Kabul edilecek bir mağlubiyet değil!

Ankaragücü’nün İstanbulspor yenilgisi izah edilebilecek bir yenilgi değil. Nereden bakarsanız bakın kabul edilecek bir sonuç alınmadı. Sağdan bak, soldan bak, ortadan bak, yandan bak fark etmiyor. Bu yenilgi anlatılamaz! Ankaragücü, her açıdan İstanbulspor’dan ağır basacak bir takım. Bir kere rakibin teknik adamı Murat Yakın son derece acemi. Hem teknik direktörlüğe acemi, hem de ülke futboluna. Bakın ilginç bir detay. Devre arasında Murat Yakın’ın abisi, İsviçre Milli takım teknik direktörü Hakan Yakın, aşağıya kadar inerek kardeşine taktikler verdi. Öyle selamlaşıp geçmediler, 2-3 dakika ayaküstü konuştular ettiler. Hakan Yakın ciddi ciddi taktik aldı ve gitti 2 oyuncu değiştirerek maçı ikinci yarıda domine etti. Oysa ilk yarı Ankaragücü sahanın tek hakimiydi.
Bizim Emre Bezlözoğlu ne yaptı? Efkan ve Bajiç’i çıkarması gerekirken hiçbir müdahalesi olmadan ikinci yarıya başladı. Devre başladı, her geçen dakika takım oyundan düştü. Ama Belözoğlu maça 73.dakikaya kadar hiç müdahale etmedi. Bu dakikada 1’i mecburi olmak kaydıyla 3 değişiklik yaparak 4-4-2’ye döndü. Bajiç ve Ali Sowe’u çift sanrtfor kullandı. Morutan’ı da sağ kenara aldı. Amaç ortalarla çift santrforu topla buluşturmak ve golü bulmaktı. Ama yine çare olmadı. Çünkü takım dökülüyordu. 2.golde geliyorum derken geldi. Hayrullah Bilazer’in affedilmez hatası, topu rakibe ikram etmesinin ardından 2.gol geldi. O golden sonra klasik yatış yapan bir rakip vardı. Resmen yatarak maçı bitirdiler, tempoyu düşürdükçe düşürdüler. Ankaragücü’nün oyun kurma, oyunu hızlandırma şansını adeta öldürdüler. Bir faulün 2 dakikada atıldığı bir dönemdi. Hakem de buna çanak tuttu. Ve bu kadar duran oyunu sadece 5 dakika uzattı. Ki 15 dakika uzatsa da Ankaragücü gol bulamazdı. Çünkü takım adeta dökülüyordu. Ve ahlar vahlar arasında yine kaybedilmesi normal şartlarda mümkün olmayan bir takıma mağlup olduk. Oysa ilk 30 dakika gerçekten çok iyi oynayan bir Ankaragücü izlemiştik. Baskıysa baskı, aksiyonsa aksiyon, passa pas her şeyi yaptı Ankaragücü. Doğru futbolun gereği olan her şeyi yaptılar. Bir tek gol atamadılar.  İşte bu dakikalarda gol bulamamanın bedeli yenilgi oldu. O ilk bölümde olumlu anlamda her şeyi yapan takımın demek ki golü de atması gerekli ki maçı kazansın. Yoksa iş zora giriyor. 1.golde Hayrullah’ın kanadından çok kolay gelip ortaladılar. Mert Çetin rakibe yanaşacağına çizgiye kayınca çok basit bir gol yendi. Mert Çetin’in en çok oynamasını isteyen benim. Ama böyle bir pozisyonda bir stoperin boşa değil, rakibe gitmesi gerektiğini bilmesi gerekliydi. Tabii genel anlamda bütün savunmanın hatası var.  2.golde Hayrullah çevresinde  kimse yokken ve topu rahat rahat kullanması gerekirken gelişigüzel vurup rakibe ikramda bulundu ve gol yendi.  Hayrullah Bilazer’de kesinlikle bu seviyenin oyuncusu olmadığını bu maçta bir kez daha gösterdi. Efkan Bekiroğlu’ndaki düşüş sürüyor. 2.golden önce gereksiz yere topu kaptırdı ve gol geldi. Maç içinde de zaten bir çok hata yaptı.
Bu fuşya renkli forma da bütün enerjimizi sömürdü. Yeter artık! Bu formanın Ankaragücü ile uzaktan yakından ilgisi yok. Ne futbolcu, ne de taraftar bu formaya adapte olamıyor. Bu formanın giyilmesini kimse istemiyor.
Son olarak önümüzdeki hafta oynanacak olan Samsunspor maçına değineyim. Maç 29 Ekim Pazar günü saat 13.30’da başlayacak. Bakın şimdiden söyleyeyim. O saatte maç oynanırsa tribünler boş kalır. Çünkü tüm aileler çocuklarıyla birlikte okullarında törenlere gidecekler. Törenler bittikten sonra kimse maça filan yetişemez. Artı o gün resmi törenler var ve Ankara merkezde bir çok yol kapalı olacak. Bu nedenle de insanların işi zorlaşacak, maça gelmek niyetinde olanlar bile çok geç gelebilecek. Bu nedenle 29 Ekim gibi özel bir günde oynanacak maç sönük geçecek. Maçın kesinlikle 16.00’ya alınması gerekiyor. Bunun için şimdiden biz uyarımız yapalım. Sonuç olarak bu maçı yok kazası olarak nitelendirelim ve Samsunspor maçına odaklanalım. Ama hatalardan da, özellikle bireysel hatalardan da mutlaka ders çıkaralım…