Yarım asırlık objektiften Ankara’nın hatıraları

Tuzluçayır’da baba-oğul iki usta fotoğrafçı, mesleklerini zamana direnerek sürdürüyor. Dijital çağın hızı içinde, Servet ve Levent Erkal baba oğul, Ankara Tuzluçayır’daki stüdyolarında yarım asırlık bir hikâyeyi yaşatıyor. Onların objektifinden sadece kareler değil, şehrin belleği de saklanıyor.Dijitalleşmenin yaygınlaştığı, herkesin elinde bir kamera taşıdığı günümüzde, gerçek ustalığın ne olduğunu hatırlatan isimlerden biri Servet Erkal. Oğlu Levent Erkal ile birlikte Ankara Tuzluçayır’daki stüdyolarında yârim asrı aşkın süredir fotoğrafçılık yapıyorlar. Baba oğlun ortak hikayesi, sadece meslek değil, bir şehir belleği anlatıyor.YILLARA DİRENEN BİR STÜDYO1970’li yıllarda fotoğrafçılığa başlayan Servet Erkal, o günden bu yana ayni semtte hizmet veriyor. Ankara Fotoğrafçılar Odası’nın ilk üyelerinden olan Erkal, mesleğe duyduğu saygıyı su sözlerle özetliyor:“Yaptığımız işi severek yaptık. Her devrin gerçeği farklıdır ama fotoğraf anıların sadik tanığıdır. Biz de o tanıklığı kayıt altına alıyoruz.”Stüdyo fotoğrafçılığına yönelmelerinin en önemli sebebinin sabit bir mekana sahip olmak olduğunu belirten Erkal, arşiv tutmanın kendileri için çok önemli olduğunu söylüyor. Ona göre, yıllar sonra gelip çocukluk fotoğrafını büyütmek isteyen bir müşteri, sadece bir kare değil, bir geçmişe yolculuk talep ediyor.
POZ DEĞİL, DUYGU YAKALIYORUZServet Erkal için iyi bir fotoğraf sadece teknikle değil, modelin kendisini rahat hissetmesiyle mümkün:“Zoraki pozlar değil, içten gülümsemeler önemlidir. Işık, hız ve diyaframın doğru birleştiği noktada sanat ortaya çıkar.”Müşterileriyle kurdukları samimi ilişki sayesinde insanların en doğal halini yakaladıklarını belirten Erkal, “Müşteri memnuniyeti isimizin devamlılığıdır” diyerek esnaf kültürünün altını çiziyor.ESKİ GÜNLERİN KIYMETİ BAŞKAYDIDijitalleşmeyle birlikte her şeyin değiştiğini belirten Erkal, analog dönemin fotoğrafçılığı daha değerli kıldığı görüşünde:“Eskiden insanlar fotoğraf çektirmeye kravatla gelirdi. Hele aile fotoğrafları… Her kare tarihe düşülen bir not gibiydi. Artık her şey hızlı ama her şeyin anlamı aynı değil.”MESLEK BABADAN OĞULA: Servet Erkal’ın oğlu Levent Erkal, çocukluğundan beri stüdyoda yetişmiş bir ikinci kuşak fotoğrafçı. Babasının izinden giden Levent Erkal, mesleğe duyduğu saygıyı su sözlerle dile getiriyor:
“İlkokuldan beri bu isin içindeyim. Bu meslek zamanla üzerinize yapışıyor. Mutfakta yetisince gerisi kendiliğinden geliyor.”Portre ve stüdyo çekimlerinde en çok müşteri memnuniyetine önem verdiğini belirten genç Erkal, “Göz teması, ifadenin anahtardır,” diyerek çekimlerdeki dikkatini anlatıyor.DİJİTALLEŞME VE EKONOMİK GERÇEKLERLevent Erkal, dijitalleşmenin sektöre hız kattığını ancak mesleğin değerini azalttığını düşünüyor:“Zaman artık herkes için çok kıymetli. Ama bu meslek, artık çok tercih edilmiyor. Ekonomik kaygılar da sektörü geri plana itiyor.”
FOTOĞRAFI KONUŞTURURSANIZ SANAT OLURBaba Servet Erkal, mesleğe yeni adim atacaklara ise şu uyarıda bulunuyor:“Fotoğrafçılık sadece fotoğraf çekmek değildir. Onu konuşturursanız sanat olur, tarih olur. Meslek odalarına, birliklere sahip çıkmak gerekir. Yoksa bu meslek bir gün kaybolur gider.”SON SÖZ: ZAMANA DİRENEN OBJEKTİFTuzluçayır’da, bir stüdyoda yarım asırdır yalnızca vesikalık çekilmiyor; bir şehrin hafızası tutuluyor. Servet ve Levent Erkal, baba-oğul olarak yalnızca anıları değil, meslek onurunu da nesilden nesle aktarıyor.