Bir öyle bir böyle

Merkez Bankası faizi yüzde 40 seviyesinden yüzde 42.5 seviyesine yükseltti. Merkez Bankası, haziranda 6,5, temmuzda 2,5, ağustosta 7,5, eylül, ekim ve kasımda 5’er puan olmak üzere seçim sonrası tüm kurul toplantılarında faiz artırdı ve böylece yüzde 42.5 seviyesine ulaştık. Hatırlayanlarınız olacaktır, Merkez Bankası faizi yüzde 57 seviyesinden yüzde 8.5’e kadar düşürülmüştü ve bugün çok kısa sürede yüzde 42.5’e yükseltildi. Burada kalır mı derseniz, sanıyorum yüzde 50’lere kadar yükseliş devam edecek gibi görülüyor. Çünkü, ekonomide beklenen toparlanma tüm sıkılaştırma çabalarına karşın beklenen hızda olmuyor. Bir de buna seçim sürecine girildiğinde “seçim ekonomisi koşulları” eklendiğinde düzelme ve toparlanma bir hayli gecikecek. Nitekim toplantıdan sonra yapılan açıklamada “Kasım ayında sınırlı bir artış kaydeden manşet enflasyon son Enflasyon Raporu’nda sunulan görünümle uyumlu seyretmektedir. Yurt içi talebin mevcut seviyesi, hizmet fiyatlarındaki katılık ve jeopolitik riskler enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Öte yandan, yakın döneme ilişkin göstergeler, parasal sıkılaştırmanın finansal koşullara yansımasıyla yurt içi talepteki dengelenmenin devam ettiğine işaret etmektedir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında sınırlı bir iyileşmenin başladığını da değerlendirmektedir. Dış finansman koşullarındaki belirgin iyileşme, rezervlerde süregelen artış, talepteki dengelenmenin cari işlemler hesabına desteği ve Türk lirası varlıklara yurt içi ve yurt dışı talebin güçlenerek artması, döviz kuru istikrarı ve para politikasının etkinliğine güçlü katkıda bulunmaktadır. Bu çerçevede, aylık enflasyonun ana eğilimindeki düşüş sürmektedir” denildi.Kurul, gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını belirterek parasal sıkılaştırma hızını yavaşlatıldığına işaret ederek “fiyat istikrarının kalıcı tesisi için gerekli parasal sıkılığın ise gerektiği müddetçe sürdürüleceği” belirtiliyor.Elbette, atılan adımların olumlu etkileri zaman içinde görülüyor. Ancak, tüm politikaların ücretler ve emekçilerin üzerinden planlanması, zaten bozuk olan sosyal dengelerin daha da bozulmasına neden olacak. Hükümetçe hedeflenen ve çalışanlar ve emekliler tarafından istenen ekonomik dengelerin kurulması bu şartlar altında oldukça zor görülüyor.Nitekim, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı açıklamalarda sergilenen çelişkiler kafaların da karışıklığını gösteriyor. Hükümetin önünde kazanılması gereken bir seçim varken, vatandaşın önüne konan acı reçete bu işi zorlaştırıyor. Ekonomi kurmayları vatandaşlara olabildiğince eli sıkı davranıyorken, istenilen başarının kazanılması bir hayli zor.Ekonomide yıllar boyu süren yanlış politikaların yarattığı sorunların öyle birkaç ayda düzeleceğini hesaplamak eşyanın tabiatına da aykırı. Nitekim Bakan Şimşek, Merkez Bankası’nın tespitlerinin aksine enflasyon için ümitvar konuşmazken, tek haneli enflasyon için hedefi 2024 ve 2025’ten sonrasına bıraktı. En iyi tahminlerle 2026’da tek haneli bir enflasyon görebileceğiz. O da, yeni yanlışlar ve ekonomiden yeniden dönüşler yaşanmazsa. Ekonomide uygulanacak programlar, uzun vadeli olmalı ve güven vermelidir. Gerçek anlamda yatırımcı olanların uygulanan politikalardan emin olması gerekir. Türkiye’nin, elindeki kaynaklar ekonomiyi çevirmeye yetmiyor. Çünkü elimizdeki kaynakları olabildiğince heba ettik. Şimdi de, sayın bakan her ne kadar “para aramıyoruz” dese de, çarkı çevirebilmek için “sıcak paraya” şiddetle ihtiyaç hissediyoruz. Biz bugün yüzde 42.5 gibi yüksek bir faiz oranıyla debelenirken, dünya merkez bankaları bizim kat kat altımızda bir faiz uyguluyorlar. Japonya Merkez Bankası ise eksilerde geziyor. Adamlar, kredi verecek, yatırım yapacak müteşebbis arıyorlar. Sizlere, bizde 42.5 seviyesinde seyreden politika faizinin diğer ülkelerin merkez bankalarında yüzde kaçlarda olduğuna ilişkin bazı örnekler verelim:ABD Merkez Bankası (FED) yüzde 5.5, Avrupa Merkez Bankası (ECB) yüzde 4.5, İngiltere merkez Bankası (BOE) yüzde 5.25, İsviçre Merkez Bankası (SNB) yüzde 1.75, Avustralya Merkez Bankası (RBA) yüzde 4.35, Kanada Merkez Bankası (BOC) yüzde 5, Japonya Merkez bankası yüzde -0.10, Rusya Federasyonu Merkez Bankası ( CBR) yüzde 16, Hindistan Merkez Bankası (RBI) yüzde 6.5, Çin Merkez Bankası (PBOC) yüzde 3.45 ve Brezilya Merkez Bankası (BCB) yüzde 11.75.Görüldüğü gibi, ülkemizde ekonomiyi tekrar rayına oturtmak için yüzde 40’ların üzerinde faiz uygulamak zorunda kalıyor. Çünkü, geçmişten hiç ders almıyoruz ve yapılan hataları defalarca tekrarlıyoruz.