İlk ve ortaoöğretim hayatlarımızdan tanıdığımız resim öğretmenlerimizin nasıl bir eğitimden geçtiğini hiç merak ettiniz mi? Peki resim öğretmenlerimizin de güzel sanatlar düzeyinde bir eğitimden geçtiklerini biliyor muydunuz? Bu merakın peşine düştük, Gazi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’ne misafir olup Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Çaydere’yle bölüm hakkında konuştuk. Öğrendik ki fakülteye bağlı Resim-İş ve Müzik Eğitimi Anabilim Dalları bulunup bir bölümde resim öğretmenlerimiz, diğerinde ise müzik öğretmenlerimiz yetişiyor. İki bölüm de özel yetenek sınavıyla öğrenci alırken, üniversite giriş sınavından ilk sekiz yüz bine girmiş olma şartı gözetiliyor.
Bu süreci atlatan adaylar ise bölümde desen ve imgesel olmak üzere iki aşamalı bir sınava tabi tutuluyor. 70 kontenjanlı bu bölüm, desen ve imgesel sınavındaki çıktılar hocaların değerlendirmesinden geçtikten sonra öğrencisine kavuşuyor. İlk yıl temel ve teorik dersler alan öğrenciler, birinci yılın sonunda resim, grafik ve heykel ana sanat dalları arasından bir tercih yapıyor. Bu noktada not durumunun da gözetildiğini anlatan Çaydere, “Özellikle grafik için ciddi bir talep var. Dijital medyanın gelişmesi ve bu alanda çeşitli iş kollarının ortaya çıkmasıyla birlikte son dönemde öğrencilerimize avantajlı geliyor. Dolayısıyla atölye kapasitesini de göz önünde bulundurarak not ortalamasına göre öğrencilerimizi yönlendiriyoruz” diye konuşuyor. İkinci sınıf itibarıyla ana sanat dallarını seçen öğrenciler, ilerleyen süreçte diğer ana sanat dallarından da ders alıyor. Bunun yanında seramik, özgün baskı ve tekstil atölyelerini de bünyesinde barındıran atölye, bu bölümleri de seçmeli sanat olarak öğrencilerine sunarken, öğrenciler tüm bunların yanında pedogojik formasyon denilen eğitim derslerini de alıyor. Çaydere, süreci şöyle anlatıyor; “Öğrencilerimiz mezun olmadan önce muhakkak seramik, özgün baskı ve tekstil dersleri de almış oluyorlar. Özgün baskı atölyelerimizde serigrafi, gravür, linol gibi baskı teknikleriyle çalışmalar yaptırıyoruz. Heykel atölyemiz ise metal, ahşap ve modelaj olmak üzere üç gruptan oluşuyor. Metal atölyemizde metal heykeller çalışılırken, ahşap atölyemiz yontu çalışan öğrencilerimiz için. Modelajda ise kille çalışılıyor; hemen dışarda fakülteye girerken bir Atatürk anıtımız var, geçtiğimiz ay Cumhuriyet’in 100. yıl anısına yaptık.”
‘GÜZEL SANATLARI BİR AĞAÇ GİBİ DÜŞÜNÜRSEK, KÖKLERİ BÜTÜN TÜRKİYE’Yİ SARMIŞ BİR YAPIYA SAHİBİZ’Çaydere, Eğitim Fakülteleri bünyesinde güzel sanatlar eğitimi de veren fakültelerin arttığını, bunun yanında Güzel Sanatlar Fakülteleri’nin de öğrenciler için bir seçenek olmasıyla birlikte müracaat sayılarının düştüğünü dile getirdi. Buna rağmen Türkiye’de en çok müracaat alan resim iş bölümü olduklarını dile getiren Çaydere şunları söyledi; “Burası 1927’de Cumhuriyet’le birlikte kurulan bir üniversite. Hemen akabinde de resim ve müzik öğretmenleri yetiştirmeyi hedefleyen programlar açılmış. Yaklaşık yüz yıllık bir bölüm. Bu da şu demek, Köy Enstitüleri’nin kurucusu İsmail Hakkı Tonguç’tan tutun da bugün birçok üniversitede güzel sanatlar eğitimi veren hocaların büyük kısmı buradan mezun. Türkiye’nin dört bir yanında sanat alanında eğitim veren üniversitelerin eğitim öğretim kadrosuna ciddi bir destek veriyoruz. Güzel sanatları bir ağaç gibi düşünürsek, kökleri bütün Türkiye’yi sarmış bir yapıya sahibiz.”
Fakültede bulunan sergi salonunda ise dönem boyu hemen her hafta öğrenci işlerinden açılan atölye sergilerinin düzenlendiğini belirten Çaydere, “Üst katımızda bir seminer salonumuz var. Burada sık sık bizden emekli olmuş yahut alaylı hocalarımızı öğrencilerle buluşturup, sanat hayatlarını ve felsefelerini dinliyoruz. Zaman zaman çalıştay, canlı performanslar ve workshoplar yapıyoruz. Örneğin 100. yıl etkinlikleri kapsamında özgün baskı workshopu yaptık. Bir emekli para tasarımcısı hocamız öğrencilere gravür sürecini anlatarak canlı performans gösterisi yaptı” diye konuştu.
KENDİ BÜNYESİNDE RESİM HEYKEL MÜZESİNE SAHİP BİR ÜNİVERSİTEÇaydere, Gazi Üniversitesi’nin kendi bünyesinde bir resim heykel müzesi barındırmasının da öğrenciler açısından avantaj olduğunu dile getirerek şunları söyledi; “Yönetim kurulunda bizzat bizim de olduğumuz bir müze. Orada dört yüzün üzerinde resim, heykel ve baskıdan oluşan bir koleksiyonumuz var. Zaman zaman işleri değiştirerek farklı temalarda sergiler açabiliyoruz ya da etkinlikler kapsamında dışardan aldığımız eserlerle tematik sergiler açabiliyoruz. Müfredatımızdaki müze eğitimi dersleri kapsamında öğrencilerimiz kendi kampüsümüz içerisindeki müzeye giderek derslerini hocalarıyla birlikte yürütebilme avantajına sahipler.” İstanbul Resim Heykel Müzesi’nin temelinde de Resim İş Bölümü hocalarının eserleri olduğunu belirten Çaydere, “Eski adıyla Gazi Muallim Mektebi kurulduktan sonra 1930-40’lı yıllarda orada Resim-İş atölye dersleri başlıyor ve hocaların eserleriyle zaman zaman koridorlarda sergiler yapılıyor. Daha sonra oradaki eserler Atatürk’ün emriyle toplatılarak İstanbul’a gönderiliyor. Bu eserlerle İstanbul Resim Heykel Müzesi kuruluyor. Yani İstanbul Resim Heykel Müzesi’nin temelinde de biz varız” dedi.
Lisans ve lisansüstü düzeyde de ülke eğitimine katkı sağlamak amacıyla çeşitli ders içerikleri ürettiklerini dile getiren Çaydere, fakülte bünyesindeki çalışmaları şöyle anlattı; “Özellikle grafik tasarım alanında eğitim materyalleri üretmek hususunda yenilikçi tasarımlar yapmaya önem veriyoruz. Ders içeriklerinin sanal ortama taşınması veyahut arttırılmış gerçeklik gibi birtakım projeler gerçekleştiriyoruz. Bu da çağdaş dünyanın kullandığı dijital ortamların bir eğitim aracı haline getirilmesi konusunda önemli katkılar sağlıyor. Yine yeni nesil ders kitaplarının içeriklerinin zenginleştirilmesi konusunda eğitimler veriyoruz. Eğitimde görsel iletişimi anlattığımız ders içeriklerimiz var. Özellikle lisansüstü ve doktora düzeyinde dünyada sanat eğitiminin nasıl yapıldığını, diğer disiplinlere etkisini konu alan geniş çaplı araştırmalar yaparak tez, makale ve materyaller üretiyoruz. Bilhassa taşradaki çocuklar için eğitimi ilgi çekici ve heyecanlı bir hale getirebilmek için materyal tasarım dersleri var. Lise ve ortaokul düzeyindeki çocuklar için kolayca ulaşılabilecek materyallerle hocaların eğitimde kullanmak için üretebileceği ders alt yapıları tarafımızdan veriliyor. Yapay zekanın sanat eğitiminde kullanılmasına yönelik arayışlarımız ise devam ediyor. Yine atölyelerimizde çağdaş sanat örnekleri farklı sanatsal yaklaşımları üretiliyor; video mapping gibi dijital tasarım ürünleri hazırlıyoruz. Bu anlamda öğrencilerimizin günümüz dünyasında dünya standartlarındaki sanat hakkında haberdar olmalarını sağlayacak içerikleri sürekli geliştiriyoruz. Örneğin 23-27 Ekim tarihleri arasında bir ulusal sanat eğitimi sempozyumu yaptık. Burada yaklaşık 200 katılımcıyla 100 farklı konu başlığıyla resim ve müzik alanında yapılan bütün yeniliklerin toplandığı bir etkinlik gerçekleştirdik. Sonuç ise bildiri kitabımızda yayınlanmak üzere”