Cumhurbaşkanı Erdoğan Birleşmiş Milletler (BM) zirvesine katılmasının ve Dağlık Karabağ bölgesinde yaşanan gelişmelerin ardından Türkiye’nin batı ile ilişkileri bir kez daha gündeme geldi. Türkiye’nin batı ile ilişkilerinde Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ meselesinin belirleyici bir faktör olamayacağını ifade eden emekli Büyükelçi Onur Öymen, “Türkiye bu meselede Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin yanında durarak ilkesel bir çerçeve çizmiş oldu. Türkiye bölgede kendi çıkarlarına yönelik olarak bir talepte bulunmadı. Dolayasıyla batı ile ilişkilerde bir sorun teşkil edeceğini düşünmüyorum. Öte yandan TBMM açıldıktan sonra İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin oylamanın yapılması da daha geniş değerlendirilmeli. Türkiye terörle mücadele konusunda daha köklü çözümleri gündemine almalı” dedi.
İsveç’in NATO üyeliği konusunda iki tarafında yapması gerekenlerin olduğunu belirten Öymen, şunları söyledi: “Öncelikle Türkiye’nin buradaki sorununa bakmak gerekiyor. Türkiye terörle mücadele konusunda NATO kapsamında birtakım önlemlerin alınmasını talep ederken, İsveç’ten de bu yönde istekte bulunuyor. Diyelim ki İsveç bu talepleri yerine getirdi. Diğer ülkeler ne yapacak? Konuya bu açıdan geniş bakmak gerekir. Türkiye terörle mücadele konusunda daha geniş vizyonlu adımlar atmalı. NATO’nun üyesi diğer ülkelerin terörle mücadeleye destek vermeleri durumunda İsveç’in taahhütleri yerine getirmesi tek başına çözümü kolaylaştırmıyor. Türkiye NATO kapsamında terörle mücadele konusunda adımlar atmalı. Bu noktada ağırlığını koyabilmeli. Meseleye böyle bakmak gerekiyor.”
Türkiye’nin NATO antlaşmasının 5’inci maddesi kapsamında bir takım adımların geniş bir şekilde atılmasını isteyebileceğini ifade eden Öymen, “1999 yılında terörle mücadele konusunda NATO’nun 5inci maddesine bir ek yapılmasını istedik. Yani bu maddeye göre NATO ülkelerinden herhangi bir nükleer, konvensiyonel silahlarla saldırı gerçekleştirildiğinde bütün müttefik ülkelere saldırı gerçekleştirilmiş oluyor. Bu maddeye terörle mücadelede eklensin dedik. Daha sonra ABD 2001 yılında 11 Eylül saldırıları gerçekleştiğinde böyle bir durumu gündeme getirdi. Maddede değişiklik yapılamıyorsa bile NATO’nun terörle mücadele stratejik belgesinde değişiklik yapılabilirdi ama bu daha sonra gündeme geldi yani 2001 saldırıları ile. Son dönemde Madrid ve Lizbon kentlerinde yapılan toplantıların ardından da terörle mücadele noktasında bekleneni vermedi Türkiye açısından. Bu nedenle Türkiye daha kalıcı çözümlere yönelmeli” diye konuştu.
Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ bölgesinde yaşananların ardından Türkiye’nin batı ile ilişkilerinde etkileyici bir faktörün oluşmadığını anlatan Öymen, “Ermenistan ile Azerbaycan arasında son dönemde Dağlık Karabağ bölgesinde yaşananlar ile ilgili olarak batı ile ilişkilerde sorun yaratacak bir durum yok. Türkiye, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliği noktasında tavrını aldı. İlkesel tavrını sürdürdü. Dolayasıyla bunda olumsuz bir sonuç verecek durum yok. Batı ile ilişkilerde sorun yaracak bir şey olmadığı gibi, Türkiye bölgeden bir talepte de bulunmuş değil. Ancak bu durumu hazmedemeyenlerin olduğu da yaşananlarla birlikte ortaya çıkıyor. Ermenistan’da yaşananlar Ermenistan Başbakanı Paşinyan’a yönelik protesto girişimleri olduğunu görüyoruz. Bunun sonucunda da Ermenistan’ın birtakım girişimlerinin huzursuzluk yarattığı ortada. Paşinyan’ın son dönemde ABD ve batı ile olan ilişkileri gerek Ermenistan içinde belirli bir kesimin, gerekse Rusya’nın tepkisini çekiyor. Yaşananları bu perspektifte gördüğümüz takdirde bölgede Türkiye açısından batı ile ilişkileri etkileyecek bir faktörün olmadığını görürüz. Bu nedenle Türkiye açısından bu noktada sorun görünmüyor” ifadelerini kullandı.