Sandık korkusu

Emekliler, daha zamlı maaşları ceplerine girmeden, “acaba bu arada ilave bir artış olabilir mi, seyyanen zamdan bizde yararlandırılabilir miyiz?” gibi sorularla karşımıza çıkıyorlar. Evet, memur emekli maaşlarına yapılan zamdan eksik kalanı da verdi. Yani işçi ve Bağ-Kur emeklileri de yüzde 49,25’lik zam oranına ulaştı. Birçok çevre bu yapılan son artışı “sandığa” bağlıyor. Allah var ya atılan tüm bu adımların önünde seçimi kazanma kaygısı yatıyor.Emekli son beş yıldır, açlık sınırının altında bir maaşa talim ediyor. İşin garip yanı, maaş ile açlık sınırı arasındaki makas kapanacağı yere de artıyor. Mesela; 2019 yılında, emekli maaşı açlık sınırın yüzde 7.35 altındaymış. 2020’de bu makas yüzde 15’e, 2021 yılında yüzde 39’a, 2022’de yüzde 41’e ve bu yıl ile geçen yılda ise yüzde 50’lere kadar yükselmiş. Şimdi hükümete bakarsanız emekli maaşlarında büyük artışlar gerçekleştirdiklerini söylüyorlar ama, ortada böylesine de bir çarpık durum var. Yani siz ne kadar verirseniz verin, verdiğiniz günün koşulları altında bir anlam taşımıyor. Geçtiğimiz yılın nisan ayında en düşük emekli maaşı 7 bin 500 lira, dolar kuru ise 19 lira civarındaydı. Ortalama bir hesap üzerinden gidersek, en düşük emekli maaşı 389 dolardı. Gelelim bu yıla Ocak ayında en düşük emekli maaşı 10 bin lira oldu, dolar 30 lira sınırını da aştı ve asgari emekli maaşının değeri 332 dolara geriledi. Yani emekli bu süre içinde 57 dolar kayba uğradı. Türk lirası karşılığı ise 1.700 lira. Yani sizin verdiğiniz 2 bin 500 liralık artışın 1700 lirası uçtu gitti.Bizim anlatmak istediğimiz işte tam da bu, Yani siz ne verirseniz verin, verdiğiniz daha cebe girmeden eriyip gidiyor. Sizin verdiğiniz, götürdüğünü karşılamıyor. Bir diğer önemli nokta ise emekliler arasındaki farklı uygulamalar. 2002’den sonra emekli olanların intibaklarını neden vermiyorsunuz? Yüzde 75’lere kadar ulaşan emeklilik maaşı bağlanma oranını neden yüzde 28’ler-30’lara indirdiniz. Neden sürekli bir eliniz, emeklinin cebinde. Bu ülke için tüm gençliklerini heba etmiş bu insanlara bu zulmü neden reva görüyorsunuz. Çarşıda-pazarda etiketlere bakarak dolaşan emeklilerin yaşadıkları size durumun ne kadar ağır olduğunu göstermiyor mu?Bu yapılanları, “bütçe kaynaklarıyla” savuşturmaya çalışmayın. Bütçeden hangi kalemlere ne kadar kaynak aktarıldığını hepimiz biliyoruz. Faize, KKM zenginlerine, KOİ projelerine, bazı kesimlere ne kadar vergi indirimi ve istisnası yapıldığını, “itibardan tasarruf olmaz” gerekçesiyle harcananları bilmiyor muyuz sanıyorsunuz?Hepsini biliyoruz, görüyoruz. Bunu ülkeyi yönetenlerde iyi biliyorlar. Bakın Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) kendi iç çalışmalarında hissedilen enflasyonun yüzde 129 olduğunu gazeteler yazdılar. CHP Genel Başkanı Özgün Özel’in geçtiğimiz günlerde partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada söylediklerini emekliler bire bir yaşıyorlar. 2003 yılı ile 2023 yılları arasındaki alım gücünü örneklerle karşılaştıran Özel, 2003’te en düşük emekli maaşı 332 milyon lirayken (paradan 6 sıfır atılmadan önce) emeklinin 332 kilo makarna alabildiğini, bugünkü en düşük emekli maaşı ile ise (10 bin lira) 222 kilo makarna alınabildiğini söyledi. Özel, “166 kilo pirinç alabiliyormuş emekli maaşıyla şimdi 126 kilo alabiliyor. 55 litre zeytinyağı alırken 44 litre zeytinyağı alıyor. diye konuştu.Özel örnekleri çoğaltarak, şunları da sözlerine ekledi. “90 kilo beyazpeynir alırken 80 kilo alabiliyor. 2 bin 553 yumurta alırken 1834 yumurta alıyor. 55 litre zeytinyağı alırken 44 litre zeytinyağı alıyor. 37 kilo dana eti alırken, 30 kilo dana eti alıyor. İşte hesap ortada.”Evet; hesap ortada, kayıp sadece emeklilere has bir durum değil. Memur da, işçi de, esnafta bu durumdan şikayetçi. Çünkü insanlar elde ettiği maaşıyla artık geçim edemiyor. Bir iki gün önce yazdık; bankalara borçlu sayısı 36,3 milyona, tüketici kredilerinin tutarı: 1,5 trilyon lira, bireysel kredi kartı tutarı: 1,1 trilyon lira, takipteki alacaklar: 193,2 milyar liraya ulaştı dedik. Bunlar sağlıklı bir ekonominin göstergeleri olamaz. Ekonomi kurmayları da bir takım rakamlar açıklıyorlar, biz de açıklıyoruz. Bunlar bire bir bizim yaşadıklarımız. Emekli artık marketleri, sanat galerini gezer gibi dolaşıyor. Bir kapıdan girip öbüründen çıkıyor. Pazara, bir ucundan giriyor diğer ucundan eli boş olarak çıkıyor. Sonuç olarak, emekli halen durumunun düzeleceği beklentisi içinde. Halen, bir şeyler olacakmış gibi ümit içinde. Keşke olsa ama yok, kasa tam takır. Daha doğrusu emekliye, çalışana böyle ama, diğer yandan, faize, KKM zenginlerine, geçmediğimiz, uçmadığımız, yeterince hizmet alamadığımız KOİ projelerine, bazı kesimlere yapılan vergi indirimlerine istendiği an kaynak bulunabiliyor. Yani işin özeti, emekliler bu şekilde sürünmeye ve açlığa talim etmeye devam edecekler. Yılın ikinci yarısından itibaren de tüm ülke talimlere katılacak.