Tarihin içinde bir gün: 23 Nisan’da Kastamonu’da olmak

Bir milletin dirilişi, bir çocuğun umudu, bir şehrin hafızası…
23 Nisan sadece bir bayram değil; bir milletin egemenliğe uzanan onurlu yürüyüşünün simgesi. Ve bu özel günü Türk tarihinin en kadim tanıklarından biri olan Kastamonu’da geçirmek… İşte bu, insanın ruhunu bambaşka bir yere taşıyor.
Bu anlamlı gün, Başkent Üniversitesi’nde Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın katılımı ve tarihi konuşmasıyla başlayan muhteşem 23 Nisan etkinlikleriyle başladı. Gönülleri titreten konuşmalar, bayram coşkusunu yaşatan gösteriler, geleceğin teminatı çocuklarla dolu amfiler… Cumhuriyetin değerini bir kez daha iliklerimize kadar hissettik.
Etkinliklerin ardından, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Orbay, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Genel Sekreteri Naci Sarıaslan ve Doç. Dr. Bülent Öztürk ile birlikte Kastamonu’ya doğru yola koyulduk. Kırşunluhan’da Kastamonu’nun gönüllü kültür elçisi Cem Dilimer rehberliğinde şehrin tarihine, doğasına ve lezzetlerine doğru çıktığımız yolculuk, sadece bir gezi değil; bir zaman tüneliydi adeta.
Hititler’in, Frigler’in, Osmanlı’nın izlerini barındıran; Kurtuluş Savaşı’nın destanlaştığı, Şerife Bacı’nın donarak ama yılmadan taşıdığı cephane kadar ağır anlamlar yüklenen bir şehir Kastamonu. Her köşesi bir hatıra, her sokağı bir ibret…
Gastronomisiyle dillere destan Kastamonu mutfağının izini sürdük. Ama asıl büyüyü, Kurtuluş Yolu’nda hissettik. Kuvayı Milliye’nin karargâhı sayılan İzbeli Çiftliği’nde yaptığımız kahvaltı, sadece damakta değil, kalpte de iz bıraktı. Her lokma, o günlerin yoksulluğunda bile vazgeçilmeyen bağımsızlık arzusunu hissettirdi bize.
Ardından yönümüzü, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık fikrinin kaleme alındığı, milli vicdanın sesi olan Mehmet Akif’in izlerine çevirdik. Nasrullah Camii’ne vardık… O tarihi taşların gölgesinde bir an durduk. Gözlerimizi kapatıp, Milli Şair’in vaazını hayal ettik. O gün 19 Ekim 1920 Kastamonu’da bir cami kürsüsünden yükselen ses, Anadolu’nun dört bir yanını saran bir “direniş” çağrısına dönüşüyor. İstiklal Marşı’mız, TBMM’de kabul edilmeden önce ilk kez burada, Nasrullah Camii’nde halkla buluşuyor.
Kastamonu aynı zamanda “Hababam Sınıfı”nın yazarı, Anadolu’nun mizahıyla direnişini harmanlayan Rıfat Ilgaz’ın şehridir. Onun okuduğu Abdurrahman Paşa Lisesi, Galatasaray ve İstanbul Liselerinden sonra Türkiye’nin en eski liselerinden biri. “Güdük Necmi” onun ta kendisi, “İnek Şaban”ın ilham kaynağı Öküz Ahmet’tir. “Kel Mahmut” ise unutulmaz öğretmen Nihat Dicle.
Ve bu anlamlı günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlenen 23 Nisan resepsiyonuna katılarak taçlandırdık. Cumhuriyetin kalbinde, bağımsızlığımızın simgesi o kutsal çatı altında olmak, bizlere hem geçmişi hem de geleceği daha güçlü şekilde hissettirdi.
Kastamonu, 23 Nisan’da sadece bayrağın dalgalandığı bir şehir değildi. O gün, çocuklara armağan edilen bir ülkenin, nasıl bir direnişle var olduğunu hatırlatan bir şehirdi. Her çocuk, Nasrullah’ın gölgesinde büyüyen bir bayrağın, Şerife Bacı’nın taşıdığı bağımsızlık yükünün mirasçısıydı.
Bu duygularla bir kez daha anladık: 23 Nisan, sadece çocuklara ait değil; aynı zamanda çocukların gözlerinden geleceği okuyabilen bir milletin aynasıdır.