Travmatik görüntüler toplumu huzursuz ediyor!

Medyada yer alan travmatik görüntülerin toplum üzerindeki etkilerine dikkat çeken Doç. Dr. Esennur Sirer, bu içeriklerin sorumlu bir şekilde ele alınması gerektiğini vurguladı. Görüntülü haber yayıncılığının içerisinde deneyimli personeli barındırması gereken bir alan olduğunu ifade eden Sirer, bu alanda çalışan profesyonellerin tekrarlayan travmatik görüntülerin toplumun psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini göz önüne almak durumunda olduğunu söyledi.
Yangın, uçak kazası gibi trajik olayların ardından sürekli tekrarlayan biçimde yayınlanan görüntülerin medyada haber içeriği üreticilerinin empati yapmaksızın panik tuşuna basmaları şeklinde düşünülebileceğini kaydeden Doç. Dr. Esennur Sirer, “Bir trajedinin görüntülerini ‘daha fazla izlenme’ amacıyla kullanılması öğrenilmiş çaresizliktir. Haberlerin amacı, insanları bilgilendirmek, anlatmak ve kişilerin anlamlandırmasına yardımcı olmaktır, duygularını sömürmek değil.” dedi.
ETİK SORUMLULUKLAR DİKKATE ALINARAK GÖREVLER YERİNE GETİRİLMELİ
Doç. Dr. Esennur Sirer, yangın, uçak kazası gibi trajik olayların ardından sürekli tekrarlayan biçimde yayınlanan görüntülerin medyada haber içeriği üreticilerinin empati yapmaksızın panik tuşuna basmaları şeklinde düşünülebileceğini ifade ederek, “Görüntülü haber yayıncılığı içerisinde deneyimli personeli barındırması gereken bir alandır. Çünkü görüntü içerikleri konusunda medya organları, kamu yararını gözetirken etik sorumlulukları da dikkate alarak görevlerini yerine getirirler. Bu alanda çalışan profesyoneller tekrarlayan travmatik görüntülerin toplumun psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini göz önüne almak durumundadır. Yayınlanan görüntülerde halkın haber alma özgürlüğü engellemeyecek şekilde bir denge gözetilmelidir. Bu amaçla olay mahalini gösterecek genel görüntüler önem kazanır. Ancak detay görüntüler verilirken dikkatli olunmalıdır. Yakın plan yaralanan kişilerin görüntüleri, özellikle çocukların görüntüleri mümkünse kullanılmamalı, eğer gösteriliyorsa da blurlama denilen gizleme yöntemine başvurulması gereklidir. Mümkünse yazı, grafik ve simülasyon gibi alternatif bilgilendirme yöntemleri kullanılmalıdır. Bu denge, medyanın hem bilgilendirme görevini yerine getirmesi hem de toplumsal duyarlılığa özen göstermesi açısından kritik öneme sahiptir.” dedi.
RUH SAĞLIĞINI ETKİLEYECEK BİÇİMDE İÇERİĞE SAHİP GÖRÜNTÜLER YERİNE GRAFİK BİLGİLERİ KULLANILABİLİR
Haber yayınlarında gerçekleri yansıtma amacı ile izleyiciyi rahatsız edici görüntülerden koruma arasında dengenin gözetilmesinin medya organlarının etik ve profesyonel sorumluluğu olduğunu dile getiren Dr. Sirer, “Bu denge, haberin kamu yararını gözeterek bilgilendirme görevini yerine getirirken, izleyicilerin duygusal ve psikolojik sağlığını korumayı hedefleyen bir yaklaşımla gerçekleştirilmelidir. Rahatsız edici içeriklerin gerekli olmayan haller dışında kullanılmaması, eğer kullanılıyorsa da mümkünse izin alınarak ve gereksiz detaylardan arındırılarak gösterilmesi önemlidir. Ayrıca, rahatsız edici ve ruh sağlığını etkileyecek biçimde içeriğe sahip görüntüler yerine grafik, animasyon ve simülasyon görselleri tercih edilmelidir. Bu tür görüntüler yayıncı kuruluşların haber arşivlerinde mevcuttur ve dijital olarak anında yayına aktarılabilirler.” diye konuştu.
TRAVMATİK İÇERİKLERİN TEKRARI TOPLUMSAL HUZURSUZLUĞU ARTIRABİLİYOR
Travmatik içeriklerin tekrarının, bireylerde olayın etkisinin daha büyük olduğu algısını güçlendirebileceğini ve toplumsal huzursuzluğu artırabileceğini kaydeden Doç. Dr. Esennur Sirer, “Tam tersi biçimde sürekli maruz kalma, bireylerde duygusal yorgunluğa ve olaylara karşı duyarsızlaşmaya da yol açabilir. Bu nedenle medya organlarının, toplumsal kaygıları beslemek yerine bilgilendirme görevini dengeli bir şekilde yerine getirmesi, bu tür içeriklerin yayınında ölçülü ve sorumlu davranması beklenir. Aksi durumda toplumsal korku, panik ve güvenlik kaygıları tetiklenebilir.” şeklinde konuştu.
SON ZAMANLARDA YAŞANAN UÇAK KAZALARI GÖRÜNTÜLERİ
Son zamanlarda yangın ve peş peşe gelen uçak kazalarının ardından medyada sürekli yer alan düşen uçak görüntülerinin akıllara Hollywood filmlerindeki mizanseni getirdiğini de ifade eden Doç. Dr. Esennur Sirer, “Bir trajedinin görüntülerini ‘daha fazla izlenme’ amacıyla kullanılması öğrenilmiş çaresizliktir. Bu yaklaşım, olayın acısını yaşayan mağdurlara saygısızlık olmanın yanı sıra, trajediyi ticari bir malzeme haline getirmek için kendini tekrarlayan bir durumdur. Haberlerin amacı, insanları bilgilendirmek, anlatmak ve kişilerin anlamlandırmasına yardımcı olmaktır, duygularını sömürmek değil. Medya kuruluşları, bu tür olayları reyting uğruna dramatize etmek yerine, duyarlılıkla ve daha profesyonelce bir yaklaşımla ele almalı, toplumu bilgilendirirken insani değerleri geri planda bırakılmamalıdır. Bireyler acılarının sömürüldüğünü hissederse medyaya olan güvenlerini kaybeder. Bu durum toplumsal bağlamda dördüncü kuvvet olarak nitelendirilen ve çoğulcu-demokratik süreçlerin işlemesinde işlev gören medyanın gözden düşmesine neden olur.” şeklinde sözlerini tamamladı.