İletişimci Yazar Barış Karaoğlan, yeni romanı “Portakal Ağaçları” ile okurlara derin ve anlamlı bir yolculuk sunarken portakalın ülkeye nasıl geldiği konusuna da yer vererek, Atatürk liderliğindeki tarım politikasının önemi bir kez daha gün yüzüne çıkmış oldu. Karaoğlan’ın Kişisel deneyimlerinden ve gözlemlerinden ilham alarak kaleme aldığı bu roman, yaşamın zorlukları, umut ve yeniden doğuş temalarını işliyor. Karaoğlan, bu özel romanı ve içindeki karakterlerle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Adana portakalının tarihçesi ve öneminden bahsederek başlamak yanlış olmayacaktır. Portakal’ın Adana’ya geliş hikayesi ve roman ile bağlantısı nedir acaba?
Roman bir bütün halinde değerlendirildiğinde Portakal ekseninde dönüyor gibi görünse de bir anlam bütünlüğü olarak hikayenin kurgusunu da tam olarak bilmek gerekiyor fakat bilinmesi gereken en önemli konu, Washington Portakal’ının hikayesi, bunu da kitabın okurları kitaptan öğrenecekler. Ama daha önemli bir husus şu ki; Türkiye’ye İtalya’dan getirilen portakal ağaçları, Atatürk’ün girişimleriyle Adana, Antalya ve Mersin gibi bölgelerde yetiştirilmiş ve bu üretimle ülkenin dış borçlarının ödenmesine büyük katkı sağlamıştır. Adana portakalı, bu tarihçesiyle bölgede büyük bir öneme sahiptir.
“Portakal Ağaçları” romanınızla ilgili heyecan verici bir serüvene çıkıyoruz. Bu kitabın sizin için özel bir anlamı var mıydı?
“Portakal Ağaçları”, benim için sadece bir hikayenin ötesinde, derin bir kişisel keşif ve ifade yolculuğunu temsil ediyor. Her yazar gibi, bu roman da iç dünyamın bir yansıması. İnsanın hayatta karşılaştığı zorluklar, umutlar ve yeniden doğuşun anlamını ele alırken, kendi deneyimlerimden ve gözlemlerimden beslendim.
“Portakal Ağaçları”nda doğanın ve insanın gücünün önemi vurgulanıyor. Sizce doğa ile insanın ilişkisi ruhsal ve duygusal açıdan nasıl bir etkileşim içerisinde?
Doğa ile insan arasındaki etkileşim derin ve karşılıklı bir etkileşimdir. Doğa, insanın ruhsal ve duygusal iyileşmesinde önemli bir rol oynar. Doğanın güzelliği, huzuru ve dengesi, insanın iç dünyasını dengelemesine ve ruhsal olarak beslenmesine yardımcı olabilir. Bu etkileşim, insanın kendini keşfetmesine, dengesini bulmasına ve yaşamın anlamını daha derinlemesine anlamasına olanak tanır.
Kitabınızda, karakterlerin yaşadığı zorluklar karşısında nasıl bir baş etme mekanizması geliştirdiği ele alınıyor. Sizce insanlar zor zamanlarda nasıl güç bulur ve kendilerini nasıl yeniden inşa eder?
İnsanlar zor zamanlarda içlerinde saklı olan güçlerini bulabilir ve kendilerini yeniden inşa edebilirler. Bu süreçte, duygusal dayanıklılık, pozitif düşünme, destek sistemleri ve kişisel gelişim araçları gibi kaynaklar önemli rol oynar. İnsanlar, zorluklarla başa çıkmak için güçlerini keşfedebilir ve yaşadıkları deneyimlerden dersler çıkararak büyüyebilirler.
Sayın Barış Karaoğlan, romanınızın ana teması olan umut ve yeniden doğuş, okuyuculara nasıl bir mesaj iletmeyi amaçlıyor?
“Portakal Ağaçları”nda temsil edilen umut ve yeniden doğuş teması, okuyuculara yaşamın ne kadar güçlü ve anlamlı olabileceğini hatırlatmayı amaçlıyor. Her ne olursa olsun, umut ve içimizdeki güçle her zorluğun üstesinden gelinebileceğini vurgulamak istiyorum. Her birimiz, içimizdeki gücü keşfederek ve yaşamın sunduğu fırsatları değerlendirerek yeniden doğuşu mümkün kılabiliriz.
Romanınızın ana karakterlerinden biri olan Antony’nin iç yolculuğunu nasıl tanımlarsınız?
Antony’nin yolculuğu, yaşadığı kayıplar ve zorluklar karşısında bir yeniden doğuş ve anlam arayışıdır. Onun hikayesi, karanlık zamanlarda bile umudu ve içsel gücü bulma sürecini temsil eder. Antony, kendini yeniden keşfederken ve yaşamın derin anlamlarını kavramaya çalışırken, okuyuculara ilham ve cesaret veren bir figürdür.
Portakal bahçelerinin Antony’nin üzerinde bıraktığı etkiden bahseder misiniz?
Antony, portakal bahçelerinin etkileyici kokusundan büyülenmiştir. Bahçenin ortasında, en iri ağacın gövdesine sarılırken kokunun onu mest ettiğini ve hayatta en mutlu anlarını hatırladığını hisseder. Portakal bahçeleri, onun için derin duygusal ve zihinsel bir huzur kaynağı olmuştur.
Portakal çiçeğinin romandaki sembolik anlamı nedir?
Portakal çiçeği, romanda hem doğanın güzelliğini hem de ruhsal bir huzuru temsil eder. Antony’nin portakal bahçelerinde aldığı huzur ve mutluluk, onun içsel yolculuğunun bir parçasıdır. Aynı zamanda, portakal çiçeği kokusu, Antony’nin en mutlu anılarını hatırlamasına yardımcı olur ve romanın genel atmosferine mistik bir dokunuş katar.
St. Pierre Kilisesi’nin Antony için önemi nedir?
St. Pierre Kilisesi, Antony’nin amcası Papaz Teddeo’nun görev yaptığı yer olması nedeniyle Antony için büyük bir öneme sahiptir. Antony, amcasının burada yazdığı mektupları ve fotoğrafları inceleyerek onun izlerini takip eder ve bu kutsal mekânın atmosferini solumak ister.
St. Pierre Kilisesi’nin tarihi ve dini önemi nedir?
St. Pierre Kilisesi, Stauris Dağı’nın batısında kayalara oyulmuş bir mağara kilisesidir. İsa’nın havarisi Aziz Petrus, Hristiyanlık inancını yaymak için burada bulunmuş ve dinin ilk kilisesi olarak kabul edilen bu yerde vaazlar vermiştir. Kilise, Hristiyanlık tarihinde büyük bir öneme sahiptir ve Aziz Petrus’un burada “Hristiyan” adını ilk kez kullanmasıyla ünlüdür.
“Portakal Ağaçları”nın okuyucular üzerinde bırakmayı umduğunuz etki nedir?
“Portakal Ağaçları”nı okuyan herkesin, umut, sevgi ve güçle ilgili derin bir anlayış geliştirmesini ve yaşamın anlamını yeniden keşfetmesini umuyorum. Bu romanın, okuyuculara ilham vererek ve yolculuklarına rehberlik ederek, ruhsal olarak besleyici bir deneyim sunmasını diliyorum. Herkesin, yaşamın zorluklarına rağmen içlerindeki gücü bulabileceğine ve her zaman umutla dolu olabileceğine inanıyorum. Hepimiz hayatın her anının değerini bilerek ve zorluklar karşısında asla pes etmeden yaşamasını öğrenmeliyiz. Her birimiz, içimizde muazzam bir güç barındırıyoruz. Bu gücü keşfederek, yaşamın sunduğu tüm fırsatları değerlendirebilir ve kendi hikayemizi yazabiliriz. “Portakal Ağaçları”nın bu yolda sizlere ilham vermesini umuyorum. Keyifli okumalar diliyorum.