Yedi gönüllü hayvanseverin bir araya gelerek kurduğu Patikara Hayvan Koruma ve Hayvanlara Acil Müdahale Derneği, açılış lansmanını Başkentli hayvanseverlere 13 çizerin gözünden 13 farklı patili hikayeyi sunan bir sergiyle gerçekleştirmişti. Lansmandan bu yana hız kesmeden patili dostlarımıza umut olan dernek, bu kez de Bahar Cafe Bar’da gerçekleştirdikleri sergi, mezat ve konserle daha fazla patili dostumuza yeni bir hayatı mümkün kılabilmek için sahadaydı. Hayvanseverlerin yoğun katılımıyla gerçekleşen sergi ve mezat, Grup Tersname, Sezer Şahin ve Aslı Çağan’ın sesleriyle renklendi. Yine Çelik Çomak Performans’tan Hakime Bal “Onlyastardust” performansıyla geceye damgasını vurdu.
Patili dostlarımıza bir başka hayatı da mümkün kılabilmek için var gücüyle çalışan ekip üyeleri Mahir Kaya, Yasin Hayran, Anıl Birel, Begüm Acar, Tutku Ayvaz Erdem, Damla Uzun adeta “adanmış hayatlar” yaşarken, gelen ihbarlara göre günlerini şekillendiriyor.
“TAVŞAN MUAMMASI”Haftalar süren ve medyada da oldukça yankı bulan “tavşan muamması”nı ve Hıdırlıktepe Projesi’ni Patikara Hayvan Koruma Derneği Başkanı Yağmur Hasdemir’den dinliyoruz. Hasdemir, şöyle anlatıyor; “Ankara trafik sayfasında bir video gördük. Yaklaşık elli civarı tavşan gece vakti otobana atılıp yola saçılmışlardı. Bir iki saat içerisinde birçok dernek örgütlenip ilgili alana gitti ancak hiçbir dernek tavşan konusunda tecrübeli olmadığından o gece hiç tavşan yakalanamadı. Daha sonra ekipmanlar topladık, bir plan oluşturduk, çeşitli yöntemler denedik ve birkaç dernek birleşip ortak bir çalışmayla 36 tavşanı yakalayıp, kısırlaştırdık. Sonrasında İzmir’de Angels Farms Sanctuary tarafından kabul edilip yaşam alanlarına döndüler. Bu olayla alakalı tahminimiz şu yönde, veteriner kürk tavşanı olduklarını söylemişlerdi, muhtemelen kaçak yollarla sokulmaya çalışıyorlardı, ilerdeki jandarma noktasını görünce de köprüden dönüp hayvanları saldılar. Yaban tavşanı olmadıkları çok net. Elbette biz müdahale etmeden önce avcılar da haber aldı, birkaç tanesini avladılar. Yine trafik kazasında ölenler de oldu.”
‘KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN SON MAĞDURLARI HAYVANLAR OLUYOR’Hıdırlıktepe Projesi’nden de bahseden Hasdemir, şunları söylüyor, “Ankara’da Altındağ bölgesine Hıdırlıktepe semtinde kedi ve köpeklerin yaşam alanları kentsel dönüşüm nedeniyle yok oldu. Orada bir kurtarma çalışmamız oldu. Kediler yakalandı, tedavi edilip kısırlaştırıldı. Yine bölgede çok fazla köpek olduğu için de köpeklerle alakalı çalışmalar da hala devam ediyor. Orada bir yaşam alanı kalmadığından bölgeden kurtarılıp bir başka yaşam alanına alabilmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kentsel dönüşümün son mağdurları hayvanlar oluyor. Oradaki hayvanlar bir kap su bile bulamıyor. Orada bir ev bile kalmadı, son ev yıkılmadan bir gece önce de biz gidip müdahale ettik, 2 köpek 12 kedi çıkardık. Gelecek hafta 30 köpek daha alacağız ama daha 300’e yakın köpek daha var”
MAHİR KAYA: İNSANLARA UYKULARINI VERİYORUZMahir Kaya, kendi deneyimlerini şöyle anlatıyor, “Vatandaşlar bizlere yaralı bir kedi ihbar ederken günlerdir uyuyamadığını söylüyor. Gidiyoruz, kediyi yakalıyor ve tedavisini sağlıyoruz ve ona uykusunu veriyoruz. Bizi bir süre daha takip ediyor, kendisini uyutmayan vakalara benzer vakalar paylaşıyoruz ve şunu duyuyoruz, ‘Ben sizin sayfalanıza bakamıyorum.’ Sonrasında da takipten çıkıp derin bir uykuya dalıyor. Bir yazımın başlığıydı ‘Ayrancı Pati kurtarma Uyku ve Rehabilitasyon Merkezi’. Biz insanlara uykularını veriyoruz ancak üzerimize kalan sorumluluk ve borçlardan dolayı biz uykusuz kalıyoruz. Geçici yuva bulamıyoruz, sahiplendiremiyoruz, klink borcunu ödeyemiyoruz, nöbet desteği bulamıyoruz, ki bu da çok önemli çünkü yaralı bir kediyi gider gitmez yakalamak çok zor, saatlerce beklediğimiz, sokaklarca aradığımız oluyor.” Geçen hafta Beysukent’te bir villanın çatısına kaçan kediyi kurtarmak üzere gittiklerini ve mülk sahibinin bahçeye girmelerine izin vermediğini anlatan Kaya, şöyle konuşuyor, “Kedi dört gündür çatıda mahsur kalmıştı. Bu tür meselelerin çirkinleşmemesi adına sabır sınırlarınızı zorlayan bir tatlı dil kullanmanız gerekiyor. Bir haftadır da ihbarcılara duvarlarını tamir ettiriyorlar. Darp edildiğimiz bile oldu. Bu bahçede kedi yakalama diyorlar, bacağı kırık kedi bu bahçedeyse ben kediyi diğer bahçeye mi davet edeyim?”
‘VATANDAŞIN SOKAK HAYVANLARI İÇİN MAHKEMELERE GİTME YOLLARI AÇILMALI’Takvimde sokağa terk edilmiş pamuk prens Whity’i görünce kendimi hikayesini sormaktan alıkoyamıyorum, Kaya şöyle anlatıyor, “İnsanlar bizim hayvanları korumaya aldığımızı bildikleri için bizim kapımıza hayvan atıyorlar. Whity de kapımıza atılmış bir can, kliniğe götürdük ve çipli çıktı. Sahibi İranlı bir depremzedeymiş. Kediye bakamayacağından Mamak’ta sahiplendirmiş. O da kediyi nereye saldıysa Whity kapımızın önünde bitti. Üç ay bizimle kaldı, kedi cins olduğundan sahiplendirmek için kısırlaştırma şartı koyduk ve nihayet sahiplendirdik. Sahipleri yurt dışına taşınacaklarından Veteriner Hekimler Odası’nın çip devir sözleşmesi için ilk sahibinin imzası gerekiyordu. İlk sahibi de bunun için para istedi. Çipli hayvanı sokağa atmanın geçen yılki cezası altı bin liraydı, depremzede olduğundan kıyamayıp şikayette bulunmamıştık. İhbar geldiğinde hayvanlar çipli olduğunda müdahale edemiyoruz. 5199 sayılı yasaya göre sokaktaki hayvanların sahibi Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, yani siz sokakta bir hayvana şiddet uygulandığını görürseniz gidip şikayette bulunamıyorsunuz çünkü o hayvanın sahibi değilsiniz. Müdürlüğe dilekçe vereceksiniz, o savcılığa gidecek, savcılık gerekli görürse dava açacak. Örneğin yaklaşık iki yıl önce Portakal Çiçeği Parkı’nda burnundan ensesine dek kimyasalla eritilmiş bir kedi yakaladık. İsmi Franky, o öldükten bir gün sonra savcılıktan kovuşturmaya gerek yoktur diye yazı geldi. Diyoruz ki vatandaşın sokak hayvanlarıyla alakalı mahkemelere gitme yolları açılmalı ve caydırıcı cezalar verilmeli.”
Derneğin planladıkları çalışmalardan bahseden Kaya, şunları anlattı; “Gezici sergi devam ediyor. Bundan sonra okul çalışmaları düşünüyoruz. Gelecek ay Hacettepe Üniversitesinde Hayvan Hakları üzerine bir söyleşi yapacağız. İlkokul, anaokul ve kolejlere gidip sergiyi de oralara götürmeyi planlıyoruz. Halihazırda görüştüğümüz okullar da var. Yine gelecek yıl için takvim hazırlıklarımız da başladı. Bu defa takvimimizde tavşan ve köpek de olacak.”