Toplumumuzda eskiden zengin olmanın iki yolu var denirdi:
1-babadan zengin olmak,
2-ya da define bulmak.
Son çeyrek asırda buna bir yol daha eklendi: devletten zengin olmak.
Gerçekten de daha düne kadar ticaret ile meşgul olmamış, olsa da adı, sanı pek duyulmamış firmaların, şirketlerin sahiplerinin birdenbire ve hızlı bir şekilde büyüyerek ülkenin ve bölgenin büyük zenginleri arasına girdiğini görüyoruz.
Herkesin bildiği ve konuştuğu devlet binaları için kiralamalar, başta hava alanları, ücretli otoyollar ve hastaneler olmak üzere devlet garantili büyük ihalelerle adeta devletin neredeyse ömür boyu borçlandırıldığı sistemle zengin olan şirketlerin ve o şirketlerle yakın çalışanların birdenbire yeni zenginler olarak ortaya çıktıklarını görüyoruz.
Devlet garantili yaptırılan hava alanlarına, hastanelere ve otoyol geçişlerine her yıl ödenen çok büyük meblağlar, devlet için israf, muhatap şirket ve şahıslar için de bir zenginleşme yolu sanki.
Bunların dışında da kiralamalar var. Onlar da bir başka zenginleşme kapısı gibi.
Ocak -Eylül 2023 arasında Devlet hazinesinden uçak kiralamalarına yaklaşık 4 milyar lira ödenmiş. Bu rakam 2024 yılı için ise şimdiden 2 milyar lirayı bulmuş. Bina kiralamaları bunların dışında.
Tasarruf devletten başlamalı. Başlıyor gözükmemeli, başlamalı ki millet inansın ve kendisi gibi tasarruf yapan yöneticilerine itibar etsin.
Halkı yanıltmaya yönelik propaganda amaçlı sahte tasarruf gösterilerine milletimiz inanmıyor artık. Onlara itibar da etmiyor. Emekliler ve dar gelirliler geçim sıkıntısı çekip adeta bir yaşama savaşı verirken devletin imkanlarını kullananların tarifeli uçaklarla gidebilecekleri yerlere özel uçak kiralayarak gitmeleri halkın öfkesini büyütüyor Üstelik bunlar çok daha fazla üzüntü ve tepkiye sebep oluyor.
Hepimiz biliyoruz ki tasarruf denince aklımıza kaynakların israf etmeden dikkatlice kullanılması geliyor. Gelirlerimiz ve kaynaklarımız azaldığında hep başvurulan bir yoldur tasarruf. Kısaca israftan kaçınmak demek. Buna önce devlet büyükleri uyar. Kurumlara çeki düzen verirler. Daha az para harcamanın yolunu ararlar. Bu tavır onlara itibar kaybettirmez, aksine, itibar kazandırır. Unutmayalım ki devleti yönetenlerin sorumlulukları içinde halka örnek olmaları da vardır. Bütün tavır ve uygulamalarında bu şuur ve anlayış içinde davranmaları beklenir.
Günümüzde güçlü ve itibarı yüksek devletler, halkı refah içinde olan, yöneticileri de halk gibi ve halkın içinde yaşayan devletlerdir. Halk, yöneticilerinin en mütevazi şekilde ve zor günlerde örnek davranışlar sergilediklerini görmek ister.
Bizde maalesef öyle olmuyor. Son günlerde, bir bakanın Almanya’da yapılan bir toplantıya, tarifeli uçak yerine, kendi bakanlığı ile iş yapan ve bakanlıktan ihaleler alan bir holdingin özel uçağıyla gitmesi, bu özel uçağa ücret ödenip ödenmediği, ödendiyse ne kadar ödendiği, bakanlık bütçesinden mi ödendiği gibi sorulara hâlâ cevap verilmemiş olması insanlarımızı çok üzüyor ve öfkelendiriyor. Yine aynı bakanın tasarruf genelgesini açıklamak maksadıyla gittiği Malatya’da halka tasarrufa uyduğunu göstermek için makam aracı yerine maiyeti ile birlikte üç minibüsle dolaşması ama Ankara’dan Malatya’ya kadar özel bir uçakla gitmesi halkımızın dikkatinden ve öfkesinden kaçmıyor.
Artık herkes görüyor ve biliyor:
En büyük israf devlette.
Oysa tasarruf önce devletten başlar.