Türkiye’nin ilk İklim Kanunu, 20 madde, 2 geçici madde ve 3 farklı kanunda değişiklik içeren kanun teklifi ile iklim değişikliğiyle mücadele yasal zemine kavuşturulacak.
İklim Kanunu ile; iklim değişikliği kaynaklı afetlerin yıkıcı etkilerine karşı dirençli şehirlerin oluşturulması, yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvikiyle doğa dostu üretim, biyoçeşitlilik ve yeşil alanların korunması sağlanacak. Su ve gıda güvenliğinin artırılması için alınması gereken tedbirler yasal düzenleme altına alınacak. Ekonominin, şehirlerin, tarım ve gıda başta olmak üzere kritik sektörlerin iklim krizinden en az etkilenmesi için yapılacak düzenlemeleri içeren kanun teklifi ile yerel ve ulusal eylem planlarının hazırlanması sağlanacak. Afetlerin neden olduğu kayıp ve zararların azaltılması amacıyla risk değerlendirme, izleme, bilgilendirme ve erken uyarı sistemler bütünleşik afet yönetimi esas alınarak geliştirilecek. Sektörlerin uluslararası rekabet gücünün artırılması için doğa dostu üretim süreci yasal güvenceye alınacak.
Net sıfır emisyon ve yeşil büyüme hedefiyle Türkiye’nin iklim mücadelesi, yasal çerçeveye kavuşuyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 11 Nisan 2025’te AK Parti tarafından hazırlanan ve ülkenin ilk İklim Kanunu Teklifi olarak bilinen düzenlemenin ilk 4 maddesi Genel Kurul’da onaylandı.
Sıfır karbon hedefi
Global Karbon Atlası ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre dünyadaki 200 ülkeden en çok karbon salan 3 büyük ülke, dünyadaki bütün karbon salımının % 52,6’sına yol açıyor. ABD ve Çin başta olmak üzere bu gelişmiş ülkeler % 52,6 ‘ya sebep olurken, Türkiye dünya karbon salımının % 1’ini yapıyor. Gelişmiş ülkelerin kişi başı karbon salınımı 15 ton iken az gelişmiş ülkeler de bu oran kişi başına 5 ton. Ülkemizde ise kişi başı karbon salınımı 5 tonun da altında. Dünya karbon dioksit salımının % 1’inden sorumlu ülkelere niye karbon vergisi getiriliyor. İklim krizinin ve küresel ısınmanın sorumlusu dünyanın gelişmiş ülkeleri iken öncelikle bu ülkeler neden Paris İklim Anlaşmasına uymuyorlar.
İklim Kanunu ile getirilecek “karbon vergisi” işletmelerimize ve vatandaşa yeni bir yük getirecek. Zaten vergi artışları ve enflasyon altında ezilen işletmelerimiz yeni bir vergi yükü altına girecek. Enflasyon altında ezilen millet, gelecek olan “karbon vergisi” ile smdaha büyük sorunlar yaşayacak. Hem üretim maliyetleri ve fiyatların artması nedeniyle üretim azalacak hem de fiyat artışları ve karbon vergisi ile vatandaşın yaşam koşulları daha da zorlaşacak.
Karbon ayak izi kotası geliyor
Bilindiği gibi Türkiye’de Dijital Türk Lirası Projesi çalışmaları başladı. Bu proje hayata geçirildiğınde vergi kaçağını önleyecek. Proje ile insanların enerji başta olmak üzere tüm tüketimleri şeffaf olacak. Vatandaşın “Karbon ayak takip izi” takip edilecek. “Bu ay karbon kotanızı aştınız” diye uyarılan vatandaş arabasını daha fazla kullanamayacak. “Karbon ayak izini” artırmamak için seyahatini yani ulaşım araçları otobüs, araba, uçak yolculuğunu kısıtlamak zorunda kalacak.
“Karbon ayak izi takibi” her ailenin 1 veya 2’den fazla çocuk yapmaması yani Davos’ta planlanan dünya nüfusunu azaltma projesini hayata geçirmeye imkan verecek. Sen daha fazla karbon salacaksın fazla çocuk yapma, fazla dolaşma, fazla enerji tüketme “fazla yaşama” gibi seçenekler, küresel güçlerin küresel projeleri olarak hayatımıza egemen olacak. Tüm bunlar “çevreyi koruma”, “dünyaya karbon salınımını azaltma” vb. süslü sözlerle ülkelere sunulmaktadır. Küresel güçlerin çok büyük hedeflerinden biri de yapay et ve yapay gıda üretimi. Sera gazı tüketen büyük baş hayvanların itlaf edilmesi ve yapay et üretiminin gündeme gelmesi söz konusu olacak. Dünyada tarım ve hayvancılık bitsin yapay gıda devri başlasın istiyorlar dünyanın küresel ağa babaları. Insanlık için üretim dönemi sona ersin, yapay gıda ile beslensinler ve daha fazla karbon salmasınlar diye “sıfır karbon” projelerini uygulamaya başladılar
“Karbon ayak izi kotası” hayırlı olsun demekten başka çaremiz yok.
