Modern Başkent Anlayışı Dünya Sahnesinde

Ankara Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin: “Ankara, bir düşüncenin, bir ideolojinin, çağdaş bir gelecek tasarımının somutlaştığı mekândır.”
UNESCO süreci kapsamında yapılan çalışmaları gazetemize değerlendiren Ankara Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin, bu girişimin teknik bir başvuru sürecinin ötesine geçtiğini ve bir toplumun kolektif hafızasını yeniden hatırlama ve koruma çabası olduğunu ifade etti.
“ANKARA, ÇAĞDAŞLAŞMA İDEALİNİN SOMUT İFADESİDİR”Prof. Dr. Şahin, Ankara’nın yalnızca bir coğrafi başkent değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in kurucu değerlerinin mekânda vücut bulmuş hâli olduğunu vurguladı. Bu sürecin, Türkiye’nin modernleşme tarihinin, şehir planlaması aracılığıyla dünyaya anlatılmasını sağlayacağını belirtti:
“Ankara’nın Cumhuriyet’in ilk yıllarında nasıl titizlikle ve büyük bir vizyonla planlandığını bugün tekrar hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız. Bu şehir, bir toplumun özgürlük, eşitlik, laiklik ve bilimsel düşünceye dayalı bir gelecek inşa etme arzusunun mimari ve mekânsal olarak vücut bulduğu örnek bir başkenttir. İşte bu nedenle UNESCO adaylık süreci, sadece yapıların korunması değil; aynı zamanda bir ideolojinin yaşatılmasıdır.”
“BAŞKENT PLANLAMASI: BİR VİZYONUN ÜRÜNÜ”Ankara’nın 1920’li yıllardan itibaren çağdaş şehircilik ilkeleri doğrultusunda planlandığını hatırlatan Şahin, kentin planlamasında yalnızca altyapı ve binaların değil, toplumsal hayatın da şekillendiğini ifade etti:
“Lörcher ve Jansen gibi dönemin önde gelen şehir plancıları tarafından yapılan planlar, yalnızca fiziksel gelişimi değil; sosyal yaşamı, kültürel alanları, eğitim kurumlarını ve kent içi eşitliği hedef almıştır. Bu nedenle Ankara’nın planlaması sadece teknik bir faaliyet değil; bir yaşam felsefesinin somut karşılığıdır.”
“UNESCO SÜRECİ SADECE BİNALARI DEĞİL, KENTİ YAŞAYANLARI DA KAPSAR”Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şahin, Ankara Kent Konseyi olarak sürece çok paydaşlı ve katılımcı bir modelle destek verdiklerini, UNESCO’nun da zaten yerel halkı ve paydaşları sürece dahil eden yönetim modellerini teşvik ettiğini belirtti:
“UNESCO, bir alanın korunmasında toplumsal sahiplenmeyi şart koşar. Bu nedenle bizler de Ankara’nın bu değerini sadece korumakla kalmıyor; onu anlamaya, anlatmaya ve hep birlikte yaşatmaya çalışıyoruz. Üniversitelerden meslek odalarına, STK’lardan yerel yönetimlere kadar herkesin sürece dahil olduğu bir zemin kurduk.”
“ANKARA’NIN MİRASI SADECE TARİHİ DEĞİL; AYNI ZAMANDA GELECEĞE AİTTİR”Modernleşme süreçlerinin de kültürel miras tanımı içerisinde yer alması gerektiğini vurgulayan Şahin, çağdaş değerlerin korunmasının da kültürel bir sorumluluk olduğunu dile getirdi:
“Bugün dünya mirası deyince yalnızca antik yapılar, camiler ya da saraylar akla geliyor. Oysa bir toplumun modernleşme süreci, toplumsal dönüşüm hedefleri, kent planlamasında hayat buluyorsa; bu da bir mirastır. Cumhuriyet’in kurucu iradesinin Ankara’da ortaya koyduğu kent vizyonu, işte bu nedenle yalnızca geçmişe değil, aynı zamanda geleceğe bırakılacak bir değerdir.”
BİLİMSEL YAYINLAR, SERGİLER, BELGESELLER VE KAMUOYU BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARIAnkara’nın UNESCO sürecine hazırlanması yalnızca resmi yazışmalarla sınırlı kalmadı. Prof. Dr. Şahin, bu süreçte hazırlanan yayınların, sergilerin ve belgesellerin de toplumsal belleği diri tutmak adına büyük önem taşıdığını aktardı:
“Ankara’nın Dünya Mirası sürecini sadece teknik uzmanların değil; halkın da sahiplenmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Bu çerçevede kentle ilgili kolektif hafızayı yansıtan kitaplar, kısa filmler, sergiler ve kamu bilgilendirme toplantıları düzenliyoruz. Bunların hepsi bu şehrin değerinin fark edilmesini sağlıyor.”
“YÖNETİM PLANI SADECE BUGÜNÜ DEĞİL, GELECEK KUŞAKLARI DA DÜŞÜNMELİDİR”UNESCO Kalıcı Liste sürecinin en kritik adımının uzun vadeli ve çok paydaşlı bir “yönetim planı” olduğunu belirten Şahin, Ankara’nın bu konuda da örnek teşkil ettiğini ifade etti:
“UNESCO’nun istediği şey yalnızca mevcut durumu belgelemek değildir. Aynı zamanda bu değeri nasıl koruyacağımızı, nasıl yöneteceğimizi ve gelecek nesillere nasıl aktaracağımızı anlatmamız gerekir. Biz de bu süreçte toplumsal paydaşlarla güçlü bir diyalog kurarak kalıcı, sürdürülebilir ve yaşayan bir yönetim planı hazırlıyoruz.”
ANKARA ARTIK SADECE BİR BAŞKENT DEĞİL, BİR DÜNYA MİRASI ADAYIProf. Dr. Savaş Zafer Şahin’e göre, bu sürecin sonunda kazanılacak olan sadece bir unvan değil; kentin hafızasının, kimliğinin ve çağdaş değerlerinin uluslararası düzeyde tanınması olacaktır:
“Ankara’yı anlatmak; bir milletin aydınlanma, özgürlük ve çağdaşlık yolculuğunu anlatmaktır. Bizler bu yolculuğu uluslararası düzeyde görünür kılmak için çaba gösteriyoruz. Çünkü inanıyoruz ki; bu şehir sadece Türkiye’nin değil, tüm insanlığın ortak mirası olmayı hak ediyor.”