ABD enerji arz güvenliği peşinde

Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısının ardından başta Ortadoğu olmak üzere küresel anlamda gelişmeler uluslararası camia tarafından yakından takip ediliyor. İçinden geçtiğimiz sürecin jeopolitik kırılmaların yaşandığı bir süreç olduğunu ifade eden Okan Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Poyraz Gürson, “Bu süreç daha önceden başlamış bir süreç. Türkiye’yi de ilgilendiren jeopolitik kırılmaların yaşandığını içinden geçtiğimiz süreçte görüyoruz. Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısının ardından ABD’nin beklediği hamleyi yapamadığını görüyoruz. Ortaya çıkan kırılma durumunda ABD istediğini alamamış gibi görünmüyor. ABD, bu noktadan itibaren Ortadoğu’da enerji arz güvenliğini sağladıktan sonra Asya Pasifik coğrafyasına yönelecektir. Son dönemde yaşanan gelişmeler bunu gösteriyor” dedi.
Hamas’ın İsrail’e saldırmasının ardından son dönemde yaşanan jeopolitik kırılmaların daha belirgin hale geldiğini belirten Gürson, şunları söyledi: “Hamas’ın İsrail’e saldırı gerçekleştirmesiyle birlikte ABD’nin nasıl bir tavır takınacağını herkes dikkatle takip etmeye başladı. Ancak ABD bir anlamda kendisinden beklenen hamleyi yapmadı, yapamadı. Bunun çeşitli nedenleri var. Bunun başında saldırının ardından ortaya çıkan durumda aslında ABD’nin planlarının tam olarak işlemediğini gördük. ABD beklediğini alamadı. Hatta bazı uluslararası yorumcular yaşanan olayı daha önce 2001 yılında yaşanan 11 Eylül saldırılarına benzetti ve ABD’den o dönemki tepkisine benzer bir tepki gelebileceğini ifade etti. Ancak bu da olmadı. ABD son dönemde birtakım projeleri hayata geçirmek için planlar yapıyorsa da bunu tam olarak başaramıyor. Hatta başta Ortadoğu olmak üzere bazı bölgelerde kendi hazırladığı planları dikkate aldığımızda tam tersi sonuçların, ABD’nin hesaplarını alt üst eden sonuçların ortaya çıktığını görüyoruz. Bu nedenle ABD içinden geçtiğimiz süreçte Ortadoğu’da tek bir şey isteyecektir o da enerji arz güvenliğini sağlamak. Yani Ortadoğu enerji kaynaklarının batıya güvenli bir şekilde batıya iletimini sağlayabilmek. Bunu sağladıktan sonra uzunca bir süredir mücadele ettiği esas güçler olan Asya Pasifik güçlerinin bulunduğu alanda mücadele etmek isteyecek. Ancak ABD şu anda Ortadoğu’daki enerji güvenliğini ve bu enerjinin batıya aktarılmasını öncelikle sağlamak istiyor.”
Hamas’ın saldırısının ardından gelişen süreçte bölgesel bir çatışmanın çıkıp çıkmayacağını da beklenti içinde olduğunu kaydeden Gürson, “Bu şartlarda Ortadoğu’da, Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyada bölgesel çatışma olmayacağı anlaşıldı. Bir defa bunu kimse istemiyor. Her ne kadar Hizbullah’ın belli noktalarda sürece dahil olmak istemesinden dolayı böyle bir beklenti oluşmuş olsa da bölge güçlerinin bunu istemedekileri yine küresel güçlerin yaptıkları açıklamalar bölgede büyük bir çatışma ortamının istenmediğini ortaya koyuyor. ABD sadece F-15 uçaklarıyla Hamas’ın bulunduğu alanları temizlemek için operasyon düzenliyor. Bu süreçte kara operasyonu da gerçekleştirilecek gibi durmuyor. Dolayasıyla böyle bir ortamda bölgesel çatışmanın olabileceğini söylemek çok zor. Ancak ABD’nin Doğu Akdeniz’de böyle bir pozisyon almasından İran’ın nükleer teknoloji ve silah yapımında beklenenden fazla mesafe kaydettiği sonucu da çıkabilir” diye konuştu.
Türkiye’nin bu süreçte takındığı tavır ile dikkatleri üzerine çektiğini kaydeden Gürson, “Türkiye bölgesel istikrarı ve barışı önceleyen tavrıyla dikkatleri çekti. Türkiye yine son dönemde bölgede önemli bir gücü olduğunu ortaya koyan ülke oldu. Enerji arzında ve iletiminde Türkiye’nin önemli bir ülke olduğu ortada. Öte yandan bölgesel anlamda yaşanan jeopolitik kırılmalarda Türkiye’nin önemini de yine bu süreç ile daha da iyi anlaşıldı. Türkiye eğer İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda beklenen sonucu alırsa bölgedeki gücünü daha da arttırır ve garantörlük hakkı da alabilir. Bu konunun nasıl şekilleneceğini ilerleyen süreçte göreceğiz” ifadelerin kullandı.