Olimpiyat krizi mi?

Paris Olimpiyatlarında madalya alan sporcularımız gün yüzüne çıkmaya başladı.
Adını olimpiyat tarihine altın harflerle yazdıran sporcularımızın beklenmedik mağlubiyetlerine hem şaşırdık hem de üzüldük.
Tartışmalara neden olan açılıştaki görüntüler hafızalara yerleştirildi gibi…
Paris Olimpiyatları sportif anlamda neredeyse sıfır hatayla yoluna devam etmektedir.
İlklerle birlikte rekorların, krizlerin, dedikodularla anılması da dikkat çekmektedir.
Kriz ama kime göre kriz?                                                                                                               
Cezayirli boksörün kadın mı erkek mi tartışmaları magazinsel olarak devam etmektedir.
Paris’e gelmiş bir boksörün tartışması olamaz.
Cezayirli boksörün rakibi İtalyan olmasa idi, Imane Khelif’in cinsiyeti üzerinden tartışması yapılır mıydı?
Olimpiyat komitesi (IOC) dedikodularla ilgili son noktayı koydu.                                                          
“Oyun oynanırken kural değiştirilmez”
Uluslararası Boks Birliğinin (IBA) kural ve kaidelerinde olmayan, gerçek ve mantıkla da uyuşmayan yanlış haberlere inanmamak gerekir.
Cezayirli kadın boksör ülkesini temsilen birçok şampiyonaya katılırken ve Afrika’yı temsil edip olimpiyat kotası alırken IBA uyuyor muydu?
IBA Başkanı, Cezayirli boksöre yenilen İtalyan boksöre olimpiyat şampiyonlarına verilen ödülün aynısını vereceklerini ilan etmiş. 
İşte bu dedikodunun tam kendisidir.
Gerçekle uyuşmayan, merak uyandırıcı ve magazinsel bir haberden başka bir şey değildir.
IBA başkanı bunu kendi başına yapamaz. 
Cezayirli boksörün yendiği bütün boksörler o zaman çok şanslı, şampiyon olmadan olimpiyat şampiyonlarına verilen büyük ödülü kapmış görünüyorlar.
Sadece İtalyan boksörün tercih ediliyor olması da “fair-play” ruhuna ters olmaz mı?
Olimpiyata sürpriz şekilde veda eden sporcularımız da izleyenleri üzdü.
Şunu iyi anlamamız gerekiyor ki kaybetmeyi hazmedemeyen, sinir krizinden mantıklı düşünemeyenler asla kazanamaz.
Özellikle genç ve gelecek vaat eden sporcularımızın buna çok dikkat etmelidir.
Psikolojinin önemli olduğunu bilmek, kendini yenileyerek geliştirmek gerekir.
Davranışlarımızla Türk toplumunu, ay yıldızlı bayrağımızı temsil ettiğimizi unutmamalıyız.
Olumsuzluklar her ülkede ve her camiada görülürken, eğitim düzeyi yüksek ve kendini geliştirmiş sporcular şampiyon olmasalar bile toplum gözünde büyümektedir.
Başarmayı ve başarılı olmayı herkes ister ama çalışmadan mümkün olamaz.