Değerlerimizi yitirdik. İnancımızı, edep duygumuzu, hayâ duygumuzu, ar duygumuzu yitirdik.
Merhamet duygumuzu, şefkat duygumuzu yitirdik.
Türklük bilincini, Türk kültürünü, ananesini, gelenek ve göreneklerini, töresini yitirdik.
Dinimizi öğrenmeyi onun çizdiği yolu yitirdik
Türk medeniyet ve felsefesini yitirdik.
Biz doğru tercihlerimizi yitirdik. Tercihleri karıştırdık, hangisi bize uygun hangisi bize zararlı diye yorumlama özelliğimizi yitirdik.
Ahlaki ve dürüst yaşama kültürümüzü yitirdik.
Sosyal çürüme ile sevgi, saygı, tahammül, sabır, hazmetme gibi önemli düşüncelerimizi yitirdik.
Araştırmayı, sorgulamayı, konuşmayı, analiz etme özelliklerimizi yitirdik.
Vatanseverlik, milletseverlik duygusunun samimiyetini yitirdik.
Yeni bir şeyler öğrenme, okuma, tedbir alma, doğru tercihte bulunma özelliklerimiz yitirdik.
Allah’la kul arasına kimsenin giremeyeceğini, müracaat yerinin Kuran ve peygamberimizin sahih hadisleri olduğu bilincini yitirdik.
Allah’a saygı ve sevgiyi yitirdik. Sahte sevgi ile hem kendimizi hem insanları aldatıyoruz.
Türkiye’de sistem ve ahlak çürümüş. Yeni bir sistem ve ahlak kurallarının hâkim olacağı ortamı hazırlamak lazım.
Ezenin ve ezilenin olmadığı, adaletin ve hukukun hâkim olduğu yeni bir sistem.
Çürümüşlüğü ve çürümüşleri tenkit etmek konuşmak zaman öldürmektir. Zaman bizim için çok kıymetlidir. Çürümüşlüğü terk edip yeni bir sistem kurmak için çalışmak gerekir.
Bunun için aklı devreye almak gerekir. Rivayettir ama ders verici olduğu için buraya aldım. “Allah kâinatı yaratır ve Âdem Peygambere (a.s.) yarattıklarını gösterir. Adem aleyisselam gördükleri akıl almaz, devasa kainat karşısında şaşkındır. Ve sorar; Yarab, senin gücünün şüphesiz sınırı yoktur. Bundan daha büyük bir şey yarattın mı?
Allah(cc) derki; Aklı yarattım….
Yeter ki aklımızı kaybetmeyelim.