Genç Girişim ve Yönetişim Derneği (GGYD) Genel Başkanı M. Nezih Allıoğlu, Türkiye’nin, gelecekte küresel ekonomide rekabet edebilmesi için yüksek teknoloji, inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına büyük önem vermesi, bu alanlarda ciddi yatırımlar yapması gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin geleceğin küresel ekonomisindeki yerini güçlendirmeye ihtiyacı olduğunu, bu yüzden ekonomide yeşil dönüşüme geçişte atacağı adımların büyük önem arz ettiğini vurgulayan Allıoğlu, “Ülkemiz ekonomide yeşil dönüşümü hızlandırmak için Ar-Ge çalışmalarını destekleyerek yeşil üretim için gerekli teknolojileri geliştirmeli ve yaygınlaştırmalıdır. Öncelikle geri dönüşüm teknolojileri olmak üzere verimlilik artıran ve sera gazı emisyon artışını sınırlamayı hedefleyen yatırımlar desteklenmeli, uluslararası ticaret alanında iklim değişikliği politikalarıyla uyumlu ihracatın rekabet gücü artırılmalı” dedi.
Çevreye duyarlı, sürdürülebilir sanayi ve döngüsel ekonomi alanları oluşturulmasına hız verilmesi gerektiğine dikkati çeken Allıoğlu, “Küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en aza indirmek amacıyla enerji ve üretim kaynaklarını verimli şekilde kullanan, çevre dostu üretime yönelik yatırımlar desteklenmelidir. Geleceğin ekonomisinde rekabet edebilmemiz için şimdiden yüksek teknoloji ve inovasyona büyük yatırımlar yapmalıyız” diye konuştu.
Türkiye’nin ihracatını artırmasının da öncelikleri arasında olması gerektiğinin altını çizen Allıoğlu, “İhracatı artırmak için yatırım ve üretim ortamını destekleyici teşvikler hayata geçirilmelidir. İhracatta ayrıca katma değeri yüksek malların payı artırılmalıdır. Bunun için de yüksek teknoloji ile orta-yüksek teknoloji alanlarında ciddi oranda yabancı yatırım çekmeliyiz. İhracatımızı artırmamız yüksek teknoloji, inovasyon, markalaşma ve Ar-Ge’ye yapılacak yatırımlarla mümkün” ifadelerini kullandı.
İş dünyasının Orta Vadeli Plana (OVP) önem verdiğini de vurgulayan Allıoğlu, “Bu programın gerçekçi olduğuna inanmaya ihtiyacımız var. Piyasaların rahatlaması için belirlenen hedeflerin tutturulmasına öncelik verilmelidir. Bu programın gelecek yıla kadar ciddi şekilde ele alınması, seçim bahanesiyle programın dışına çıkmadan temel hedeflere odaklanılması gerekiyor. Ülkemizin ve piyasanın bir an önce rahatlamaya ihtiyacı var. Program hedeften uzaklaşmadan doğru şekilde uygulanırsa doğal olarak enflasyon da düşecektir” diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 40’a yükselttiğini de hatırlatan Allıoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Merkez Bankası’nın, piyasa koşullarına uygun olarak politika faizini artırmaya devam edeceğini düşünüyorum. Aralık ayında da 500 baz puan civarında bir artış bekleniyor. Gelecek yıl için enflasyon beklentisi yüzde 36. Bugünkü tabloya baktığımızda ise ekim ayı itibarıyla enflasyon yıllık bazda yüzde 61,36 seviyesinde, böylece eksi 21 negatif reel faiz söz konusu. Bu faiz artışları ve daha düşük enflasyonla fark kapanarak eksi 10’lara kadar gelebilir, ancak bunun yeterli olacağını düşünmüyorum.”
“Yabancı yatırımcı güvenli bir ortam ister”Allıoğlu, ekonomi yönetimi doğru adımlar atsa da Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yabancı sermayeyi çekmede şimdiye kadar istediği ivmeyi yakalayamadığına da dikkati çekti. Allıoğlu, şunları kaydetti: “Yabancı yatırımcı bir ülkeye ciddi sermaye yatırımı yapmak isterse, ilk olarak yatırımının garantide olmasını isteyecektir. Yabancı yatırımcı, yatırım yapacağı ülkede önce hukuk ve hukukun doğru şekilde uygulanmasını gözetir. Maalesef şu anda yabancı yatırımcı hukuk sistemimize olan güven eksikliği yüzünden gelmek istemiyor. Yabancı yatırımcı güvenli bir ortam ister. Bu yüzden gerekli adımlar atılmalı, sağlam bir yapısal reform programıyla birlikte yabancı yatırımcıya güven telkin edilmeli.”
“2023 en fazla sıfır otomobil satılan yıl olacak”Faizlerin artmasının otomotiv sektörü üzerindeki etkilerini, araç satışlarındaki satışları ve ikinci el araç piyasasını da değerlendiren Allıoğlu, “Nisan ve mayıs ayında otomobile ulaşılamıyordu. Yatırımcılar, paralarını enflasyona karşı koruyamadığından ne buluyorlarsa alıyor, bir sene sonra yapacağı yatırımı hemen yapıyordu. Gayrimenkule de talep vardı. Şimdi faizlerin yükselmeye başlamasıyla birlikte insanlar paralarını başka yerlerde değerlendirmeye başladılar ve otomobildeki kuyruklar azalmaya başladı” dedi.
Allıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün hemen hemen her markada çok kısa sürede araç alabiliyorsunuz. ‘Otomobil bulamıyorum’ sorunu artık yok. En fazla 15-20 gün içerisinde araçlar sahiplerine teslim ediliyor. Rakamlarla ifade etmek gerekirse; tüm markalarda ağustos ayında 86 bin, eylül ayında 95 bin, ekim ayında 101 bin araç satıldı. Kasım ayında ise bu sayının 110 bin ve aralık ayında 140 bin olması bekleniyor. 2023 yılı Türkiye tarihinde en fazla sıfır otomobil satılan yıl olacak. Bu yılın sonunda 1 milyon 150 bin ila 1 milyon 200 bin aracın satılacağını tahmin ediyoruz. Otomobil satışlarının en parlak olduğu 2016-2017 yıllarında bile bu rakam 980 bindi. Bugün o rakamın yüzde 20 daha üzerinde bir seviyede bulunuyoruz.”
Yaklaşık 4-5 ay önce insanlar sıfır araç bulamadığı için ikinci el araca talebin arttığına işaret eden Allıoğlu, “Böylece ikinci el araçlar neredeyse sıfır fiyatında hatta sıfır fiyatın üzerinde satıldı. Ancak bu durum sıfır araçların gelmeye başlamasıyla değişti ve ikinci el fiyatları gerilemeye başladı. Aslında insanların birçoğu ikinci el araçtan vazgeçip sıfır araca yöneldiğinden sıfır araç satışları artıyor” diye konuştu.
Hükümetin otomotiv piyasasını düzenlemek için aldığı tedbirlerin de işe yaradığını vurgulayan Allıoğlu, “Otomotiv sektöründe ‘6 ay 6 bin kilometre’ kararı olumlu sonuç verdi. Şirketlere özel olarak alınan bu karar piyasadaki haksızlığı önledi. Bir şirket 3 adet otomobil alıyor ve garaja koyuyordu, fiyatlar yükseldiği zaman da onları satışa çıkarıyordu. Bu yaklaşım alınan bu kararla birlikte engellendi. Galericinin işi sıfır otomobil alıp satmak değil, sıfır otomobil satmak bayinin işi. Galericiden sıfır otomobil alıyorsan orada bir yanlışlık söz konusu. Söz konusu karar şirketlerin otomobili önceden satın alıp birkaç ay sonra piyasaya sunmasını engelledi” ifadelerini kullandı.
“Araç ve konut alımı karlı yatırım olmaya devam edecek”Ülkedeki yüksek enflasyon gerçeği yüzünden “yarının bugünden ucuz olmayacağının” altını çizen Allıoğlu, şunları kaydetti: “Bugün baktığınızda faizlerin yüksek olması nedeniyle kredi kullanımı sınırlı. Bir beyaz yakalı, mavi yakalı araç almak istediğinde kredilerin yüksek olması nedeniyle sıkışmış durumda olsa bile araç satışları artıyor. Çünkü satın alma davranışımızı etkileyen bir yüksek enflasyon gerçeğimiz var. Bugün paranızı bankaya yatırsanız alacağınız mevduat faizi yüzde 40-45 civarında, yaşadığımız enflasyon bunun çok üzerinde seyrediyor. Dolayısıyla bugün alacağınız bir malın fiyatının gelecek yıl iki katına çıkacağı düşüncesiyle araç ve konut almaya yöneliyorsunuz. Her durumda araç almak veya konut almak karlı yatırım olmaya devam edecek. Rakamlar çok yüksek olduğu için konut almak daha zor, bu yüzden bir konut alacağınıza 6-7 tane araç alabiliyorsunuz. Böylece riski dağıtmak adına araç almak daha hesaplı hale geliyor.”
“Satılan araçların yüzde 5,5’ini elektrikli araçlar oluşturuyor”Türkiye’de elektrikli araç satışlarının hızla arttığını vurgulayan Allıoğlu, şu bilgileri verdi: “Türkiye’de 2022 yılında tüm satılan araçların yüzde 1.1’i elektrikli araçlardan oluşuyordu. Bu yıl ekim ayı sonu itibarıyla elektrikli araç satışlarının payı yüzde 5,5’lere ulaştı. Elektrikli araç satışları 5 kat arttı diyebiliriz. Yüzde 5,5 satış oranı küçük gibi görünebilir, ancak bu elektrikli araç satışlarının önümüzdeki yıl toplam satışlarda ciddi bir yer edineceğini gösteriyor. Ancak insanların kafasında elektrikli araçlarla ilgili ‘Altyapı var mı?’, ‘Aracımı nerede şarj edebilirim?’ ve ‘Menzili ne kadar?’ gibi bazı soru işaretleri var.”
Türkiye’de elektrikli araçlarla ilgili altyapı, şarj istasyonları ve menzil gibi konularda soru işaretlerinin hızla giderileceğini düşündüğünü söyleyen Allıoğlu, “Birçok yerde bizim firmamız dâhil iki yıl içinde 700 kilometre menzile sahip elektrikli araçlar olacak. Elektrikli otomobil sektöründeki teknolojik gelişmenin sonuçlarını 3-5 içinde yıl içinde daha hızlı göreceğiz. Menzillerin 700- 800 kilometreleri bulması ve diğer sorunların çözülmesiyle birlikte ülkemizde elektrikli araç satışlarının hızla artabileceğini düşünüyorum” diyerek sözlerini tamamladı.