TANIMLAMALAR:
BİR: Türkiye’nin Yüksek Mahkemesi, Anayasa Mahkemesidir.
İKİ: Sıcak Para nerden (kimden) geldiği, ne zaman gideceği belli olmayan yabancı sermayedir.
TRT Haber’den alıntı (12 Ocak 2024)
“Anayasa Mahkemesi Basın Müşavirliğinden yapılan açıklamaya göre, Arslan, Yüksek Mahkemede staj gören hukuk fakültesi öğrencileri için düzenlenen sertifika töreninde bir konuşma yaptı:
“… Anayasa Mahkemesi, bir konuda karar verdikten ve son sözü söyledikten sonra katılmasak da buna uymak zorundayız. Bir yargı kararına katılmamak farklı, ona uymamak farklıdır. Birincisi meşru, ikincisi ise meşru değildir. Unutmayalım ki mahkeme kararları hatasız veya doğru olduğu yahut beğendiğimiz için değil, mahkeme kararı olduğu için uygulanmak zorundadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin nihai ve bağlayıcı kararından sonra artık mahkemeler ya da anayasal organlar arasında ortaya çıkabilecek görüş, yorum veya yaklaşım farklılıkları sadece eleştiri konusu olabilir. Ancak bu farklılıklar Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin hiçbir şekilde gerekçesi olamaz.”
Son günlerde Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay ile ilgili kararlarına uymayan yerel mahkeme dosyayı Yargıtay’a gönderiyordu. Yargıtay ise Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına UYULMAMASININ gerekçesini üreterek Yüksek Mahkeme’ye kafa tutuyordu.
Böyle bir ülkeye, aklı başında, yeni bir teknoloji getirecek ve istihdam yaratacak, yabancı sermaye gelmez. Ancak Sıcak Para gelir. O da şu üçgenden yararlanarak (Durgun Kur – Yüksek Enflasyon – Yüksek Faiz) Türkiye ekonomisinden kendi ülkesinde bulamayacağı kadar yüksek gelir sağlar ve çeker gider.
21 ŞEHİDİMİZ ve SARIKAMIŞ
Son günlerde duydum hem çok yadırgadım hem ayıpladım. Ülkücüler, Enver Paşa’nın aleyhinde yorumlanabilecek bir yayına karşı gelirlermiş. Örneğin Enver Paşa’ya ait olduğunu iddia ettiğim şu sözün yayımlanmasına çok kızarlarmış:
“Ben ve arkadaşlarım Ermenistan’ı (komşumuz Ermenistan Cumhuriyeti’ni) yarattık. Böylece milli duygularını tatmin ettik.” Temmuz 1918
Ülkücü kardeşlerime (NOT: En kıdemli, gerçek ülkücü olarak, Kasım 1961, Yeni Delhi) bir çift sözüm var: Önce, Sinan Ateş cinayetini araştırsınlar. Ardından Osmanlı’nın ve Enver Paşa’nın son 5 yılını (1914 – 1918) çok iyi incelesinler. O zaman Enver Paşa’nın şu “… Ermenistan’ı yarattık …” sözünün ne kadar (Sarıkamış Kumarı’nı çok çok az da olsa birazcık affettirecek kadar) önemli olduğunu göreceklerdir.
Üç günde 21 şehidimizin ardından milletçe kan ağladık.
Genelkurmay yayınlarına göre Sarıkamış’ta 65 bin şehit vardı. Enver Paşa hala kahraman.
Sn. BÜYÜKERŞEN, “KIRGIN” değil “MUTLU” olsun, ESKİŞEHİR’in KİTABINI YAZSIN
90 yaşında, 25 yıl (21 yılı muhalefet partisinin başkanı) Başkanlık yaparak eski bir şehri bugün insanların içinde yaşamaktan mutlu oldukları bir kente nasıl dönüştürdüğünü anlatsın belediyecilik dersi versin. Kitabın adını da ben koydum: “Eskişehir, Nereden, Nereye…”