Rize -Pazar Haçapit’ten Dünyanın Zirvesine…
Sevgili okurlarım;
Dünyanın gururu, Türkiye’nin onuru Prof.Dr. Mehmet Haberal’ın başarılarını dünkü köşemizde sığdıramadığımız için bugünde devam edelim istedik..
Dünya Organ Nakli Derneği(TTS) 30. İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Kongresi’nde organ nakli alanında bilimde en seçkin ve büyük dünya ödülü ”Medawar” ilk kez Türk Bilim insanı Prof. Dr. Mehmet Haberal’a takdim edilmesi, dünyada ve Türkiye’de ayakta alkışlandı..
Prof. Dr. Mehmet Haberal, 16 Nisan 2024’te de Ay Yıldızlı Türk Bayrağını Komşu’da dalgalandırmış, Türkiye’yi gururlandırmıştı. M.Ö. dördüncü yüzyılda kurulan, Sokrates gibi birçok filozofun yetiştirdiği, Atina Akademisi’nin yunan olmayan bir yabancıya verdiği ilk Yüksek Şeref Ödülü de Prof. Dr. Mehmet Haberal’a layık görülmüş, Haberal, bu ödülü Atina’da düzenlenen törenle teslim almıştı.
Başarılarından ilklerinden birkaç tanesini, sadece başlıklarla verelim istedik..
İlk böbrek naklini gerçekleştirdi
Türkiye Organ Nakli Ve Yanık Tedavi Vakfı’nı kurdu
New York Bilim Akademisi üyesi
Milenyum Madalyasına layık görüldü
Uluslararası Cerrahlar Birliği üyesi
Ömür Boyu Başarı Ödülü
Dünya onu ayakta alkışlıyor.
Dünyanın her yanından davetler aldı
Amerikan Cerrahlar Koleji Şeref Üyesi
Kitaplara sığmayan başarıları…
Bedeni Silivri’de iken bile vizyonu dünyayı dolaşıyordu
Tekrarında fayda var. Bilinsin istiyorum. Haberal hocanın kurduğu örgüt bilinsin ki gelecekte nesillerden nesillere aktarılsın. Haberal hoca, hapisteyken “Dünya Tıp Etik Bilimler Akademisi’ni bile kurmuş. Hani, örgüt kurmuş diyorlardı ya. Suçunu öğrenemeden beş yıl zindanlarda yatırıldı ya… Al sana örgüt…
Sonunda Haberal hocanın üyesi olduğu örgüt bulundu. İnanır mısınız 27 ülkeden 66 bilim insanı bu örgütün üyesi! ABD’den Profesör Gamelli’den tutun da Japonya’dan Profesör Aikawa, Kanada’dan Profesör Keown, Almanya’dan Profesör Land ve İngiltere’den Profesör Nadey’e kadar. “Sizin gibi önemli bilim insanını, suçsuz yerde hapse atan bir ülkede böyle bir etkinlik yapmayız.” diyen dünya bilim otoritelerine “Siz bizim içişlerimize karışmayın. Bu konu kendi ülkemle benim aramda” diyerek dünyaya meydan okuyabilen bilim insanı, gerçek bir vatansever…
Ayrıca bu süreçte Türkiye’de İlk Karaciğer Naklinin 25’nci Yıldönümü Kongresi’ni organize etmiş. “Hapishaneden” tek tek yazışarak, teyitlerini almış, iç savaş halindeki Suriye dahil, 17 ülkeden 42 konuşmacının katılımını sağlamış. İki ayda bir “Experimental and Clinical Transplantation” dergisini çıkarmış. ABD’den Avustralya’ya Belçika’dan Hollanda’ya İran’dan Pakistan’a dünyaca ünlü otoritelerin Silivri’ye yolladığı makalelerinin şef editörlüğünü yapıyormuş.
Müthiş projeleriyle dünyanın şapka çıkardığı büyük bilim insanı, Türkiye sevdalısı Haberal hocaya ve ailesine çok acılar çektirildi. Babası Yaşar Ali’nin cenazesine gidemedi, evlat olarak son görevini bile yerine getiremedi. Biricik annesi Medine Hanım ile helalleşmesine izin verilmedi. Bu yazıyı yazarken bile bu yaşananlara çok üzülüyorum.
Haberal’ın vücudunu 5 yıl hapishaneye hapsetmişler ama, ideallerini bir gün bile tutsak edememişler. Hocanın bedeni Silivri’de kilitliyken bile vizyonu ve başarıları dünyanın dört bir tarafını dolaşıyordu.
Mehmet hoca gelecek hedeflerini anlatırken ya da dünü bugünü yorumlarken, hiç umutsuz olmadı.
Uğradığı haksızlığın yüzde birine maruz kalan biri, lanet olsun böyle memlekete, verdiğim emekler haram olsun der, yılgınlığa düşer, hiç olmazsa dert yanar. Tam tersine… “Cezaevine konulacağımı rüyamda görsem inanmazdım ama, oraya konuldum diye memleketime küsecek değildim. İyi ki Türkiye var, her şeyimi bu ülkeye borçluyum ” diyor.
İnsanın, her şartta daha iyi ne yapabilirim diye uğraşması gerektiğini anlatıyor. Asalete bakın, şu güzelliğe bakın.
Haberal hocayı dünya ayakta alkışlıyor.
Dünya bilim insanları Prof. Dr. Mehmet Haberal hocamızı ‘Muhteşem Mehmet’ diye ayakta boşuna alkışlamıyor…
Ya biz?