Suffragette ve Persepolis

Feminist hareketin beyaz perdede temsili üzerine çekilmiş birkaç filmin analizine burada yer vereceğimi geçtiğimiz haftalarda yazmıştım. Eril dünyanın bileşenlerinden olan kadın ve erkeklerinin, özellikle bu dünyanın sunduklarını peşinen kabul eden kadınları ve erkeklerinin, toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda düşünmeleri sağlanmış olan Suffragette filmine değinmiştik burada ama yine de kısaca hatırlayalım.
Suffragette filmi, politik anlamda da kadınların mücadelesinin oldukça yürümesi zor olan yollardan geçtiğini ve fakat mücadeleden asla vazgeçmeyen bir iradeye sahip olan güçlü kadınların temsili açısından da oldukça önemli ve yalnız ve güçsüz hisseden kadınlara umut verebilecek niteliktedir.
 
Sadece eril bakış açısıyla çekilen filmlerin olduğu sinemaya kadınların perspektifinden de bakmayı sağlayan feminist sinemaya güçlü bir örnek olmakla kalmamıştır Suffragette, aynı zamanda, feminist bakış açısına sahip insanlara da güç olmuştur. 
Suffragette gibi izleyiciye feminist bir bakış açısıyla sinemayı izleme pratiği kazandırmış filmlerden bir diğeri de Persepolis’tir. 
 
Persepolis filmi, Marjane Satrapi’nin gerçek yaşam öyküsüne dayanan bir animasyondur. Persepolis’te, Marjane’in 9 yaşında İran’dayken anlatılmaya başlanan hayat hikayesi, 24 yaşında Fransa’dayken son bulur.  Filmde Şah yönetiminden memnuniyetsiz olan, Marjane ve ailesi, hatta İranlıların büyük çoğunluğunun, özellikle de İranlı kadınların yaşamlarından kesitler sunuluyorsun, İran’da kadınların özgürlüklerden nasıl mahrum edildiklerinin de altı çiziliyor. 
 
Persepolis filminde, İran Devrimi’ne tanıklık eden Marjane Satrapi’nin deneyimlediği hayatı ve anıları aktarılmaktadır. Üstelik bu aktarım kadın bir yönetmenin yönlendirmesiyle yapılmaktadır. Bu anlamda da feminist belleğe katkısı olan bir yapım olma özelliğini taşıyor bu film.
 
İzleyiciye İslam Devrimi öncesi gösterilirken, partilere katılan, kıyafet tercihlerini özgürce yapan kadınları izliyoruz. Ülkedeki mevcut yönetimden memnun olmayan laik ve muhafazakar halkın, o dönemde birlikte Şah’ın gitmesi için düzenledikleri protestoları da izliyoruz filmin başlarında.
 
Şah yönetiminin değişiminde Marjane’in ailesinin başına gelenlerin de ele alındığı senaryoda, yeni rejim ülkedeki farklı tüm unsurları temizlemek istediğinden, batılı ve liberal bir yaşam tarzı sürdüren, feminist bir aile diye de tanımlayabileceğimiz Marjene’in ailesinin karşı karşıya kaldıkları baskılar da aktarılıyor Persepolis’te. 
Persepolis filminde İslam devrimi öncesi ve sonrasında İran toplumunda kadının konumu eleştirel bir dille anlatılmaktadır. Devrimden sonra ne yazık ki kamusal alanda özgür olamayan kadınların tek özgür olma alanlarının evleri olduğu gösterilmektedir. 
Filmde baskıcı rejim karşısında kadınların bazen aktif, bazense pasif bir şekilde mücadele stratejileri geliştirdikleri, kadınların her zaman bu baskıcı rejimi değiştirme ve dönüştürme güçlerinin olduğu gösterilmektedir.