Ülkemizde, sanıyorum dünyanın birçok ülkesinde de ülke yönetimi söz konusu olduğunda bir biri ile karıştırılan iki temel unsur vardır. Bunlardan ilki devlet, bir diğeri ise hükümettir. Vatandaş bir isteği olduğu zaman bunu ülkeyi yönetenler yerine devletten talep eder.
Türk Dil Kurumu, devleti şöyle tanımlıyor: Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Devlet siyasal bir birliktir. Bunun için her şeyden önce devleti kuran bireyler arasında kültürel bir birlik gereklidir.
Hükümet ise bir devletin yönetimini üstlenen ve düzenli bir topluluğu idare eden sistem veya insanlar grubudur. Hükümetin geniş bir tanımında yasama, yürütme ve yargı organları da yer alıyor. Hükümet, aynı zamanda politikaların uygulandığı ve politikaların belirlendiği bir mekanizmadır.
Bu konularda yazılmış binlerce eser vardır. Ancak bunların içinde biri vardır ki, tüm dünya tarafından bu konuda yazılmış ilk eser olarak nitelendirilir. Platon, bilinen bir diğer adıyla Eflantun, antik çağ Yunan filozoflarından biridir. Rivayetler muhtelif olmakla birlikte Milattan Önce 427 yılında doğdu kabul edilir. Platon’un klasik yapıtlarından biri olan Devlet’te, Hocası Sokrates’i konuşturduğu diyaloglarla adalet ve ideal devlet kavramlarını ele alıyor.
Devlet’te diyaloglar sırasında Sokrates, adalet kavramının anlamını ve adil insanın adil olmayana göre daha mutlu olup olmadığını sorgular. Atina’dan ve diğer şehir devletlerden yurttaşlarla birlikte, o dönemde mevcut yönetim şekillerinin niteliklerini değerlendirir ve bunlara karşılık çeşitli şehir dev modellerini sunar.
Platon’un binlerce yıl önceden gelen bu eseri günümüze dek değişime uğramadan gelmiş nadir eserler içinde yer alıyor.
Platon, ölüm yılı olan Milattan Önce 348 yılına kadar, hocası Sokrates ve öğrencisi Aristoteles ile birlikte, batı felsefesinin ve biliminin temellerini atan önemli bir düşünürdür.
Devlet adlı eseri dokuz ayrı kitaptan oluşur. Bana göre kitabın en can alıcı bölümlerini sekiz e dokuzuncu bölümler oluşturmaktadır. Bu iki bölümde devletlerin yönetim şekillerini yine tartışma ortamında anlatmaktadır.
Bunca girizgahtan sonra bu son bölümlerle ilgili, çeşitli kaynaklardan derlediğimiz geniş bir özeti sizlere paylaşmak istiyorum. İki güne böldüğüm bu bölümün ilk günkü kısmında ideal devlet anlayışı ve ona yön verenlere ilişkin kısa bir özet sunacağız.
Platon’un ideal devlet anlayışında insan ile devlet bir tutulmuştur. Platon’a göre devlet denilen mekanizma büyütülmüş insandır. Platon insanın ruh ve bedenden oluştuğunu, insan ruhunu da istekler, akıl ve irade olmak üzere üç bölüme ayırmıştır. Platon’un devlet anlayışı da üç bölüme ayrılmıştır. Yöneticiler akla, savaşçılar-devleti korumakla yükümlü olan kişiler iradeye ve meslek sahibi sınıf ise ruhun istekler bölümüne tekabül etmektedir.
Platon’a göre devlette bulunan bu üç kısım aklıyla, iradesiyle ve istekleriyle birbiri arasında çatışmaya girmeden, sağlıklı bir şekilde yaşarsa ideal devlet meydana gelecektir. Ona göre ideal devleti aristokratlar yönetmelidir.
Platon toplumun ya da aynı anlama gelen devletin insanların arzularına bağlı olmadığını, tümüyle doğal bir oluşum olarak karşımıza çıktığını savunmuştur. Toplumun sade, yalın yaşamını yitirmesi, yani gereksinimlerin, lüks tutkusunun artması iş bölümünün bozulmasına neden olmuştur.
Platon, devleti başka deyişle toplumu doğal olan iş bölümüne dayandırmıştır. Devleti canlı bir organizma gibi düşünmektedir. Ona göre devletin her organı ancak bütün yapı içinde yaşamını sürdürebilecektir. Bu nedenle birey toplum dışında var olamayacak; toplum da bireylerle var olacaktır.
Yazımızın yarınki bölümünde Platon siyasete dair yazdığı ideal devletini oluştururken, o güne kadar var olan yönetim biçimlerinin eksiklikleri onun ideal devlet kuramını şekillendirmesinde nelerin etkili olduğuna ilişkin görüşlerine yer vereceğiz. Ayrıca, devlet yönetim şekillerine ilişkin görüşlerini paylaşacağız.
Dilimize girmemiş olan ilk yönetim biçimi olan patriarşi’nin, timokrasi gibi kavramları yazımızın yarınki bölümünde bulacaksınız. Platon, yönetim biçimlerinin sayısı konusunda da tereddütlü davranıyor. İlk başlarda üçe ayırdığı yönetim şekillerini daha sonra beş ana grup halinde değerlendiriyor. Ancak bunların içinde yer alan patriarşi ve timokrasi gibi kavramlara ayrı bir yer veriyor.