Hamas’ın İsrail’e saldırmasının ardından uluslararası kamuoyunun en çok merak ettiği konuların başında gelen çatışmalar yayılır mı sorusu oldu. Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, yaşanan gerilim ortamını normalleştirme sürecine döndürebilecek bir gücün şu ana kadar etkin olarak devreye girmemesinin ardında da bölgede yaşanan diğer gelişmelerin de etkin olabileceğine dikkat çekerek, “İsrail ile Hamas arasındaki gerilimi düşürmek isteyecek ya da bunu sağlayabilecek etkili güçlerin şu ana kadar bir rol üstlenmediğini görüyoruz. Bunun sonucunda elbette küresel ve bölgesel aktörlerin ve vekalet unsurlarının başka birtakım yerlerde bölge dengelerini etkileyebilecek hamleler yapmak isteyebilecekleri konusu gündeme geliyor. Eğer PKK, Hizbullah’ı vurursa bölgede ciddi anlamda birtakım gelişmeler olabilir. Bunun da başında Türkiye’yi de etkileyebilecek bazı sözde yapıların denize açılma konusu olacaktır. Suriye ve Lübnan üzerinden denize açılma konusu ABD için önemli. Rusya buna ses çıkaracak bir tavır sergilemiyor şu anda. Dolayasıyla İsrail ile Hamas arasında yaşanan mevcut ortamın bölgede değişik sonuçlarının olabileceğini de hesaba katmak gerekiyor” dedi.
Bölgede yaşanan gerilimin durdurulabilmesi için en önemli faktörlerin başında İsrail dışında yaşayan İsrail unsurlarının çabası olacağına dikkat çeken Karakuş, şunları kaydetti: “Eğer İsrail dışında yaşayan İsrail unsurları bir adım atarsa bölgede gerilim ortadan kalkabilir. Normalleşme süreci o zaman daha hızlı gelişebilir. Ancak yaşanan gelişmeler bunun hemen olabilecek bir olgu olmadığını gösteriyor. İsrail’i bu çatışmalar nedeniyle önemli oran da İsrailli terk etmiş durumda. Eğer terk eden İsraillilerin bulunduğu bölgelere ya da İsrail dışında yaşayan İsraillilerin bulunduğu yerlere bir saldırı girişimi olduğu takdirde o zaman olayların önüne geçilmesi daha da zorlaşacaktır. Göründüğü kadarıyla uluslararası kamuoyunun da kaygılarına dikkat ettiğiniz zaman ABD’nin en çok üzerinde durduğu konulardan biri bu. Böyle bir gelişmenin yaşanan gerilimi arttıracağından ve bölgede gerilim ortamını daha da arttıracağından çekinen ABD, bölgeye yönelik gerilimi azaltacak yönde birtakım girişimlerde bulunma çabasında. Bu nedenle ABD’nin başlattığı bu süreci ve söz konusu kaygıyı unutmadan gelişmeleri izlemek önemli olacaktır.”
İsrail ve Hamas arasındaki çatışmaların Gazze dışında Suriye ve Lübnan’ı da etkilediğini belirten Karakuş, “Gazze’nin güneyinden kuzeyine gidenlere bir çözüm bulunabilir. Bunlar için bir ortam hazırlanabilir. Kısa vadede böyle bir girişim en azından istikrar açısından önem kazanabilir. Ancak Suriye ve Lübnan’ı da bugünlerde dikkate almak gerekiyor. Hamas’ın yanı sıra bu çatışmalara Hizbullah’ın dahil olabileceği yönünde birçok yorum yapıldı ancak Hizbullah şu ana kadar bazı cılız girişimler dışında bir girişimde bulunmadı. Bunun da nedenlerinin başında Suriye’de olabilecekler önem kazanıyor. Eğer Suriye’de ve Lübnan’da PKK terör örgütü Hizbullah’a saldırı düzenlerse, Hizbullah’ı vurursa o zaman dengeler değişecektir. Bu tür gelişmeleri daha önceki yıllardan biliyoruz. İran’ın da zaten Suriye’de Türkiye ile yakınlaşma çabasının altında bu var. Hedef Lübnan’dan ve Suriye’nin batısından denize açılmak olduğu için her an için böyle bir gelişme yaşanabilir kaygısı taşıyor İran. Türkiye ile yakınlaşıyor. Öte yandan bölge dengelerini etkileyebilecek Rusya bu konuda herhangi bir diplomatik girişimde net olarak bulunmuyor. Bunun da nedeni Rusya’nın bu konuda etkilenecek olmaması. Rusya’nın önceliği kendi içindeki Müslüman unsurlar. Bu nedenle PKK, Hizbullah çatışması bölgede önemli gelişmelere gebe bir durumu ortaya çıkarabilir” diye konuştu.
Bölgesel gerilimlerin yaşandığı yerlerde artık ülkelerin daha çok hava güçlerini kullanmayı tercih ettiğini belirten Karakuş, “Hava gücü artık önemli ve belirleyici bir noktaya geliyor. İsrail’i bölgede durdurabilecek bir hava gücü yok. Zaten bölgede normalleşmeyi sağlayabilecek ülke olan Türkiye’ye de bu konuda ortam vermek istenmediği yine yaşanan gelişmelerden ortada. İsrail’e karşı İran’ın herhangi bir saldırı müdahalesi olamayacaktır bunun da nedeni İsrail’in hava gücü. 70 F-35 uçakları, yaklaşık 230 F-16 uçakları ve yaklaşık 80 F-15 uçakları var. Demir kubbe hava savunma sisteminin yanı sıra bu uçakları da kullanıyorlar. Demir kubbe hava savunma sisteminin ise her füzeyi karşılayacak nitelikte füzeleri var. Sistem havadan atılan füzenin niteliğini okuyor ve ona göre kendi içeresinde uyarlanmış füzeyi gönderiyor. Yani her füzeye karşılık sıradan füze atmıyorlar. Bunu bile hesaplayan bir sistem, ayrıca en son yapılan hava saldırılarının birinde füze bile atmadılar, füzeleri lazer ile düşürdüler ama anlaşılan o ki buna ABD karşı çıktı bir daha bu yöntemi kullanmadılar. Dolayasıyla İsrail bölgede üstünlüğünü hava gücü ile kuruyor. Türkiye’nin de bu noktada hava gücü konusundaki önemi anladığını düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte buna göre adımların atılacağını söylemek yanlış olmayacaktır” ifadelerini kullandı.