İpotekli tarım

Dünkü yazımızda, vatandaşlarımızın gıda ve beslenme fiyatlarındaki artışlara yetişemediklerine ilişkin bir anket sonucundan bahsetmiştik. Yazımızın sonunda da çiftçilerimizin bugünkü durumuna ilişkin verileri de bugüne bırakmıştık. Yazımızın kaynağı CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu. Bakırlıoğlu’nun, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Orman Bakanlığı verilerinden derlediği güncel verilere göre, çiftçilerin borcu her geçen gün artıyor. Bunun doğal bir sonucu olarak da, ipotekli tarım alanı 42.3 milyon dekara ulaşmış. Çiftçinin borçları 4 kat atarak 391 milyar liraya ulaşmış, borcunu ödeyemeyen 2 milyon 230 bin çiftçinin tapusuna da ipotek konulmuş. En fazla ipotekli tarım alanı ise ülkemizin tahıl ambarı olarak nitelendirilen Konya’da bulunuyor. Konya’da, ipotekli çiftçi sayısı 103 bine ulaşmış, bu çiftçilere ait 4 milyon 653 bin dekar tarım alanı üzerinde ipotek bulunuyormuş.Haciz baskısı altındaki tarım alanlarıyla ilgili yaptığı çalışma hakkında bilgi veren Bakırlıoğlu, “İpotekli tarım alanları ile ilgili 2019 yılında da çalışmalar yapmıştım. 4 yılda ipotekli tarım alanlarında miktar, parsel sayısı ve çiftçi sayısında önemli artışlar olduğu görülüyor. Türkiye genelinde; 2019 yılında 39,4 milyon dekar olan toplam ipotekli tarım alanı; 2,9 milyon dekar artarak 42.3 milyon dekara, 2,9 milyon olan ipotekli tarım alanı parsel sayısı; 300 bin artarak 3,2 milyon adete, 1 milyon 964 bin kişi olan tapusu üzerine ipotek konulan çiftçi sayısı; 266 bin kişi artarak 2 milyon 230 bin kişiye ulaşmıştır. Bankaların tarım arazileri üzerine ipotek koyduğu çiftçi sayısı 1 milyon 392 bin kişiden, 1 milyon 626 bin kişiye yükselmiştir. 4 yılda 234 bin çiftçi daha bankalara borçlanmıştır” diyor.Çiftçilerin en borçlu iller ile en fazla tarımsal üretim yapan illerin ilk sıralarda olduğuna dikkat çeken Bakırlıoğlu, bu konuya ilişkin görüşlerini şöyle açıklıyor: “Konya, İzmir, Adana, Manisa, Şanlıurfa ipotekli tarım alanlarının ildeki toplam tarım alanlarına oranı bakımından ilk 10’da yer alıyor. Bu rakamlar bize geçimini çiftçilikten sağlamayanların bile tarlaları, bağ ve bahçeleri ipotek altında olduğunu gösteriyor. Konya ilk sırada yer alıyor. Konya’da ipotekli alan, birçok ilimizin yüzölçümünden daha fazla.” Bu köşenin okurları hatırlayacaklardır. Bu konuda onlarca yazı yazdık ve ipotek altına alınan ve tarım dışı bırakılan toprakların çok büyük boyutlara ulaştığını belirterek “bunun altında başka amaçlar olduğuna ilişkin görüşlerimizi anlatmıştık.Bakırlıoğlu’nun açıkladığına göre, bugün ülkemizde toplam tarım alanının 266.760.933 dekar. Bu alanın 42.360.880 dekarlık kısmı ipotek altında. Tarım alanlarımızda yer alan parsel sayısı 37.876.407 olup, bunun 3.208.496 parseli ipotek altında. Tapusu üzerine ipotek konulan kişi sayısı 2.230.758. Bankaların ipotek koyduğu kişi sayısı ise 1.626.289’a ulaşmış durumda. Dikkat edilirse, bankalar tarım arazileri üzerinde önemli ölçüde ipotek sahibi olmuşlar. Burada asıl dikkate alınması gereken nokta, bankalar tarafından ipotek altına alınan, haciz kıskacında ki tarım arazilerinin ne kadar yabancı sermayeli bankaların elinde. İpotek altında olan, ya da haciz kıskacındaki tarım arazilerinde ne kadar ekim-dikim yapılıyor araştırılması gereken ayrı bir konu. Başından beri şunu iddia ediyoruz. İpotekli tarım arazilerinin büyük bir kısmı yabancı sermayeli bankaların elinde. İştigal konuları ticari bankacılık olmasına karşın, bu yabancı sermayeli bankaların tarım kredileri, toplam kredileri içinde ne kadar pay alıyor bilmek istiyoruz.Sadece tarım arazilerinin ipotek altında bulunması veya haciz kıskacında tutuluyor olması da yetmiyor. Tarım araçları ve ekipmanları da hacizli. Artık depolara sığmıyor haczedilen makine ve ekipmanlar. Bankalar, tarımla uğraşan nüfusu bezdirmek ve tarımdan çekilmelerini sağlamak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Türkiye’nin, tarımda kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çıkarmak, net tarım ürünleri ithalatçısı ülke durumuna getirmek için çok sinsice ve çok haince bir planla karşı karşıyayız. Binlerce dekar arazi artık ekilip biçilmiyor, ekilmiyor, biçilmiyor. Çünkü, pek çoğu hacizli. İpotekli tarım arazisinde de çiftçi yok. Ekip biçtiğine el konulacak korkusuyla kahvehanede oturuyor, ama tarlasına gitmiyor. Türk tarımı, uzun yıllardır el birliğiyle boğulmak isteniyor. Gençler, artık köylerinde kalıp tarım ve hayvancılık yapmak istemiyor. Şehirlere göç edip, şehir varoşlarına yerleşip, asgari ücretle ne iş bulurlarsa yapmak istiyorlar. Tarımda yer alan nüfusumuzun yaş ortalaması 55 civarında. Yani artık tarım yaşlıların işi haline geldi. Tarımı öldürdük, hiç olmazsa tarım topraklarımızı kurtaralım. Böyle giderse, yarın çok geç olacak.