Bazı sabahlar çocukluğuma uyanmak istiyorum.
Kapı aralığından annemin babamı işe yollayışını duymak, pijamamı katlamadan odamdan çıkarken kapıyı sıkıca kapatmak istiyorum.
Ranzamın üst katından yaz geceleri dolunayı izlerken saklı gizli yazdığım şiirleri annemin sakladığı yerden çıkarmak istiyorum.
‘Kırk yıllık şiirlerim onlar benim neler var içinde, belki gerçeğe dönecek hayallerim belki de geleceğim var!’ diye çıkışmak istiyorum bugünkü aklımla.
Lisedeki edebiyat defterimi, vazgeçemediğim Refik Halid romanımı, babamın aldığı siyah çizmelerimi ve annemin ördüğü fildişi rengi moher kazağımı istiyorum.
Yeni silinmiş camlara ütülenmiş tüllerin asılma telaşını, eve yayılan mis gibi ankara marka çamaşır sodasının kokusunu yeniden koklamak, annemin “yeni sildiği yerlere” basmamak hatta mümkünse ayaklarımızı iptal edip evde uçarak gezmeyi akıl edemediğim günleri istiyorum.
Yaz sıcağında evimize çıkan yolun başındaki badem ağaçlarına çıkıp söylediğim şarkıları, komşu duvarını sarmış mor zambakları, bakkaldaki teneke bisküvi kutularını, ilkokul aşkımı ve boğazım her ağrıdığında Adile teyzenin “zayıf bu çocuk hep ondan” demelerini özlüyorum.