Ekonomideki gidişattan dolayı insanların ilk olarak dışarıda yemek yemeden tasarruf ettiklerini söyleyen Meşhur Rumeli Köftecisi Mustafa’nın işletme sahibi Mustafa Çatal, kendilerinin müşteri potansiyeline de bu durumun yansıdığını ifade etti.
Ankara’nın marka isimlerinden Meşhur Rumeli Köftecisi Mustafa’nın işletme sahibi Mustafa Çatal ile yeme içme sektörüne ilişkin sohbet gerçekleştirdik. Ekonomik gidişata rağmen kaliteden ödün vermeden işlerine devam ettiklerini ifade eden Çatal, yüksek enflasyonun müşteri potansiyelini de etkilediğini belirtti. Çatal, “İnsanların cebindeki para çabuk tükeniyor. Bundan dolayı bir şekilde herkes bir yerlerden tasarruf yapmaya çalışıyor. Tasarruf da öncelikle dışarıda yemek yemeyi kesmekten başlıyor. Bu da bizi direkt etkiliyor, müşteri sayısını azaltıyor” dedi.
“KÖFTEMİZDE GLUTEN KULLANILMIYOR”
2000 yılından bu yana Meşhur Rumeli Köftecisi Mustafa’yı işleten Mustafa Çatal iş hayatından bahsetti.
Çatal şunları söyledi: “1963 Sivas doğumluyum, çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra ticarete atıldım. Ticaretimiz bir bakkal dükkanıydı, daha sonra ortağımla birlikte 2000 yılında köfteci lokantası işletmeye başladık. Onun vefatından sonra tek başıma işletmeye devam ettim.
İşletmemizde Rumeli köftesi yapıyoruz. Rumeli köftesi, Balkanlardan gelen bir köftedir. Ortağımın kayınpederinin Romanya’dan göç etmesi ve o kültürü bilmesinden dolayı tercihimiz Rumeli köftesinden yana oldu.
Köftelerimiz çölyak hastaları için bulunmaz nimet olan glutensiz ürünlerden hazırlanmaktadır. İçindeki ekmek oranı yüzde 1 kadardır ve içerisinde kesinlikle gluten yoktur. Rumeli köftesi emeğin ve bilginin yoğun olduğu bir köftedir. Ankaralıların severek ve sağlık açısından güvenerek gelip yemek yediği bir işletmedir.
Menümüzde Rumeli köftesi, yanında Antalya usulü tahin soslu tarator soslu piyaz, bununla beraber bonfileden şiş, kontrfileden külbastı, tavuk buttan da tavuk şiş yer almaktadır. Tatlı olarak da Trabzon’dan hamsi köy sütlacı, Hatay’dan künefe getirtiyoruz, bunun yanı sıra kendimiz de kabak tatlısı yapıyoruz.”
Rumeli köftesinin içeriğinden bahseden Çatal, “Rumeli köftesi Balkanlarda cevapcici diye adlandırılan köftedir ve etten yapılır. Kullanılan etin en iyisi olması gerekir. Biz sağlıklı genç danaların kaburgasını alarak köfte yapıyoruz. Emeğin ve bilginin yoğun olduğu işlemlerden geçtikten sonra katkı oranlarını en düşük sınırda tutarak köftemizi hazırlıyoruz.” diye konuştu.
“ÇALIŞTIRACAK ARA ELEMAN BULAMIYORUZ”
“Yeme içme sektöründe olduğumuz için ekonomiden yakından ilgiliyiz” diyen Çatal sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de yüzde 5’lik kesiminin haricindekiler ekonomiyle zaten ister istemez yakından ilgililer. Kendi işletmem olduğundan korkunç bir işsizlik olduğunun da farkındayım. Fakat buna rağmen bizim gibi işletmeler çalışacak işçi bulmakta zorlanıyor. Özellikle ara elman eksikliği yaşanıyor. Şu da var ki insanların daha lüks içinde yaşama isteğinden dolayı çalışacak kişiyi de bulmakta zorlanıyoruz. Bunu da şöyle açıklayabilirim, benim işletmem Yeni Sanayi diye bilinen kısımda yer almakla birlikte Kazım Karabekir ile ASKİ Genel Müdürlüğü arasına sıkışmış bir sanayi bölgesinde yer alıyor. Gençler daha yüksek paraya bizimle çalışmak yerine daha düşük ücretlere, sosyalleşebilmek adına Kızılay’daki işletmeleri tercih ediyor. Yani daha yüksek paralara rağmen sanayi gibi yerlerde çalışmak istemiyor. Bu da bize ara elaman bulmakta sıkıntı yaşatıyor.”
“TÜKETİCİLER DIŞARIDA YEMEK YERKEN TERCİHLERİNİ DOĞRU YAPMALILAR”
Yapılan işin kaliteli ile ucuzluk arasında bir tercihten ibaret olduğuna vurgu yapan Çatal, “Benim hayat felsefeme göre kalite vaz geçilmez olduğundan işletmemi de bu yönde çalıştırıyorum. Bu da haliyle fiyatlara yansıyor. Çünkü kalite ve ucuzluk asla yan yana gelebilecek kelimeler değil. Böyle olunca etin en iyisi, en güveniliri, işletmenin en güzelini, işçinin daha iş bilenini bulmak tercihlerimiz oluyor. Bu da ucuza mal olmadığından üretilen ürün de piyasaya göre daha pahalı olabiliyor. Söylediklerimde fiyatlara yansıdığından onlara da yansıyor. Dışarıda yemek yiyen insanlar da buna göre tercihlerini yapmalılar. Yani sağlıklı, güvenli, kaliteli bir yerde mi yemek yemeli yoksa cepteki parayı bitirmeyecek, daha ucuz yerlerde mi yemek yemeli konusunda bir tercih yapmaları gerekiyor. Ben birinci tercihi yapanların firmasıyım. Böyle olunca da işletmeme gelen tüketicilere ürünün en sağlıklısını sunuyorum” dedi.
“TASARRUF DIŞARIDA YEMEK YEMEMEDEN BAŞLIYOR”
“Ekonomik gidişattan dolayı müşteri potansiyelimizde her sene bir önceki seneye göre azalma yaşanıyor” diyen Çatal ekonominin kendilerini nasıl etkilediğine ilişkin şöyle konuştu: “Kötü gidişat pandemide başladı, pandemiden sonra rahatladık diye sevinirken enflasyonun artması bizi olumsuz etkilemedi. İnsanların cebindeki para çabuk tükeniyor. Bundan dolayı kimseye bir şey diyemeyiz ve insanların dışarıda yemek yemesini beklemek hayalcilik olur. Çünkü bir şekilde herkes bir yerlerden tasarruf yapmaya çalışıyor. Tasarruf da öncelikle dışarıda yemek yemeyi kesmekten başlıyor. Bu da bizi direkt etkiliyor, müşteri sayısını azaltıyor. Azalan müşterinin yanında enflasyon baskısından dolayı çalışanların da daha yüksek ücretler istemeleri arasında işletmeler sıkışıp kalıyor.”
“DIŞARIDA YEMEK YEMEK BÜYÜK BİR KESİM İÇİN LÜKS”
Çatal, ekonomi sıkıntıya girmeden önce öğlen vakitlerinde işletmelerinin ağzına kadar dolu olduğuna dikkati çekerek şunları ifade etti: “Çalışan sayımız da o oranda fazlaydı. Fakat şimdi seyrek geçiyor. En önemli sebeplerden biri de beyaz yakalıların artık dışarıda öğlen yemeği yemeyi istememelerinden kaynaklanıyor. Bankacılar ayda bir ya geliyorlar ya da gelmiyorlar, daha önceden birkaç masamızı onlara ayırırdık. Askeri hastaneler sivilleşmeden önce de asker ve doktor müşteri potansiyelimiz çok fazlaydı. Aynı şekilde hastaneler taşınmadan önce de çok fazla hastane çalışanı gelirdi. Kurumların değişmesi kadar ekonomik gidişattan dolayı da dışarıda yemek yemek artık tercih edilmiyor. Dışarıda yemek yemek artık büyük bir kesim için lüks haline geldi. Banka çalışanlarının çoğu dahil artık sefertasları ile işyerlerine yemek taşıyorlar. Artık insanlar cüzdanları ile sağlıkları arasına sıkışmış durumdalar.”
“ÜRÜNLERİMİZDEN ANALİZ ALINDI, BAKANLIK BİZE TEŞEKKÜR ETTİ”
Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın duyurduğu taklit tağşiş listesine dair değerlendirmelerde bulunan Çatal, “Bakanlığın yaptığı uygulama beni mutlu etti. Bakanlık bu tür uygulamaların sıklığını artırması gerekir. Çünkü pandemiden önceki dönemde bakanlıktan gelerek bizde de incelemelerde bulunuldu. Köftenin içinde bize nelerin olduğunu soran bakanlık yetkilisine köftede kullandığımız bütün ürünleri gramajlarına kadar bildirdik. Yaptıkları analizde de bizim anlattığımızın dışında bir şey çıkmadığı ve her şeyi kuralına göre yaptığımızdan dolayı Bakanlık bize teşekkürlerini iletti. Fakat bahsettiğim tarihten bu yana bakanlıktan yetkililer teftiş için gelseler de analiz almaya gelmediler. Ben ne zaman teftişe gelseler her defasında kedilerine ürünlerimizden analiz almalarını da rica ediyorum” ifadelerini kullandı.
Çatal, “Ekonomik sıkıntı var diye insan sağlığıyla oynamak doğru değil” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu her yerde başlar ve dürüst çalışan insanları da zan altında bırakır. Dışarıda yemek yiyen insanların işletmelere kuşkuyla gitmelerine neden olur. Böyle bir ekonomik ortamda iş kaybı yaşanıyorken bir de böyle bir nedenden dolayı iş kaybı yaşamak işletmeleri zora sokacaktır. Bir sürü işletmenin iflasa sürüklenmesine neden olabilir. Bakanlık analiz ve teftiş işlemini daha sık yaparsa en azından işletmeler halk sağlığıyla oynamayı bırakır ve caydırıcılık yaratır.”
Çatal son olarak şunları söyleyerek sözlerini sonlandırdı: “Markamız güvencemizdir. Markamızı bu hale getirmek için 2000 yılından bu yana çalışıyoruz. İnsanlar Rumeli Köftecisi dendiği zaman bizi bilirler ve ne kadar kaliteli iş yaptığımızın da farkındadırlar. İnsanların markamıza olan inançlarını biliyorum ve bundan mutluyum.”