Yaşlanıyoruz!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2023 Sonuçları”na göre, 2022 yılı itibarıyla 85 milyon 279 bin 553 olan ülke nüfusu geçen yıl 92 bin 824 kişi artarak 85 milyon 372 bin 377 kişiye ulaşmış. Yani koca bir yıl içinde nüfusumuzda hemen hemen 93 bin kişilik bir artış görülmüş. Yıllık nüfus artış hızımız, 2022’de binde 7,1 iken 2023’te binde 1,1’e gerilemiş. Bu oran gerçekten çok ürkütücü ve ülkemizin geleceği için korku verici. Çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı yüzde 26,4’ten yüzde 21,4’e gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise yüzde 7,1’den yüzde 10,2’ye yükselmiş.
Bu sayıya, yabancı uyruklu nüfus kapsamında; referans tarihinde geçerli ikamet veya çalışma iznine sahip kişiler, uluslararası koruma kimlik belgesi gibi ikamet izni yerine geçen kimlik belgesi olan ve referans tarihinde geçerli adres beyanı olan kişiler ile izinle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkmış referans tarihinde geçerli adres beyanı olan mavi kart sahibi kişilerde dahil edilmiş. Kurs, turizm, bilimsel araştırma ve benzeri nedenlerle 90 günden kısa süreli vize veya ikamet iznine sahip yabancılar ile geçici koruma statüsüyle ülkede bulunan Suriyeliler nüfusa dahil edilmemiş ve ortaya böyle bir tablo çıkmış.
Gerçekten büyük bir şok içindeyiz. Bu durum bize yakın bir gelecekte o çok övündüğümüz “genç nüfusumuzun” yerini “orta ve yaşlı nüfusun alacağını gösteriyor. Bizim gibi zor bir coğrafyada bulunan ülkeler için bu durum gerçek bir beka sorununa işaret ediyor.
Nüfus verileri incelendiğinde çok değişik sonuçlara da rastlıyoruz. Mesela; belde ve köylerde yaşayanların oranı ise yüzde 6,6’dan yüzde 7’ye yükselmiş. Türkiye’de ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 253 bin 293 kişi azalarak 1 milyon 570 bin 543 kişiye gerilemiş. Bunlar da yaşanan ekonomik sıkıntıların önemli bir payı olduğunu düşünüyoruz.
Ülkemizin en kalabalık ve en çok insanını barındıran İstanbul’un nüfusu, bir önceki yıla kıyasla 252 bin 27 kişi düşerek 15 milyon 655 bin 924 kişiye gerilemiş. Türkiye nüfusunun yüzde 18,34’ünün ikamet ettiği İstanbul’u, 5 milyon 803 bin 482 kişiyle Ankara, 4 milyon 479 bin 525 kişiyle İzmir, 3 milyon 214 bin 571 kişiyle Bursa ve 2 milyon 696 bin 249 kişiyle Antalya izliyor.
Buna karşın, Bayburt, 86 bin 47 kişiyle en az nüfusa sahip ilimiz olurken,  bu ilimizi, 89 bin 317 kişiyle Tunceli, 92 bin 819 kişiyle Ardahan, 148 bin 539 kişiyle Gümüşhane ve 155 bin 179 kişiyle Kilis takip ediyor.
Şimdi ülkemiz nüfusunun genel bir değerlendirmesini yapalım.
Türkiye’nin 2007 ve 2023 yılı nüfus piramitleri karşılaştırıldığında, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmaya bağlı olarak, yaşlı nüfusun arttığı ve ortanca yaşın yükseldiği görülüyor.
Türkiye’de 2022’de 33,5 olan ortanca yaşın, 2023’te 34’e çıktığı tespit edilmiş. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 32,8’den 33,2’ye, kadınlarda ise 34,2’den 34,7’ye çıktığı hesaplanmış.
Ortanca yaşın illere göre dağılımına bakıldığında, Sinop’un 42,8 ile en yüksek ortanca yaş değerine sahip il olduğu belirlenmiş. Bu ilimizi, 42,4 ile Giresun ve Kastamonu izliyor. Öte yandan 21,2 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip il olurken, Şanlıurfa’yı, 22,7 ile Şırnak ve 24 ile Ağrı takip etmiş.
“Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2023 Sonuçları”na  göre evlilik istatistikleri de ilginç sonuçlar veriyor. Türkiye’de 2009 ve 2023 yılı cinsiyete göre medeni durumun dağılımı incelendiğinde, erkeklerde hiç evlenmeyenlerin oranının kadınlara göre daha yüksek olduğu görülüyor.  Kadınlarda ise eşi ölenlerin ve boşananların oranının erkeklerden daha fazla olurken, evlilerin oranı ise her iki cinsiyette de birbirine yakın oranlarda olduğu tespit edilmiş.
Çalışma hayatı ile ilgili sonuçlarda bir hayli enteresan. Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2007 yılında yüzde 66,5 iken 2023’te yüzde 68,3 olmuş.  Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk ve yaşlı birey sayısını gösteren toplam yaş bağımlılık oranı, 2022 yılında yüzde 46,8 iken 2023 yılında yüzde 46,3’e gerilemiş.
Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı, yüzde 32,3’ten yüzde 31,4’e gerilerken çalışma çağındaki birey başına düşen yaşlı birey sayısını ölçen yaşlı bağımlılık oranı yüzde 14,5’ten yüzde 15’e çıktı. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de 2023 yılında çalışma çağındaki her 100 kişi, 31,4 çocuğa ve 15 yaşlıya bakıyor.
Bu sonuçların çok iyi değerlendirilmesi ve gerekli tedbirlerin süratle alınması gerekiyor. Yani, “en az üç çocuk” isteği an itibariyle bir çocuğun bile altına düşmüş durumda. Evliliklere azalıyor, gençler daha çok tek yaşamayı tercih ediyorlar, çoğu gencimiz geleceklerini yabancı ülkelerde arıyorlar, bu durumun kırılması için gençlere umut verecek projelerin üretilmesi gerekiyor.