Hamas’ın İsrail’e saldırmasının ardından Doğu Akdeniz’e yerleşen ABD bölgedeki hamlelerine devam ediyor. ABD’nin planlarının uzun soluklu olduğunu ve özellikle gözden kaçırılmaması gerektiğini ifade eden emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, “Türkiye bunun için tedbir almalı. Bu tedbir diplomatik yolla olur, diğer yollarla olur. Türkiye’nin son dönemde bu adımlara karşı söylemlerine baktığımızda önlem alındığını da görmekteyiz. Ancak ABD, özellikle İran’a karşı bölgede kendi yanında olan terör örgütü YPG-PKK’yı kollamak için adımlar atıyor. Bunların başında bu son savunma harcamaları bütçesinde kalemlere dikkat ettiğimizde bunu görüyoruz. ABD’nin amacı özellikle Gazze’de istediğini İsrail ile birlikte aldıktan sonra IŞİD’i kullandığı gibi PKK’yı da kullanmak. PKK’ya bölgede belli bir alan açıp bu bölgeye İsrail’i konuşlandırmak. Bunu söylerken özellikle sözde Kürdistan diyenler de dikkat etmeli. Böyle bir devlet şayet kurulacak olursa o devletin sınırlarını İsrail ele geçirecektir. ABD’nin bu planını çok iyi görmeliyiz” dedi.
ABD’nin amacının bölgede İsrail’in sözde Arz-ı Mev’ud olarak bilinen topraklarının önünü açmak olduğunu kaydeden Karakuş, şunları söyledi: “ABD’nin amacı IŞİD’i kullandığı gibi PKK terör örgütünü de kullanmak. Yani özellikle bölücü akımlara da destek vererek sözde Kürdistan’ın önünü açan ABD’nin planı İsrail’in bir anlamda işini kolaylaştırmak. Daha önce ABD eski Başkanı Obama döneminde IŞİD’i kullanmışlardı. IŞİD özellikle Irak ve Suriye’de gerçekleştirdiği eylemlerle belli bir toprak parçasını kontrolü altına aldı. Daha sonra bu toprak parçasında egemenlik kurmak isterken ABD terör örgütü ilan etti ve IŞİD’in elindeki topraklara PKK’yı yerleştirdi. Bugün de gördüğümüz gibi PKK’yı da IŞİD ile mücadelede paydaş ilan etti. Bunun benzeri önümüzdeki dönemlerde PKK için olacaktır. Yani PKK ya da YPG’nin Suriye ve Irak’ta elde ettiği toprakları daha sonra İsrail güçleri kendi kontrolü altına alacak ve sınırları içinde göstermek isteyecektir. ABD’nin nihai planı bu şekilde ortaya çıkacaktır. Özellikle Türkiye’deki’ PKK ve onun bölücü yandaşlarının göremediği ABD’nin bu planıdır. ABD sözde Kürdistan söylemiyle bölücüleri kullanmaktadır. Türkiye bu planı çok iyi okuyup birinci tedbirini burada almalıdır.”
ABD’nin diğer yıllarda olduğu gibi bu yılda savunma harcamaları bütçesinde PKK- YPG’ye para ayırdığını belirten Karakuş, “ABD son dönem savunma harcamaları bütçesinde zaten hep bütçe ayırıyor. 150 milyon dolarlık bir parayı PKK-YPG teröristlerine maaş olarak dağıtıyor. Önümüzdeki günlerde kamuoyundan takip ettiğimiz kadarıyla Irak ve kuzey Irak bölgesel yönetimine hava savunma sistemi konusunda yardımcı olacağı belirtiliyor. ABD’nin bölgede zaten üsleri var. Bu üslerde ve kendisine ait olan askeri birimlerde patriot bulunduruyor. Bunu kendi askerlerinin ve mühimmatının korunması amacıyla yapıyor. Böyle bir sitemi kurmak istedikleri takdirde öncelikli amaçları İran olacaktır. İran daha önce ABD’nin bulunduğu askeri birimlere karşı harekat icra etti. Bu harekatların önüne geçmek için bunu yapıyorlar. Bu sistemin alçak irtifa sistemi olacağı ortada. Yüksek menzilli füze sistemlerine yönelik bir hamla olmayacaktır. Alçak irtifadan gelen füzeleri düşürmek amacıyla kuruluyor. Türkiye’ye yönelik bir hamel olarak değerlendirmek şu aşamada mümkün değil. Bunun nedeni ise Türkiye zaten terörle mücadele bölgelerinde yüksek irtifa gücüyle terör odaklarını ve teröristleri imha ediyor, etkisiz hale getiriyor. Türkiye’ye yönelik olmaktan çok İran’ın hamlelerine yönelik bir girişim olarak görülebilir” diye konuştu.
Türkiye’nin ABD’nin bu yöndeki planlarını analiz edip milli çıkarları doğrultusunda önlem almasının kaçınılmaz olduğunu belirten Karakuş, şunları kaydetti: “Türkiye ABD’nin ya da diğer küresel güçlerin planlarını iyi analiz edip ona göre önlemler almalı. Bu yönde önlemlerin alındığını yapılan açıklamalardan anlıyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken konu Türkiye’nin diplomasi önemli bir araç kullanmasıdır. ABD son dönemde Türkiye’ye karşı Yunanistan ve Suriye’nin kuzeyindeki YPG-PKK terör örgütünü kullanıyor. Buralara yardım yapıyor. Yunanistan’a Türkiye’ye vermekten kaçındığı F-35 uçaklarını veriyor, diğer yandan yine Türkiye’nin talep ettiği F-16 modernizasyonu ile ilgili işlemleri Yunanistan’a da yapıyor. Bunun da nedeni son dönemde Türkiye ile Gazze ve diğer bölgelerde çıkarlar açısından çatışması. Bu noktada Türkiye diplomasiyi etkin bir araç olarak kullanarak ABD üzerinde etki yaratması bu sorunların çözümünde önemli bir etken olacaktır. Diplomatik yollarla yapılacak girişimler Türkiye ile ABD’nin arasındaki sorunlarda belli bir noktada uzlaşma ortaya çıkarınca bu bahsettiğimiz sorunlar çözülecektir. Bugün baktığımızda F-35 uçaklarını artık bütün Avrupa ülkeleri almaya başladı. Türkiye’nin de bu konuya dikkat etmesi gerekiyor. Milli muharip uçaklarımızın tam anlamıyla 2030 yılında faaliyet göstereceğini göz önüne alırsak bu konuda dikkatli bir politika izlemek gerektiği Türkiye’nin ortada.”