Adamın sosyal medya hesapları var. Sana arkadaşlık gönderiyor. Ortak arkadaşlara bakıyorsun bir hayli var. Sende bunun görünce kabul ediyorsun. Ve işte ondan sonra film başlıyor. Pusuya yatmış bir çakal gibi toplumun önünde gidenleri izliyor. Senin paylaşımların onun görevlendirildiği sınırları geçince müdahale ediyor. Trol misali abuk subuk yorum yazarak senin moralini bozuyor.İnanın bu kişinin paylaşımları nedir, nasıldır diye sayfasına bir girin bakın. Ele avuca gelen bir paylaşımı olmadığını göreceksiniz. Bu durum birçoğumuzun başına gelmiştir.Maalesef toplum bu halde!Büyük bir kitle düşünmüyor, içgüdüsel bir hayat tarzına hapsolmuş. Senin düşünmen, üretmen, eleştirmen onların hiç istemediği bir şey. Seni hareketliliğin, haksızlık karşısında susmaman, dik durman onların tuhafına gitmektedir. Çünkü onların beyinleri birililerinin buzdolabında durmakta.Düşünmek, üretmek, konuşmak, eleştirmek günümüzde unutulmuş özelliklerdir. Ve daire dışındadır.Onlara göre ideal bir halk adamı olmanın yolu o dairenin içine girmen ile mümkün olacaktır.Bu gidişat pek de hayra alamet değildir.Sonucunu görüyoruz. Ülkemize milyonlarca sığınmacı dolduruldu halktan ses ve tepki yok. Neden? Çünkü halk muhacir – ensar eksenli bir yaklaşımla susturuldu. Ama manzara ortada ve hiç te iç açıcı değil. Milyonlarca ne idiğü belli olmayan kitleler ülkemde ellerini kollarını sallayarak geziniyor, yaşıyor, hastanelerden bedava ve öncelikli hizmet alıyorlar, çocukları okullarda bedava okuyor ve destekleniyor, gıda, giyecek, yakacak yardımları yapılıyor, yardım adı altında maaş alıyorlar. Hazine arazilerinden onlara verildiğini duymaktayız. İnşallah doğru değildir diye dua ediyoruz.En kötüsü de oy uğruna vatandaş yapılıyorlar. Toplumun demografik yapısı bozuluyor ama kimseden ses çıkmıyor!Diğer bir konu;Pandemi sürecinde insanlar aşı olmaya zorlandı. Aşı olmayan evden dışarı çıkamadı, otobüslere, trenlere, uçaklara binemedi. Büyük çoğunluğumuz bu aşıyı yaptırmak zorunda kaldık.Çok geçmedi, pandemi bitti ama ölümler devam ediyor. Sosyal medyada paylaşımlara bakıyoruz vefat edenlerin büyük çoğunluğu genç. Çevremize bakıyoruz aynı manzara. Genç ölümleri artı. Ölüm sebebinin büyük çoğunluğunda kalp krizi. Neler oluyor diye sormayalım mı?Biz bunları sordukça, bazıları: “efendim fitne çıkarma” diyor. En çokta bu tiplere sinirleniyorum. Beyinleri buzdolabında ama her nasılsa fitne çizgisini görebiliyorlar?Diğer bir husus kamuda çalışan mühendislerin yaşadığı sorunlar. Mühendisleri seven iktidar oldu mu diye sormak istiyorum. Benim gördüğüm kadarıyla iktidarlar ve son 20 yıldır bu iktidar bir türlü sevemedi gitti. “Efendim fitne çıkarma, nereden bu sonuca ulaştın? “ diye soranları duyar gibi oluyorum. Mühendis demek üretim, proje, teknoloji demektir. Üreten ve teknoloji alanında ilerlemek isteyen devlet bunu ancak ve ancak mühendislerle başarabilir.Mühendis olmadan bir gelişme olmaz – olamaz. Mühendis sadece imza atan bir memur değildir, yükün altındadır ve sorumluluk taşımaktadır. Ancak kamu kurumlarında ki ücret politikası sanki mühendislerin görülmemesi üzerine inşa edilmiş. Bir mühendisin nasıl yetiştiği göz ardı edilmiş. Üniversitelerin en zor bölümlerini kazanmak, okumak. Matematik, fizik bilmeyen bir kişi mühendis olamaz. Mühendis anında çözüm üretir. Bu onun mesleki karakteridir ve matematiksel zekâsının bir ürünüdür.Mühendisler maaş grubu olarak hâkimler ve hekimler grubunda olmalıdır. İktidar bunu bir an önce gerçekleştirmelidir. Bütün mühendislerin gözü kulağı Ankara’dadır.Bizden söylemesi.Selam ve dua ile.
Recent Comments
Görüntülenecek bir yorum yok.