Ahmet Varlı: Kendimi hikayeye teslim ettim

34. Ankara Film Festivali tüm hızıyla devam ederken, gündemde Ulusal Uzun Film Yarışması’nın son gösterimleri gerçekleşti. Festivalde sona doğru gelinirken, Büyülü Fener Kızılay’ın sahnesinde Ulusal Uzun Yarışması’nın son filmi olan yönetmen koltuğunda Ayşe Polat’ın oturduğu Kör Noktada filmi vardı. Gösterim sonrasında oyuncular Nihan Okutucu, Muttalip Müjdeci, sanat yönetmeni Osman Özcan ve filmin 12 yaşındaki minik yıldızı Çağla Yurga ile söyleşi yapıldı.
Film, Alman bir ekibin ücra bir köyde yıllar önce kaybettiği oğlunun anısını canlı tutabilmek için kadim bir ritüel yürütmekte olan yaşlı bir Kürt kadınla çekmeye koyuldukları belgeselle başlıyor. Ekibe Kürtçe çeviride yardımcı olan genç kadın ise aynı zamanda karanlık bir örgüte mensup olan Zafer’in kızı Melek’in bakıcılığını yapıyor. Babasının karanlık işleri arkasından gizemli bir varlığın Melek’e musallat olması ardından Zafer, örgüte sadakati ve ailesi arasında kalırken, tüm bu insanların olay örgüleri birbirine giriyor.
KURGU, CUMARTESİ ANNELERİ’NDEN ESİNLENİLMİŞTüm salonun ürpererek izlediği “Kör Noktada” filminin gösterimi ardından sahneye çıkan oyuncular söyleşide seyircilerin sorularını yanıtladı. Filmin Zafer’i Ahmet Varlı, senaryoyu okuduktan bilhassa yönetmen Ayşe Polatı’ı dinledikten sonra ekibin bir parçası olmak istediğini dile getirerek, “Bende süreç şöyle işliyor; oyuncu olarak ilk önce karakterle ilişki kurmaya çalışıyorum, ardından dönüp bütün bir hikayeyi okuyorum. Ayşe, hep sınırlarda geziyor. Cumartesi Anneleri’nden esinlenerek yazılan kurguda sonra insan sınırlarının nasıl çizileceğini merak ediyordum ama Ayşe ne yazdığını de ne çekmek istediğini de çok iyi biliyordu. Dolayısıyla kendimi hikayeye teslim etmek istedim. Çekimden bir yıl önce çalışmaya başladık, vaktimiz vardı. Keyifli güzel bir süreç geçirdik. Ayşe ile çalışmak çok zor ama okul gibi. Biraz öyle bir yönetmen, acı ama tatlı. Filmi birden çok defa izledim ve bir kez daha görüyorum ki insanın hayatına dair farklı parametreler sinema diliyle çok sinsice serpiştirilmiş” ifadelerini kullandı.
Filmin Sibel’i Nihan Okutucu, senaryoyu ilk okuduğum zaman uzunca bir süre anlamadığını dile getirerek “Sebebi kurgunun da senaryoda aynı şekilde yazılmış olmasıydı. Karakter hikayelerini daraltıp filmin bütününe bağlamaya çalışmış Ayşe. Ayşe ile çalışmak gerçekten ne kadar zorsa iyi ki dediğimiz anlar da o kadar çok” diye konuştu. Filme, ‘günün sonun her şey ortaya çıkar ve hiçbir şey kapılar ardında kalmaz’ mesajının hakim olduğunu ifade eden Okutucu “Ayşe net tanımlar koymuyor ve hikayenin ucunu açık bırakıp seyircinin kendi algısına göre algılamasını sağlıyor” dedi.
PEDEGOGLA ÇALIŞTILAR: ‘SET ÇAĞLA İÇİN BİR OYUN ALANIYDI’Okutucu, “Kör Noktada”nın bir çocuk için oldukça ağır bir film olduğundan çekim sürecinde bir pedegogdan yardım aldıklarını belirterek “Çağla’nın annesi sürekli yanımızdaydı, Sinem artık ekibin bir parçası olmuştu. Her şeyi oyuna çevirerek yaptık, senaryonun bütününden haberdar olmaksızın, bir çocuk olarak yalnızca duyması gereken şeyleri duyuyordu. Set, onun için bir oyun alanıydı ve çok uyumlu çalıştık” diye konuştu.
Çağla Yurga’nın annesi Sinem Yurga ise minik oyuncunun filmin tamamını hala izlememiş olduğuna değinerek, “Misal ölü kuş sahnesinde sanat ekibiyle birlikte kuşu birlikte boyayıp oluşturdular, süreç hep Çağla’nın bunların gerçek olmadığını algılamasını sağlayacak detaylarla ilerledi. Şimdi bile Çağla bir film izlediğinde arkadaşlarını ‘bunların hiçbiri gerçek değil’ diyerek telkin eder” diye konuştuç
MUTTALİP MÜJDECİ: HEPİMİZ SEYİRCİ GİBİ DONDUK KALDIKFilmin Hasan’ı Muttalip Müjdeci Almanya’da yaşayan yönetmen Ayşe Polat’ın kendisinden bir not iletmesini istediğini belirterek, şunları söyledi; “Ayşe kısa filme başladığında, bu ilk kez Ankara Film Festivali’nde gösterilmiş. O yüzden burada olmayı çok istediğini söyledi, herkese ayrı ayrı selamlarını iletti. Ankara’nın kendisi için çok farklı olduğunu da belirtti” dedi. Kendisinin filmi ikinci kez izlediğini belirten Müjdeci, “Hepimiz aynı seyirci gibi donduk kaldık. Ahmet ile birbirimize soruyoruz, konuşamıyoruz. Çok ağır bir film” diye konuştu.
Filmin sanat yönetmeni Osman Özcan artık bu işlerin uluslararası düzeye kaydığına değinerek, “Yabancı ekiplerle çok sıkı çalışıyoruz. Çok enternasyonal bir durum var. Dolayısıyla herkes birbirinden bir şeyler alıyor. Ortak bir çalışma disiplini oluşuyor” ifadelerini kullandı.