Emekli yine gol Yedi

Öyle anlaşılıyor ki, hükümet, işçi ve Bağ-Kur emeklilerini gözden çıkardı. Çünkü, yıllardır, her maaş artışında memur emeklilerinden daha az bir maaş artışına maruz kalan bu emekli grubu bu kez ciddi bir itiraz içinde.
Asgari emekli maaşı 10 bin liraya yükseltildi. Yani tüm artış 2 bin 500 lira. Zaten yüzde 37.57’lik zamla 10 bin 467 lira olacak olan asgari emekli maaşında ki bu asgari sınırı anlamakta gerçekten güçlük çekiyoruz. Bunun yanı sıra, asgari emekli maaşı dışında kalanlara da yüzde 5’lik ilave bir artışla yüzde 42.57 size yeter denildi.
İşçi ve Bağ-Kur emeklileri bu artışlardan memnun kaldılar mı?
Açlık sınırının 14 bin liranın üzerinde olduğu bir ülkede 10 bin lira asgari emekli maaşı, “sizi açlığa ve sefalete mahkum ediyoruz” demektir. Kaldı ki, bu yüzde 5 oranındaki ek artışta bir süre sonra açıklanacak olan ocak ayı enflasyonu karşısında daha cebe girmeden uçup gidecek.
İşin en tuhaf  yanı da  temmuz ayında yapılacak artışla aradaki makasın kapatılacağı yönündeki açıklamalar. Sorun sadece 2023 yılından kaynaklanmıyor ki. Sorun geriye yönelik yılları kapsıyor. İşçi ve Bağ-Kur emeklileri ilk kez böylesine bir muameleye maruz kalmıyorlar ki.  Bu gruptaki emekliler yıllardır maaş artışlarından memur emeklileri kadar yararlanamıyorlar.
İşçi ve Bağ-Kur emeklilerinin yıllardır bekleyen bir intibak sorunu var. Yıllardır düşük oranlı maaş bağlanma, ve kat sayı ile karşı karşıyalar. Yıllar boyunca işçi ve Bağ-Kur emeklilerinden yüksek oranda prim alan devlet günü geldiğinde bunları görmezden gelerek, haksız bir emekliliğe sizi mahkum ediyor. Tüm bunlar halen yaşanıyor ve düzeltilmesi yolunda da bir çalışma yapılmıyor.
Ülkemizde yaşanan enflasyon ve onun çok üzerinde seyreden bir gıda enflasyonu ile karşı karşıyayız. Bunun daha uzunca bir süre devam edeceği yetkililer tarafından da belirtiliyor. Enflasyonun “makul bir düzeye” ineceği tarih olarak 2025’ler, 2026’lar işaret ediliyor. Ama gelin görün ki, yapılan hesaplamalar sanki yarın enflasyonun ineceği şeklinde.
Emekliler, yapılan bu maaş artışından memnun değil. Kendilerinin açlığa ve sefalete itildiklerini belirtiyorlar. Büyük müjde şeklinde açıklanan o yüzde 5’lik ilave artışın tüm hükmü Şubat’ın ilk günlerinde açıklanacak enflasyon oranına kadar olacak.
Emekliler, temmuz ayında yapılacağı vaat edilen artışa da inanmıyorlar.
Haksızlar mı, diye soracak olursanız, bugüne kadar görüp yaşadıklarına bakıldığında inanmamakta sonuna kadar haklılar.
Yapılan bu artışı bütçe imkanlarının yetersizliğiyle açıklamak isteyenlere, gazetelere yansıyan haber başlıklarına şöyle bir göz atmalarını tavsiye ediyoruz. “İtibardan tasarruf olmaz” zihniyetin tüm yönleriyle bu gazete haberlerinde görüyoruz.
Bu ülkede tüm bu yaşananlara karşın, halen üç yerden beş yerden maaş alanlar “mutlu ve müreffeh” bir yaşam sürdürüyorlar. Kimse bunlara, kısıtlı bütçe imkanlarından söz etmiyor. Emeklilere, gelince “bütçe imkanları oranında zamdan” bahsedenler, satın alınan lüks makam araçlarından, yüksek bedellerle kiralanan büyük büyük binalardan ya da makam otomobillerinden bahsetmiyorlar.
Konumuz sadece işçi ve Bağ-Kur emeklileri ile sınırlı değil. Memur emeklileri de hayatlarından memnun değiller. Onlarda, çalışırlarken aldıkları maaşların emekli olduklarında “kuşa” döndüğünden şikayetçiler. Onlarda, yaşam standartlarını koruyamayacakları kaygısıyla emekli olmak istemiyorlar.
Bu ülkede EYT’lilerle birlikte, 16 milyon emekli var. Aileleriyle birlikte nereden bakarsanız bakın ülkemizdeki seçmen sayısının yarıdan fazlasını oluşturuyorlar. Bugün bir parti kursalar, TBMM’de ağırlıklı bir parti olabilirler. Tüm bu güçlerine karşın ülkemizde en fazla ezilen kesim yine emekliler oluyor.
Bu kez emekliler, ileriye dönük vaatlere inanacak gibi görünmüyorlar. Temmuz ayına kadar, bu açlık ve sefalet sürmez. En azından mart ayında sandığa gidildiğinde nelerin olacağı yine bu insanlar tarafından hatırlatılacaktır diye düşünüyoruz.