Türk ekonomisi için iyi bir görüntü olmadı

Merkez Bankası’nda yaşanan görev değişikliği son günlerde ekonomik istikrarı önceleyen ekonomi yönetimi ve ekonomik programın güvenirliği azısından olumsuz bir hava yarattığı görüşü kamuoyunda ağırlık kazandı. Ekonomiden Sorumlu devlet eski Bakanı Ufuk Söylemez, Türk ekonomisinin istikrarı açısından özerk yönetime sahip Merkez Bankası Başkanlarının bu tür yöntemlerle değişmesinin iç ve dış piyasalarda güvensizlik olarak algılanacağını belirterek, “Merkez Bankası Başkanının bu yöntemle görevi bırakması Türk ekonomisi açısından iyi bir görüntü vermeyecektir iç ve dış piyasalarda. Merkez Bankası başkanları çok özel nitelikli insanlar olarak görülür. Sadece makro ve mikroekonomi bilgisi merkez bankası başkanlığı için yeterli olmuyor. Bunun yanı sıra anayasal düzenin ülke koşulları içinde iyi bilinmesi, idare hukuku, mali tablo ve bilanço analizleri, ülke ekonomi bürokrasinin iyi tanınması gibi başlıca kriterlerin de başkanlar tarafından iyi bilinmesi önemlidir. Son dönemde Merkez Bankası başkanlarının yurt dışından gelmeleri ekonomik istikrarın ve güvenin sağlanması açısından bu nitelikler dikkate alındığında yeterli olmuyor. Kaldı ki iktidarın ekonomik programının en önemli ayağı olan Merkez Bankasının böyle bir değişikliğe gitmesi istikrarsızlık ve güvensizlik göstergesi olarak algılanacaktır iç ve dış piyasalarda. Ayrıca bu şekilde özerk bir kurum olan Merkez Bankası Başkanı değişimi olursa sorunlu demokrasi, eksik ekonomik program görüntüsü verilmiş olacaktır maalesef” dedi.
ABD’den büyük iddialarla getirilen merkez Bankası başkanının bu yöntemle kısa sürede görevden alınmasının iç ve dış piyasalarda güvensizlik algısı yaratacağını kaydeden Söylemez, şunları söyledi:
“Merkez Bankası başkanı ABD’den büyük iddialarla geldi. Ardından bu yöntemle istifa etti. Bunun yanı sıra yeni göreve başkan ile ilgili olarak Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklama Merkez Bankası Başkanlığı görevine getirilen bir için maalesef doğru olmadı. Bu süreçte yaşananlar maalesef iç ve dış piyasalarda güvensizlik yarattığı gibi, uygulanan ekonomik programa ilişkin olarak da istikrarsızlık görüntüsü verdi. Bu şartlarda elbette ortaya çıkan görüntü Türk ekonomisi açısından iyi olmadı. Bir de şunu hatırlatmakta fayda var. Merkez Bankası Başkanı olarak görev yapanların sadece makro ve mikroekonomi üzerine bilgisi olması yeterli olmuyor. Bir anlamda ABD’de al sat işlemleri kapsamında pozisyonu olan, borsayı iyi bilen bir kişi olması Merkez Bankası Başkanlığı yapması için yeterli olmaz. Merkez Bankası başkanı görevi yapan kişilerin görev yaptığı ülkenin anayasal düzenini çok iyi bilen, anayasa hukuku, idare hukuku bilgisi olan, mali tabloları, bilançoları çok iyi okumasını bilen, ticaret hukukuna hakim nitelikli insanlar olması büyük önem taşır. Türkiye’de mühendislik okuyup, ABD’de de ekonomi masteri yapmak Merkez Bankası Başkanlığı yapmak için yeterli olmuyor. Bu ülkenin Merkez Bankası başkanlığı yapabilecek çok iyi ekonomistleri, ekonomi bürokratları var. Kaldı ki Merkez Bankası başkanları aynı zamanda görev yaptığı ülkenin bürokrasisini, bürokratik geleneklerini çok yakından bilmek zorunda. Bunların toplamında görevine yerine getirmeli. Tüm bu niteliklere baktığımızda bu süreçte bunların hiç biri görmüyoruz.”
İktidarın ekonomide istikrarı önceleyen bir ekonomik programı hayata geçirmek isterken, bu tür bir uygulamaya gitmesinin aynı zamanda ekonomik programın istikrarı açısından olumlu bir görüntü vermeyeceğini belirten Söylemez, “Bu noktada istikrarlı, iç ve dış piyasalara güven veren bir ekonomi programının en önemli ayağını Merkez Bankası oluşturuyor. Merkez Bankası başkanını özerk bir yönetim anlayışından uzak biçimde bu şekilde görev değişimine gitmesi ekonomiye güvensizlik duygusunu arttırıyor. O zaman günlerdir yapılan tartışmalara tekrar geri dönüyoruz. İktidar 31 Mart seçimlerine kadar durumu idare etmek istiyor. Döviz kuru yine baskılayacak bir politika izleyecekleri ortaya çıkıyor. Türkiye açısından ortaya çıkan görüntü maalesef sorunlu bir demokrasi, istikrarsız, güven vermeyen, eksik bir ekonomik program görüntüsü. İktidar 31 Mart seçimlerine kadar durumu idare edip, ardından IMF’li ya da IMF’siz kemer sıkma politikası izleyeceği izlenimini şimdiden veriyor” diye konuştu.
Merkez Bankası ve Merkez Bankası Başkanlarının ülke ekonomileri açısından önem taşıdığını belirten Söylemez, “ Bu süreçte öyle bir tabloyla karşılaştık ki maalesef, istikrarsız giden futbol takımlarının bir sezonda iki üç defa teknik direktör değiştirmelerine benzer bir durum ortaya çıktı. Bu görüntüyü verdiğiniz andan itibaren ekonomiye olan güven sarsılır. Böyle bir tablo elbette güven vermez, istikrarsızlık işareti olarak algılanır. Türkiye’de sorunlu bir demokrasi, istikrardan uzaklaşan, güven vermeyen nitelikte olan eksik bir ekonomik program anlayışı tablosu hoş görüntü değil. Tüm yaşananlardan sonra geriye sorunlu demokrasi, eksik ekonomik program, belirsizlik algısı ciddi sorun yaratır Türk ekonomisi açısından” dedi.