‘Enerji imtiyazları yabancı şirketlere devredilmemeli’

Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında 19 Temmuz’da Abu Dabi’de imzalanan Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında Stratejik Ortaklık Çerçeve Anlaşması’nın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun teklifi, geçtiğimiz hafta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un imzasıyla Meclis’e sunulmuştu. 29,7 milyar dolarlık anlaşma kapsamda tarafların, enerji ve doğal kaynaklar alanında her iki ülkede ve üçüncü ülkelerde stratejik ortaklığın tesis edilmesi, karşılıklı yatırımların artırılması amacıyla Türkiye’de yenilenebilir ve temiz enerji, şebeke ve iletim, termik santraller, tabii kaynaklar ve yeni teknolojiler ve enerji verimliliği gibi çeşitli alanlarda iş birliği yapmasını kapsıyordu.
Konuyla ilgili açıklama yapan TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, BAE ile yapılan anlaşma ülkemiz haklarını ihlal edici nitelikte olduğunu dile getirerek, “BAE’nin kârlı bulması halinde sadece finansman temin etmesi vaadi karşılığı; ülkemiz için stratejik öneme sahip doğal kaynaklar veya elektrik üretim sahaları öncelikli olarak BAE şirketlerine tahsis edilecektir. İmzalanan bu anlaşma ile önemli kamu zararları oluşabilecektir” diyerek TBMM’de temsil edilen tüm siyasi partilere Cumhurbaşkanlığı tarafından imzalanan anlaşmayı onaylamama çağrısında bulundu.
İmzalanan anlaşma ile;
       2.500 MW kapasiteli deniz üstü rüzgâr enerjisine dayalı elektrik üretim sahası
       2.000 MW kapasiteli pompaj depolamalı HES projeleri,
       3.000 MW kapasiteli batarya depolamalı RES ve GES projeleri,
       5.000 MW yeşil hidrojen veya amonyak üretim projesi,
       3.000 MW doğalgaz santralı projesi,
       3.000 MW yerli kömür santralı projesi,
       6.000 MW nükleer santral projesi,
olmak üzere toplam 24.500 MW kapasiteli gücün ulusal mevzuata aykırı olarak kapitülasyon niteliğinde BAE şirketlerine sunulacak olduğunun altını çizen Maden Mühendisleri Odası, “Stratejik bir alan olan enerji sektörünün toplam kurulu gücümüzün yaklaşık yüzde 23’üne denk gelen kapasitesinin bu şekilde devredilmesi kamusal zararla birlikte ileriki süreçlerde önlenemeyen önemli sorunlara neden olabilecektir” dedi.
‘BU KOŞULLAR, BAE ŞİRKETLERİNE TANINMIŞ ÖZEL İMTİYAZLARDIR’Söz konusu anlaşma ile enerji yönetimi önce 3 ay içinde teklif edeceği projeleri belirleyerek BAE yönetimine iletecek, teklifin akabinde BAE şirketleri teklif edilen projeleri 18 ay süre ile inceleyecek ve ilgilendikleri projeler için finansman dahil yapım tekliflerini sunacak olduklarını belirten Maden Mühendisleri, “Bu süre içinde BAE tarafına önerilen tüm projelerin sahaları diğer şirketlerin erişimine kapalı olacaktır. Bu koşullar; BAE şirketlerine tanınmış özel imtiyazlardır. İmzalanan anlaşmayla, finansman bulmak adına, önümüzdeki dönemde başka ülkelerle benzer anlaşmalar yapılmasının da önü açılacaktır. Finansman bulma adına stratejik bir öneme sahip olan enerji alanının yabancı tekellerin ve sermayenin kullanımına sunulması önemli sorunlara neden olacağı için kabul edilebilir değildir” dedi.
‘DOĞAL KAYNAKLARIN GERÇEK SAHİBİ HALKTIR’Milyonlarca yılda oluşan ve yenilenemeyen doğal kaynakların gerçek sahibinin halk olduğuna ve söz konusu kaynakların toplum yararı doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Maden Mühendisleri, uluslararası ikili anlaşmalarla stratejik öneme sahip doğal kaynakların ve elektrik üretim imtiyazının yabancı ülke şirketlerine sunulmasının kabul edilemez olduğunu dile getirerek, “Tüm bu nedenlerle ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Arap Emirlikleri Hükümeti Arasında Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında Strateji Ortaklık Çerçeve Anlaşması’ TBMM tarafından kabul edilmemelidir” dedi.