Ülkemiz, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yaptığı bir araştırmada daha birinci oldu. İyi bir yönde mi diye soracak olursanız, ne yazık ki, üzülerek ifade edelim yine kötü bir istatistikle ilk sırada yer aldık. Ülkemiz vatandaşları, içine düştükleri derin yoksulluk ve ekonomik sıkıntıları aşmak için daha çok çalışmak zorunda kalmalarına karşın yine de istedikleri yaşam standartlarına bir türlü ulaşamıyorlar. Bunu OECD rakamları da doğruluyor. OECD araştırmasına göre, dünya genelinde “60 saatten fazla çalışan işçi oranları” ülkemizin içinden geçtiği acı tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi. OECD verilerine göre, haftada 60 saatten fazla çalışan işçi oranları baz alındığında Türkiye ilk sırada yer aldı. Yasal olarak haftalık çalışma süresinin 45 saat olarak belirlendiği ülkemizde, haftada 60 saatten fazla çalışan işçi oranı, yüzde 15,1 ile dikkat çekti.Türkiye’yi, yüzde 14.2 ile Kolombiya, yüzde 13.4 ile Meksika, yüzde 10.9 ile Kosta Rika ve yüzde 9.6 ile Yunanistan izliyor. Kore yüzde 7.8, Şili yüzde 6.5, Japonya yüzde 5.6, Fransa yüzde 4.5, İngiltere yüzde 4.1, Amerika Birleşik Devletleri yüzde 3, kanada yüzde 3, İspanya yüzde 2.5, Finlandiya yüzde 2.4, Almanya yüzde 2.2, Danimarka yüzde 1.6, Norveç ise yüzde 0.9 ile diğer sıraları paylaşıyorlar. Çalışan işçinin emeğini alma konusunda birçok tartışmanın sürdüğü ülkemizde asgari ücretin 393 dolar düzeyinde kaldığı ülkemizde, çalışanların saatte kazandığı ücret ancak ve ancak iki dolar seviyesine ulaşıyor. Ülkemizde yıllar boyunca çalışanların aleyhine bozulan bir tablo yaşanıyor. Çalışanların milli gelirden aldıkları pay her geçen yıl biraz daha azalıyor. Kaldı ki, yıllardır, çalışanların ücretlerinden yapılan gelir vergisi kesintileri de artık dayanılacak boyutları aşmış durumda. Bu ülkenin çalışanları ve çalıştıranları ilk kez gelir vergisi oranları konusunda ortak karara vardılar ve durumu en yetkili makama kadar bir mektupla ilettiler. Ancak aradan geçen bunca zamana karşın durumda olumlu yönde tek bir adım atılmazken, dengeler daha da bozuldu. 2024’te ücretlere uygulanacak gelir vergisinde alt sınır yeniden değerleme oranıyla 110 bin liraya yükseldi. Ancak, normal koşullar altında bu alt sınırın en azından 280 bin lira olacağı belirtiliyor. Ama geldiğimiz noktada, gelecek yıl içinde uygulanacak oran ancak ve ancak 110 bin lira ile sınırlı kaldı.OECD’nin rakamları ortada. Normal koşullar altında yasa gereği 45 saat olan haftalık çalışma süresi çoğu kez karşılığı verilmeden 60 saate kadar uzatılabiliyor. Çünkü, işsizliğin kol gezdiği ülkemizde, çalışanların haksızlıklar karşısında seslerini yükseltme gibi lüksleri yok. Onlardan, çağdaş kölelik düzeni içinde karşılıksız, saatlerce fazla çalışma istenebiliyor. Dünkü yazımızda sizlerle ülkemizde devletten aldığı sosyal yardımlarla geçinen vatandaşlarımızın sayısını paylaştık. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın açıkladığı rakamlara göre ülkemizde 4.4 milyon aile, yani nüfusun beşte biri sosyal yardımlarla geçim ediyor. Bu 4.4 milyon aileden, 3.5 milyonu ise düzenli yardım kapsamındaki ailelerden oluşuyor. Vatandaşlarımızın, çalışanlarımızın hemen hemen tamamına yakını, ya kredi kartı, ya da kredi borçlusu. Vatandaşlarımızın her birinde ortalama 4-5 kredi kartı var. Birinden aldıklarıyla, diğer borçlarını kapatıyorlar. Ancak, “borç topu” her geçen gün biraz daha büyüyor. Hal böyle olunca da çalışan ama isteğiyle, ama zorlamayla daha çok çalışmak zorunda kalıyor. Çünkü, çalıştığının, emeğinin karşılığını aldığı, evine birkaç kuruş daha fazla götürebildiği sürece dayanabildiğince çalışmaya devam ediyor. Biz şuna inanıyoruz “bir insanı sırf ihtiyacı olduğu için, bu zaafından yararlanarak sonuna kadar sömürmek” dünyanın en büyük günahıdır. İşte böylesine ağır bir günahın, vebalin altına girmek bizi böylesine birinciliklere yükseltiyor. Sonuç olarak, o kadar sıkıntılı ve güç günlerden geçiyoruz ki, OECD ve diğer uluslararası kuruluşların ülkemize verdikleri böylesine içimizi acıtan birinciliklere bakıp bakıp üzülüyoruz!
Recent Comments
Görüntülenecek bir yorum yok.