16 Ekin Dünya Gıda Günü dolayısıyla Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş açıklamalarda bulundu. Demirtaş, “Dünya Gıda Günü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 16 Ekim 1945 tarihinde kuruluşu dolayısıyla sağlıklı beslenme ile ilgili gerçekler konusunda farkındalık yaratmak amacıyla her yıl dünyanın tüm ülkelerinde kutlanmaktadır. Ancak bu konuyla ilgili çeşitli etkinlikler yapılmasına, konferanslar verilmesine karşın yeterli gıda temini ve sağlıklı beslenme konusu halen dünyanın en önemli sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Geçtiğimiz yılın temmuz ayında FAO ve Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından hazırlanan Küresel Açlık raporu açıklandı. Raporda, dünya nüfusunun neredeyse yüzde 10’unun açlık sorunu yaşadığı, açlık çekenlerin sayısının son bir yılda 46 milyon artarak 828 milyona yükseldiği vurgulandı. ‘Dünya, 2030 yılına kadar açlığı, gıda güvensizliğini ve yetersiz beslenmeyi sona erdirme hedefinden giderek uzaklaşıyor’ saptamasıyla sona eren raporda yer alan acı gerçeklerden biri de dünyada 5 yaş altı yaklaşık 45 milyon çocuğun aşırı derecede yetersiz beslenmesi, yani açlık çekmesi, 149 milyon çocuğun ise yetersiz beslenme yüzünden büyüme geriliği sorunu ile karşı karşıya kalmış olmasıydı” dedi.
GÜNÜMÜZÜN SORUNU: BOLLUK İÇİNDE YOKLUKGünümüzün en büyük sorunu israf olduğunu belirten Demirtaş şunları kaydetti:
“Geçmiş yüzyıllarda yaşanan açlık olayları, genellikle savaşlar, iklim koşulları, zararlıların etkileri, geri teknolojinin getirdiği zorluklar ve gıda üretiminde yaşanan düşüşler nedeniyle yeterli gıda maddesi üretilememesinden kaynaklanırdı. Günümüzde dünyada açlık sorununun giderek büyümesi ve her yıl yaklaşık 9 milyon insanın açlıktan ölmesinin nedeni geçmişteki gibi dünya nüfusunu beslemeye yetecek kadar gıdanın üretilememesi değildir. Aksine halen gıda teknolojisinde, genetik biliminde, ilaç ve zararlılara karşı mücadelede kazanılan başarılar tüm dünya nüfusunu beslemeye yetecek miktarda gıda maddesinin fazlasıyla üretilmesini sağlamıştır. FAO, dünyada herkesi beslemeye yetecek miktardan 1,5 kat daha fazla gıdanın üretildiğini ve bunun da 2050 yılında bile öngörülen nüfusu beslemeye yeteceğini açıklamıştır.
Elbette Covid sorunu nedeniyle yaşanan izolasyonun yol açtığı üretim gerilemeleri, Ukrayna ve Rusya gibi dünya hububat üretiminin önemli bir bölümünü karşılayan ülkelerin savaş ve ambargolar nedeniyle yeterince üretim yapamamaları, üretilen ürünlerin ise pazarlanmasında güçlükler yaşanması gibi faktörler üretimi baltalamakta ve gıda sorununu ağırlaştırmaktadır. Örneğin Covid salgınının yalnızca bir yıl içinde açlık çekenlerin sayısını 150 milyon artırdığı ve yarattığı etkilerle dünya açlık oranını yüzde 8,4’ten yüzde 10,4’e yükselttiği saptanmıştır. Ancak salgının bu kadar tahribat yapmasının nedeni yetersiz üretim sorunu değil üretilen ürünlerin pazarlara ulaşımında ve paylaşımında yaşanan sorunlar, savaşlar ve toplumsal eşitsizliklerdir. Ukrayna’nın tahıl koridoru’nu kullanarak ihraç ettiği hububatın anlaşma koşullarının aksine Afrika’nın açlık çeken ülkelerine değil Avrupa’nın gelişmiş ülkelerine gönderilmiş olması bu durumun açık bir göstergesidir.”
YETERSİZ BESLENME, OBEZİTE VE İSRAF KOL KOLA GİDİYORİsraf sorununa dikkat çeken Demirtaş, “Dünyada gelir düzeyi yüksek kesimler organik ve sağlıklı ürünler tüketirken gelir düzeyi düşük kesimler ucuz ancak sağlıksız besinlere yönelmektedir. Bu besinler merdiven altı tabir edilen sağlıksız işletmelerde üretilen hileli ya da sağlıksız ürünler olabildiği gibi şık görünümlü, reklam harcamalarıyla şişirilmiş ancak üretiminde insan sağlığına zararlı maddelerin kullanıldığı ürünler de olabilmektedir. Yapılan araştırmalar günümüzde her beş ölüm olayından birinin sağlıksız beslenmeden kaynaklandığını göstermektedir. Gıda ve tarım sektörünün giderek daha fazla küresel şirketler tarafından yönetilen piyasalara bağımlı hale gelmesinin yol açtığı bir diğer sorun da israf sorunudur. İsraf olayı üretilen ürünün pazarlanmasında ya da sağlıklı koşullarda korunmasındaki yetersizliklerden başlamakta, hasat edilen ürünün market raflarına ulaşmasına kadar olan tedarik zincirindeki kayıplara kadar uzanmaktadır” dedi.
Yeni bir dünya düzenine ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Demirtaş, “FAO tarafından hazırlanan raporlar dünyada üretilen yiyeceklerin yüzde 14’ünün daha tüketicinin eline varmadan çöpe atıldığını göstermektedir. Paketlenmiş ürünlerin tüketici tarafından açıldıktan sonra kısa zamanda tüketilememesi bir başka önemli israf nedenidir. Bu paketlerin ambalajları, aynı zamanda küresel atık oranının artmasında da önemli bir rol oynamaktadır. Kısacası, dünyada yetersiz beslenme ve açlık sorununu çözmenin yolu daha adaletli bir dünya düzeni yaratmaktan geçmektedir. Bu ‘yeni dünya’, bir avuç küresel Şirketin ve onları yaratan güçlerin elinde bir oyuncak olmayacak, bu dünyada teknolojinin gücü eşitsizlikleri artırmak için kullanılmayacak, kamu otoritesi gerçekten kamuyu ve toplumu koruyup kollayacaktır. Ancak o zaman Dünya Gıda Günü, sevinç içinde kutlanacak bir gün olacaktır” ifadelerini kullandı