Başkent Üniversitesi Seramik Sanat ve Uygulama Merkez Müdürü Öğr. Gör. Sibel Aktaş’ın ‘’Zihindeki Sonsuzluk’’ adlı sergisi Birleşik Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği’nin 54. Yılı Kuruluş yıl dönümünde BRHD Tuğrul Velidedeoğlu Sanat Galerisinde gerçekleşti. Kavramsal bir sergi olan “Zihindeki Sonsuzluk” felsefi açıdan insanın düşünsel sınırlarını aşma, evrensel ve sınırsız bir perspektife ulaşma arayışını ifade ederken sanat açısından ise sanat eserlerinde zamanın ve mekanın ötesine geçme, sonsuz duygusal veya estetik deneyimler sunma amacını yansıtıyor.
“Sanat, izleyiciyi sınırlı olanın ötesine taşır”Aktaş, “Zihindeki Sonsuzluk” için şunları söyledi; “Sergide anlatmak istediğim sanatın izleyiciyi sınırlı olanın ötesine taşıyıp onlara derin bir deneyim sunma potansiyeline sahip olduğu. İnsanoğlunun zihin yapısı oldukça karmaşık ve birçok farklı boyutta incelenebilir. Bunlar arasında duygular, düşünceler, bellek, öğrenme yeteneği, algılar, motivasyon ve daha pek çok faktör bulunur. Sanatçıların zihin yapıları genellikle yaratıcı, duyarlı ve derin düşünme yetenekleriyle karakterizedir. Sanatçılar, dünyayı algılama ve ifade etme biçimlerinde genellikle diğer insanlardan farklıdır. Yaratıcı süreçlerinde duygusal derinlik, hayal gücü ve sezgi önemli bir rol oynar. Ayrıca sanatçılar, çevrelerini algılama biçimlerinde dikkatli, hassas ve farkındalık sahibi olabilirler. Bu zihinsel özellikler, sanat eserlerinin çeşitliliğine ve derinliğine katkıda bulunur. Ancak, her sanatçının zihin yapısı farklıdır ve farklı sanat formlarında farklı güçlü yanları olabilir. Sanatçılar, zihinsel olarak eserlerinde çeşitli ifade biçimlerini kullanabilirler. Bu ifadeler, sanatçının duygusal durumu, deneyimleri, düşünceleri ve algılarına bağlı olarak değişebilir. İfade biçimleri arasında renk, kompozisyon, form, dokunma, ses, hareket ve sembolizm gibi unsurlar bulunur. Bir müzisyen, duygusal bir ifadeyi müzikal notalar ve ritimler aracılığıyla iletebilir. Bir heykeltıraş, duygusal bir mesajı heykelin formu, doku ve boyutuyla ifade edebilir. Bu ifadeler, sanatın gücünü ve çeşitliliğini ortaya çıkarmak için geniş bir araç yelpazesini içerir. Sanat eserlerindeki zihinsel ifadenin toplum tarafından anlaşılması mümkündür, ancak bu her zaman kolay veya doğrudan olmayabilir. Sanat eserleri genellikle çok katmanlıdır ve farklı kişiler tarafından farklı şekillerde yorumlanabilir. Toplumun genel kültürel, tarihsel ve sanatsal arka planı, bir eserin anlaşılmasında önemli bir rol oynar. Bazı sanat eserleri, doğrudan ve açık bir şekilde ifade edilen duygular veya temalar içerebilir, bu nedenle toplum genellikle bu tür eserleri daha kolay anlar. Ancak, soyut veya deneysel sanat eserleri, daha karmaşık veya çeşitli yorumlara açık olabilir. Bu tür eserler, izleyiciyi düşünmeye teşvik eder ve herkesin kendi deneyimleri ve bakış açılarına dayalı olarak farklı şekillerde yorumlanabilir. Sanat eserlerindeki zihinsel ifadelerin toplum tarafından anlaşılması mümkündür, ancak bu anlayış eserin karmaşıklığına, izleyicinin deneyimine ve bakış açısına bağlı olarak değişmektedir.”
Sergide yer alan eserlerdeki sembolik görüntüler ve renksel etkinin, soyut bir kavramı somutlaştırmak için kullanıldığına değinen Aktaş, şöyle anlattı, “Sembolik ve renksel ifade kimi zaman bir döngüyü anlatırken, zihin derinliğinde, bir döngü içinde işleyen karmaşık bir yapıyı ifade edebilir. Gerçekte her anınızda farklı zihinsel döngüyü yaşamaktasınız. Sanatçılar için zihinsel döngüyü aktarmak ise: sanatçının yaratıcılığını besleyen ve sanat eserlerini oluşturmak için ilham sağlayan bir süreci oluşturmaktadır. Bu döngü, genellikle bir dizi adımdan oluşur: Sanatçı, çeşitli kaynaklardan ilham alır. Bu ilham, doğadan, günlük yaşamdan, duygulardan, deneyimlerden veya diğer sanat eserlerinden gelebilir. Sanatçı, ilham aldıkları konu veya teması gözlemler ve araştırır. Bu süreçte detayları, renkleri, formları ve duygusal özellikleri analiz eder. Sanatçı, gözlemlerinden ve araştırmalarından yola çıkarak yaratıcı sürecini başlatır, zihinsel sürecin bir sonucu olarak ortaya çıkan sanat eserini ifade eder. Bu, bir resim, heykel, müzik parçası, şiir veya herhangi bir diğer sanat formu olabilir. Sanatçı, eserin güçlü ve zayıf yönlerini belirler ve gelişim için alanlar tanımlar. Değerlendirme sürecinden sonra, sanatçı yeniden ilham alır ve yeni bir zihinsel döngü başlatır. Bu, sürekli olarak yeni eserler oluşturmak için sürecin tekrarlanmasını sağlar. Bu döngü, sanatçının sürekli olarak kendini geliştirmesine ve yaratıcı potansiyelini keşfetmesine olanak tanır. Her zihinsel döngü, sanatçının kişisel deneyimlerine ve sanat anlayışına göre farklılık gösterebilir, bu da her eserin benzersiz olmasını sağlarken vermesi gereken mesajı da vermiş olur.”
“Zihindeki Sonsuzluk”, 6 Mart’a dek izleyiciye açık olacak.