Hep berabersek kabul

Dünkü yazımızda, emekli maaşlarının nereden nereye geldiğine ilişkin örnekler vererek emeklilerin yıllar itibariyle uğradığı kayıpları anlatmaya çalışmıştık.Bugünde çok daha güncel bir konudan yola çıkarak emeklilerimizin durumunu anlatmaya devam edelim.Haberlerde görmüşsünüzdür. Bir sayın vekilimiz aldığı 73 bin lira maaşla geçim edemediğini belirterek, “İyi para ama yetmiyor” diyerek yeni bir sayfa açtı.Biliyorsunuz, geçmiş dönemde de bazı vekillerimiz, yediğimize, içtiğimize karışarak, “az yiyin, mevsiminde yiyin” diyerek sağlığımızı ne kadar çok düşündüklerini ifade etmişlerdi.Şimdi ne yapıyorlar bilemiyoruz ama aynı zihniyet, aynı kafanın devam ettiğine tekrar şahit oluyoruz.Sayın vekil, çok dolaştıklarını, çok kişiyle temas ettiklerini bu nedenlede çok masraflarının olduğunu söylerek durumdan şikayet ediyor.Bir kere şunu hatırlatmak istiyoruz. Yaptığı tüm çalışmaların bize ne faydası, ne de bir getirisi var. Gittiğiniz yerde, ikram ettiğiniz çay, ikram ettiğiniz yemek, gittiğiniz düğünde taktığınız çeyrek altın sonraki seçim için yatırımdan öte bir anlam taşımıyor. Sormak istiyorum, TBMM çatısı altında kaç kanun teklifi, kaç önerge verdiniz. Sıkıntılara çare olacak adım attınız mı?Milletvekilliği ülkemizde bir meslek haline gelmiş durumda. Defalarca milletvekili seçilen o kadar çok isim var ki, say say bitmez. Ama nasıl bir doymazlıktır ki, asla vazgeçilmiyor.Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yapan vekillerimizin yarısı emekli. Emekli maaşı ile birlikte her ay 140 bin liranın üzerinde bir maaş+ emekli maaşı bu vekillerin hesabına yatıyor.Aldığı 7 bin 500 lira asgari emekli maaşı ile geçim etmeye çalışan milyonlarca emeklimiz ise bu insanları ibretle izliyorlar. Vatandaşın sorunlarına kör ve sağır olan vekillerimiz, kendileri için gündeme gelen her türlü imkanı muhalefetiyle, iktidarıyla bir kaç dakika içinde onaylayıp uygulamaya koyuyorlar.Milletvekilleri, öncelikle o kutsal çatı altında görevlerini yapsınlar diye seçiliyorlar. Öncelikli görevleri, vatandaşlarının huzuru, mutluluğu ve geleceği ile ilgili kararları almak olmalı ama yaşadıklarımız bunun tam tersine işaret ediyor.Çok değil bir önceki dönem vekillerinin yüzde 90’ı aşan bir kısmı, ne bir önerge ne de bir teklif sunmuşlar. Muhalefet partilerine mensup olanları ise, durumları gereği önerge ve teklif sunmuşlar ama onlarda kabul görmemiş.Sayın vekillerimizin bir çoğu komisyonlarda da görev yapıyorlar. Yasa gereği bu komisyonlarda partiler TBMM’deki üye sayısına gore görevlendirme yapıyorlar. Genel kurulda yeminleri dışında kürsüye çıkıp bir kez konuşmuyorlar, komisyonlarda da hiç söz almamışlar. Komisyonlarda, -kavga etmek için de olsa- ağzını açmayan o kadar çok vekil olmuş ki varlıkları bile tartışılmış.Şimdi, kendilerine, ailelerine, birinci derece yakınları bu ülkenin sınırsız imkanlarından yararlanan vekilimiz, bir de aldığı maaştan şikayetçi olabiliyor.Ne diyelim?Bu ülkenin yoksulu, dar gelirlisi, emeklisi, asgari ücretlisi, memurunun tüm varlığı, sebebi hayatları ile bunun gibilerinin mutluluğunu devam ettirmek için gece demeden, gündüz demeden çalışıyorlar, ama ne yapsalar ne etseler yetmiyor.Bu sadece bir örnek. Bir de kendi asli, işleri için aldıkları maaş dışında, bir kaç yerden daha çeşitli adlar altında para alanlar var. Sayıları kesin olarak bilinmiyor. Çünkü bu yaptıklarının bilinmesini istemiyorlar, utanıyorlar.Hiçbiri ortaya çıkıp, “benim şu çalışmalarım, vatandaşlarımın huzuru ve rahatı için bunları yapıyorum” diyemiyor. Oysa,kendileri de biliyor ki, “bu görev” kendisine hak ettiği için verilmiyor. Sadece sadakatinin bir ödülü olarak, sadakatini sürrdürmesi için veriliyor.1973 yılından bu yana, çalışma hayatı içindeyim. Şimdi emekliyim ve devletin bana bağladığı, ama çok daha fazlasını hak ettiğim bir emekli maaşım var. 2000 yılından sonra emekli olduğum için, maaş bağlanma oranım benden once emekli olan vatandaşlarımızdan daha düşük. On bin günden çok, son 17 yılı tavamdan prim ödedim. Ülkemin zenginleşmesi ve kalkınması için aklım erdiğince, gücüm yettiğince çalıştım. Ama şu anda açlık sınırı altında bir emekli maaşına mahkum hayatımı sürdürmeye, halen ömrümü tamamlamaya çalışıyorum.Bir kaç yıl, ya da bir kaç dönem milletvekilliği yaparak ayda 65 bin lira emekli maaşı alan vekile hakkımı helal etmemi kimse benden beklemesin. Bizler hastaneye, doktora gitmek için günlerce beklerken, emekli ya da şu anda görev yapan vekillerimizin, ailelerinin birinci derece yakınlarının yurtiçi veya yurtdışı doktor, hastane, ilaç paralarının benim emekli maaşımdan kesilen vergilerle ödenmesini asla içime sindiremiyorum.Yokluk,yoksulluk, sabır, tevekkül, benden her ne isteniyorsa bu insanlarla birlikte olmak şartıyla hazırız. Ama, bizden bunlar istenirken, kimileri hak etmedikleri bir lüksü yaşıyorsa bunu kabul etmemiz mümkün değil.