Hamas ile İsrail arasında yaşanan savaşta 4 günlük ateşkeş bugün başlıyor. Dünyanın tepkilerini ve yaşanan süreçte Türkiye’nin adımlarını değerlendiren emekli Büyükelçi Aydın Adnan Sezgin, daha sakin bir dış politika izlenmesi gerektiğini ve özellikle meselenin iç siyasetin ötesinde bir mesele olduğuna değindi. Sezgin, ayrıca Türkiye’nin öncelikli olarak kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi gerektiğinin altını çizerek, kültürel ve tarihi konumumuza uygun hareket edilmesi konusunda uyarılarda bulundu.
ABD ve İran’ın bölgesel bir savaşa dönüşmemesi için iletişim halinde olduğunu belirten Sezgin, “Bölgede İran’a yakınlığıyla bilinen gruplar çatışmaya dahil oluyor fakat kontrollü bir şekilde yaşanıyor. Amerika Gazze’de yaşananların bölgesel bir savaşa dönüşmemesi için bölgeye çok ciddi bir askeri yığınak yaptı. Akdeniz’de çok ciddi bir filo oluşturdu. Bu sadece İsrail’i korumak için değildi aslında bölgesel bir savaşın özellikle İran ile İsrail arasında yaşanabilecek bir savaşın önüne geçmek için yaptı. Askeri tedbirlerin yanı sıra İran’daki İsveç konsolosluğu üzerinden de iletişim halinde olundu. Amerika’nın, İsrail’in intikam hırsının biraz azalmasını uluslararası kamuoyunun yükselmesini beklediğini anlıyoruz. Amerika’da bu ateşkesin sağlanması konusunda devredeydi. Bu da İsrail’in üzerinde bir baskı oluşturdu. Ayrıca İsrail bu operasyonunun kendisine de askeri, ekonomik olarak zarar verdiğini görüyor. Hem de çok fazla can kaybı yaşanıyor. Ayrıca tüm dünyada da itibarını tahrip eden bir operasyon olduğunun farkında. Sonsuza kadar sürdürülebilecek bir operasyon değil. Cumhurbaşkanımızın söylediklerinin aksine 10. Gününden itibaren tüm dünyada aydınlar ve aktivistler İsrail üzerinde bir baskı kurmak için birçok yürüyüş gerçekleştirdi. Hatta İngiltere’de İç İşleri bakanı görevden alındı. Yani aslında ilk başta dünya verdiği desteği sonrasında geri çekti” ifadelerini kullandı.
İsrail’in yaşattığı dehşet Hamas’ı yarattı diyen Sezgin, “Hamas’ı yok etmek diye bir şey söz konusu olamaz. 10 yıllardır İsrail’in yaşattığı dehşet Hamas’ı yarattı. İsrail bu saldırılarıyla Hamas’ı daha da güçlendirdi. Hamas zayıflar başka bir örgüt ortaya çıkar. Bunu azaltamaz” diye konuştu.
Türkiye bu süreçte daha akıllı ve çıkarlarına uygun bir tutum izleyebilseydi daha etkin olabilirdi diyen Sezgin, “Şu anda Türkiye denklem dışında kalıyor. İstediğimiz kadar bağırıp çağıralım. Çünkü iç politikaya yönelik bir söylem geliştirildi. 2019 seçimlerinde hatırlarsanız beka sorunu üzerinde durmuşlardı. Aydın Germencik’teki belediye seçimleri beka sorunu olarak lanse edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu seferde gayet temkinli başladığı süreci grup konuşmasında istikbal meselesi olarak lanse etti. Önce Filistin’i sonra bizi parçalayacaklar minvalinde bir konuşma yaptı. 28 Ekim’de yaptığı konuşmada da iç politikaya yönelik bir kurguydu. Sadece yerel seçimler değil Türkiye’yi daha da otoriter bir rejime dönüştürme amacı taşıyordu. Filistin meselesinde bu üslubun benimsenmesinin sebebi Erdoğan’ın sistemi daha da kendi iktidarını sağlamlaştırmasına yorumlanabilir. Çünkü sonrasında önce anayasa tartışmaları ardından da yüzde 50+1 tartışmaları gündeme geldi” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin kültürel ve tarihi bağlarıyla örtüşen bir tutum ile hareket edilememesinin Gazze savaşında pasif kalmamıza neden olduğunu belirten Sezgin, “Türkiye hiçbir zaman bu son 10 senede olduğu kadar güçsüz kalmadı Filistin konusunda. Son 10 yılda Filistin davası da bu kadar geriye gitmemişti. Türkiye’nin becerileriyle, konumuyla ve tarihiyle bağdaşan bir konumumuz olmadı. İnsani yardımlar konusunda evet çok şey yapıldı fakat Türkiye’nin burada oynayabileceği çok önemli rol vardı. Eğer kendi iç siyasetimize yönelik değil de dış politikaya yönelik hamleler yapılmış olunsaydı çok da aktif bir rol üstlenebilirdik. İlk günlerde Hakan Fidan’ın konuşmaları çok dengeli ve tedbirli bir noktadaydı. Sonrasında iç politikaya alet edildi ne yazık ki” dedi.
Türkiye’nin İran ile ortak bir tutum sergiliyor imajının önlenmesi gerektiğini belirten Sezgin, “İran ile Türkiye ortak bir tutum sergilememeli. Riyad zirvesinde böyle bir görüntü ortaya çıktı. Sonrasında da İran ile görüşmeler devam etti. Türkiye’nin İsrail konusunda İran ile ortak tutum geliştiriyormuş izlenimi bizim ulusal çıkarlarımıza uygun değil. Bu meselenin çözümüne de katkı sağlamaz. Türkiye daha sakin davranarak başka bir diplomasi izleyerek sonuç noktasına daha çok katkıda bulunabilir. Bundan sonrasında neler yaşanacak göreceğiz” diye konuştu.