Hep konuşuluyor sonuç alınamıyor

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik saldırısının ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonları sürürken, Hamas’ın da İsrail’e yönelik saldırıları sürüyor. Uluslararası kamuoyu insani hukukun devreye girerek bölgede barış ve istikrara dayalı çözümün girişimleri konusunda temaslarda bulunurken ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in Ankara’da Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptığı görüşmede sorunun çözümünde iki devletli çözümün kapsamlı bir şekilde ele alınması dikkatleri tekrar iki devletli çözüm konusuna çevirdi. Emekli Büyükelçi Onur Öymen bölgede iki devletli çözümün olabilmesi için öncelikle şartların oluşması gerektiğine işaret ederek “İki devletli çözümün oluşması için öncelikle şartların oluşması tarafların bu konuda kararlı tutumlarını ortaya koyması gerekiyor. İki devletli çözüm dediğiniz zaman BM kararını düşündüğünüzde İsrail ve Filistin devletlerinin çözümü oluşabilmesi için bölgede buna uygun birtakım koşulların oluşması önem kazanıyor. Ayrıca bu çözümde Kudüs’ün özel statüsü söz konusu. Bunları uygulamak için kararlı bir tutumun ortaya konması gerekiyor. Kısa vadede kolay görünmüyor” dedi.
İsrail ve Filistin arasındaki iki devletli çözümün oluşabilmesi için şartların oluşmasının önem kazandığını belirten Öymen, şunları söyledi:
“Öncelikle BM kararını dikkate almak gerekiyor. BM bu kararına baktığınızda Filistin ve İsrail devletlerinden oluşan bir çözümü görüyorsunuz. Bir kere bu noktada Filistin’in bir bütünlüğü söz konusu değil. Filistin devleti ikiye bölünmüş durumda. Hamas’ın saldırılarının ardından tekrar bu konu gündeme geliyor ama meselenin çözümü için şartların yerine getirilmesi konusunda yapılması gerekenlerin tam olarak analiz edilmediği de ortada. Bir kere Filistin devleti ikiye bölünmüş durumda. Bu bölünmüşlüğü ortadan kaldırmak gerekiyor. Filistin devletinin bir bütün olarak ortada olması gerekiyor. Daha sonra iki devletli çözümü konuşabilirsiniz İsrail ile Filistin devletleri arasında. Öte yandan üçüncü olarak da Kudüs’ün konumu var. Buna göre Kudüs özel statüde olacak. Bu şartlar yerine getirilirse ancak iki devletli çözüm hayata geçirilebilir.”
Yıllardır bu konunun gündemde olduğunu ve sürekli çözümün sağlanması için konuşulduğunu ifade eden Öymen, “Birleşmiş milletler Güvenlik Konseyi böyle bir kararı alıyor ama şu ana kadar somut adım yok. Böyle bir karar yokmuş gibi davranılırsa çözüm nasıl olacak? Öncelikle İsrail yönetiminin bu konuda esneklik göstermesi gerekiyor. ABD ve İsrail yönetimlerinin yaptıkları açıklamalarda birtakım ifadeler var ama bunların tam olarak gerçekleşmediği de ortada. Dolayasıyla bu konuda İsrail tarafının bir esneklik göstermesi gerekir. Ayrıca İsrail Başbakanı Netanyahu’un içinden geçtiğimiz süreçte iç politikadaki durumu iki devletli çözüm konusunun konuşulması durumunda bile hayata geçirilmesini kolaylaştıracak bir durum değil gibi duruyor. Daha önce Perez gibi bir siyasetçinin attığı adımları ya da gösterdiği niyeti göstermiyor. Eğer Perez gibi bir siyasetçi anlayışı içeresinde konu ele alınırsa o zaman sonuca yaklaşma konusunda gelişmeler olabileceğini düşünüyorum. Ancak bu süreçte ve kısa vadede de kiki devletli çözüm kolay görünmüyor. Konuşuluyor ama sonuç alınamıyor” diye konuştu.
İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaların bölgeye yayılması konusunun Hizbullah’ın atacağı adımlara da bağlı olduğunu kaydeden Öymen, “Bu çatışmaların bölgesel boyuta taşınabilmesi Hizbullah’ın atacağı adımlara bağlı. Şu ana kadar Hizbullah Hamas’ın başlattığı operasyonlara uluslararası kamuoyunun kaygı duyduğu yönde bir destek vermedi. Eğer Hizbullah bu yönde bir adım atarsa yani İsrail’e yönelik operasyon veya benzeri bir girişimde bulunursa çatışmaların bölgesel boyuta ulaşması riski artacaktır. Öncelikle de Suriye’de bunun yansımaları görülecektir. Lübnan Hizbullah’ı devreye girdiği zaman bölgesel çatışma riski de kendini gösterecektir. Bu noktada da Suriye’de çatışmaların başlaması olası gibi görülebilir. Ancak Ortadoğu bölgesi gelişmelerin çok hızlı yaşandığı bir bölge. Kaygan zeminli dediğimiz gelişmelerin yönünü her zaman net olarak kestiremeyeceğiz bir coğrafya. Bu nedenle gelişmeleri dikkatle takip etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.