‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda kabul edildi. Yasa tasarısının hazırlanma sürecinde ilgili hiçbir meslek kuruluşundan görüş alınmadığını belirten Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, “Kentsel Dönüşüm Kanunda gerekli değişiklik ve revizyonların yapılması gerekirken, işe sondan başlamanın, hatta hiçbir kurum, sivil toplum kuruluşu, uygulama içinde bulunan meslek örgütleri ve yerel yönetimlerin görüşleri alınmadan kanun tasarı taslağının alelacele TBMM’ne sunulmasının nedeni anlayamadık” ifadelerini kullandı.
Yasa tasarısının kentsel dönüşümden ziyade rantsal dönüşüm yasası olacağını söyleyen Alan, “Yapılan düzenleme ile Kentsel Dönüşüm Başkanlığını yöneten bazı memur ve bürokratlar bir kentin seçilmiş yerel idari yöneticilerinin görüşünü almaksızın kentsel dönüşüm alanları ilan edip, vatandaşın mülkiyet hakkını zor kullanma yoluyla almaya yetkili hale getirilmekte. Böylece afet riski bahane edilerek vatandaşların ellerinden alınan mülkler üzerinden yandaş firmalarla kurulabilecek ortak şirketler yolu ile bazı kişi ve kurumlara rant aktarılması yasal hale getirilmektedir. Bu işin aceleye getirilmesinin nedeninin yerel idarelerin kentsel dönüşüm ve yenilemeye ilişkin görevlerinin ellerinden alınarak Kentsel Dönüşüm Başkanlığına devredilmesi, o kentin imar ve arsa rantının da yine Kentsel Dönüşüm Başkanlığının ortak olacağı yandaş bazı şirketlere aktarılması olabileceği düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Yeni kentsel dönüşüm yasasının tüm paydaşların görev ve sorumluluklarına saygı duyan bir yasa olması gerektiğinin altını çizen Alan, “6306 sayılı yasanın çıktığı 2012 yılından günümüze kadar geçen yaklaşık 11 yıllık uygulama süreçlerinde, toplumun karşı karşıya kaldığı afet risklerinin azaltılması konusunda yeterli olmadı. Yapılan uygulamaların büyük bir bölümünün kentsel imar ve arsa rantının birilerine aktarılmasına hizmet ettiği görülüyor. Bu durum ortada iken toplumun bu konudaki hassasiyeti dikkate alınmaksızın subjektif kriterlere göre belirlenen ‘afet riskli yapı’ kavramının arkasına sığınılarak hazırlanan bu taslak ile vatandaşın mülkünün elinden alınacağı ve bazı yandaş firmalarla kurulacak ortaklıklara aktarılacağı anlaşılmakta. Hazırlanan bu yasa tasarısı teklifi ülkenin afet risklerinin azaltılmasına hizmet etmeyecek, toplumun can güvenliğini sağlayamayacaktır. Bu nedenle söz konusu kanun tasarı ve teklifinin geri çekilmesi ile tüm paydaşların içinde yer aldığı, insanı odağına alan, anayasal bir hak olan barınma ve mülkiyet edinme hakkını vatandaşların elinden alamayacak, yerel idarelerin yetki ve sorumluluklarını koruyan, imar, planlama ve afet risk azaltma kanunu ile entegre yeni bir kentsel dönüşüm ve iyileştirme kanuna ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz” dedi.