.
‘ÇEDES EĞİTİM-ÖĞRETİMİN AMAÇLARINA TEMELDEN AYKIRIDIR’Öte yandan fiili bir dayatma haline gelmiş durumda olup Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde yürütülmekte olan ÇEDES Projesi kapsamında atılan adımların laik eğitim ilkesine ters olduğunu söyleyen Aşır, “Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı dinselleşme uygulaması olarak karşımıza çıkan ÇEDES Projesi, çocukların zihinsel gelişim süreçlerine ve pedagoji bilimine tamamen aykırı bir içerikte hazırlanmış ve 81 ildeki bütün okullarda uygulanmaya başlamıştır. Okullarda sadece öğretmenlerin eğitim öğretim hizmeti verebileceği gerçeği ortada dururken, ÇEDES projesi ile okullarımızda imamlar, vaizler ve Diyanet’e bağlı memurlar “manevi danışman” olarak görevlendirilmekte ve yasa dışı bir şekilde fiilen eğitim öğretim hizmeti vermektedir. Okul içinde ve dışında yapılan dini içerikli etkinlikler, özellikle toplu namaz etkinlikleri ve öğrencilere mezarlık temizletilmesi gibi etkinlikler çocukların zihinsel gelişimi açısından sakıncalıdır. Sınıflarda dini içerikli Kâbe ve mezar maketleriyle yapılan etkinlikler laik eğitime ve eğitim-öğretimin amaçlarına temelden aykırıdır. Sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılık anlamına gelmektedir” dedi.
MESEM ve ÇEDES projelerinin uluslararası sözleşmelerde yer alan çocukların hakları ve eğitimi ile ilgili temel haklara aykırı olduğunun altını çizen Aşır, “Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin MESEM, ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesine sessiz ve tepkisiz kalmayacağımız bilinmelidir. Bu konuda eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu MESEM ve ÇEDES uygulamalarına karşı birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz. Eğitim Sen olarak okullarımızın piyasa odaklı ve dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün gücümüzle mücadele edecek, MESEM ve ÇEDES dayatmasına karşı var gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.