Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
*
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tiyatro Topluluğu (OMUTİT) Mezunları Ankara grubu tarafından Bolu turnesi sonrası üçüncü kez sahnelenen “Memurin Faslı” Başkentlileri güldürürken düşündürmeye devam etti. Atatürkçü Düşünce Derneği Batıkent Şubesi’nde gerçekleştirilen temsil, sürükleyici içeriği ve düşmeyen temposuyla izleyicilerin büyük beğenisini topladı. Coşkun Irmak imzası taşıyan oyunun yönetmen koltuğunda ise Harita Mühendisi Erdem Acuner oturuyor.
Geleneksel orta oyunu esintileriyle başlayan oyun, Pişekar ve Kavuklu’nun çevresinden sahneye aktarılan skeçlerle devam ediyor. Oyun, nükteler içeren birbirinden bağımsız skeçlerden oluşuyor. Bu göndermelerin “Panama”daki düzene karşı yapıldığı da ayrıca belirtiliyor.”Memur’in Faslı” tıpkı oyuncularının finalinde okudukları o Cahit Sıtkı Tarancı şiirine benziyor, seyirciler izledikleri skeçlerde kendinden bir şey, kendine bir yer buluyor.
Memurin Faslı’da kimler yok ki. Gri dünyasını uykusunda renklendiren memurlardan dalkavuklara, haksızlığa karşı gaza gelip sonra orta yolu bulanlardan günah keçilerine hepsi tanıdık ve hayattan. Skeçten skece aşina gülümsemelerle karşıladığımız o hikayeler, hayatımızın her yerinde…
ERDEM ACUNER: SAHNEDE HER ŞEYİ YAPABİLİR, HERKES OLABİLİRSİNİZYönetmen Erdem Acuner, 10 Eylül’de başladıkları prova sürecinin yaklaşık iki buçuk ay sürdüğünü dile getirerek, “Oyunumuz, tüm dünyanın sorunu olan bazı meselelerin anlatımını içeriyor, sosyal içerikli güldürü diyebiliriz. Geleneksel Türk tiyatrosunun modernize edilmiş bu hali için izleyiciden aldığımız geri dönüşlerin şu an için gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Bizim gibi kadrolarda çoğu zaman sezonun başında o oyunda kimlerin olabileceğine ve ne kadar maddi bütçemizin olduğuna dair bir toplantı yapılır. Oyuncu ve teknik ekip kadrosu oluşturulur. Bu oyun saydığım parametreler çerçevesinde bizi yormadı diyebilirim” dedi. Acuner, tiyatronun kendisi için ne ifade ettiğini şöyle anlattı; “2005 yılından beri vizyon oyunu oynuyorum. İnsanız, akıp giden hayatta olmak istediğimiz ve yapmak istediğimiz birtakım şeyler bizim için mümkün olamayabiliyor. Ama sahnede her şeyi yapabilir, herkes olabilirsiniz. Bu oyunda da, daha önceki oyunlarda da bir sürü hayat yaşadım ve çok mutluyum. Belki de sanatın tamamlayıcı gücü bu. Böyle tamamlanıyoruz”
GÜNDEME GÖRE DEĞİŞEN BİR OYUNAcuner oyunun gündeme göre kendini yenilediğini ve dolayısıyla metnin de yenilenip temsilden temsile değiştiğini ifade ederek “Dominik’te sürekli farklı şeyler oluyor. Her gün yeni bir gündemle uyanıyoruz. Bu oyun da o gündeme göre küçük veya büyük değişiyor. Bu üçüncü oyun, aslında üçüncü farklı oyun. On kere de oynasak omurgası aynı kalsa da kenar kısımları değişecek ve on farklı oyun oynamış olacağız” diye konuştu.
Ortaoyununun karakteristik özelliğinin güncel ve siyasal hiciv olduğunu dile getiren OMUTİT ve 19 Mayıs Üniversitesi Tiyatro Topluluğu Kurucusu Kamil Sönmez ise, oyunun gündeme göre değişen hatlarını şöyle anlattı; “Ortaoyunu hicivlerinin içerisinde cinselliği, taşlamayı da barındırır ve toplumda dikkat çekici sosyal olayları anlatmayı hedefler. Bu, göstermeci bir tekniktir ve bu teknik içerisinde haliyle büyük bir serbestlik içerisindesinizdir. Ama bunu tiyatro kurallarına uygun olarak yapmak durumundasınız. Her provada düşünüyoruz, hangi sahneleri ekleyelim, neler koyup neler çıkartalım, bu son derece titizlik isteyen bir iş.”
Oyunculardan Biyoloji Öğretmeni Ercan Ülger ise “Metni Türkiye koşullarına göre güncelledik, tek perdeye düşürdük ve göndermeleri güncel olaylar üzerine kurguladık. Bunları provalarda denme yanılma yoluyla veya seyirci tepkisine göre güncelliyoruz. Oyun doğaçlamaya çok yatkın, bu sebeple her oyunda farklı sahneler çıkabiliyor. Birimiz bir repliği unutuyoruz, oyunun akması için bir başka şey söylüyoruz ve izleyicinin çok hoşuna gidiyor. Bunun üzerine repliği o yönde revize ediyoruz. Böyle böyle metin yeniden şekilleniyor” diye konuştu.
OMUTİT MEZUNLAR TOPLULUĞU: TÜRKİYE’DE BİR İLKOMUTİT ve 19 Mayıs Üniversitesi Tiyatro Topluluğu Kurucusu Kamil Sönmez OMUTİT Mezunları olarak 2018’den beri süregelen yolculuklarını şu sözlerle anlattı; “Bu ekiple 2018’den beri birlikteyiz. Samsun ve İstanbul’da da gruplarımız var. Üç grupta aktif olarak faaliyet gösteriyoruz. Ankara grubunun özelliği şu, öğrenciliği döneminde On Dokuz Mayıs Üniversitesi Tiyatro Topluluğu’nda tiyatro yapan öğrencilerin mezun olduktan sonra bir araya gelmeleri. Bu Türkiye’de bir ilk. OMUTİT’in üniversite tiyatrolarına bir örnek teşkil edeceğini düşünüyorum. Türkiye genelinde aktif olarak mezunlardan oluşan bir grubumuz mevcut. Mezun olduktan sonra insanların bir araya gelebilmesi çok kıymetli. 36. yılımızdayız. Bu süreç içinde 175 oyun sergiledik, 1994 yılından beri de çocuk oyunlarımız var. Üniversite topluluğu olup da çocuk oyunu oynayan başka bir topluluk yok. Yine 1994 yılında başlayan ve süregelen bir festivalimiz var. Halihazırda 19 Mayıs Üniversitesi’nde her yıl nisan ayında tiyatro festivali düzenliyoruz ve oraya çeşitli üniversitelerden de topluluklar geliyor. Türk tiyatrosunda emeği geçmiş; Yıldız Kenter’den Genco Erkal’a, Ferhan Şensoy’dan Müşfik Kenter’e birçok isim sahnemizden geçmiştir. Diyebilirim ki OMUTİT, görevinin bilincinde, sanat zevkini aşılamak amacıyla yola çıkar, tiyatro biliminin ve akademinin ilkelerine uygun tiyatrolar çıkartır. Biz de bu geleneği mezunlar olarak OMUTİT yönetim kuruluyla da iş birliği içerisinde sürdürüyoruz”