Alın teri değil, akıl teri dönemi başlıyor

Büyük dil modeli ChatGPT şunun şurasında 1.5 yıldır yaşantımızda yerini aldığı günden beri hızla benimsenerek kullanılmaya başlandı. 10 yıl önce Yapay Zeka bizler için Bilim kurgu öyküleri yazarı Jules Verne’in hayallerini (öngörülerini demek daha doğru) yansıtan ‘’Dünyanın Merkezine Yolculuk, Aya Yolculuk, Denizler Altında 20000 Fersah’’ kitaplarında yazdığı hikayeler gibi görünmekteydi. 1950’lerden itibaren yaratılan otonom sistemlerle analogdan dijitale geçiş, 2014’de son hız gelişen Yapay zeka uygulamalarıyla cep telefonları çağı ve cep telefonlarının uzay teknolojisiyle artık elimizde birer bilgisayara dönüşmesi kaçınılmaz oldu.Elbette kaygı büyük! Birçok iş kolunda kullanılacak Yapay Zekanın işimizi elimizden alması, teknoloji üreten şirketlere yeterli ehil elemanın nasıl yetiştirileceği, teliflerin nasıl korunacağı kısacası cevapsız sorular çekinceler yaratıyor. Yapay Zeka’nın faydalarına odaklanmayı güçleştiriyor. 1999’da Kurzweil “Ruhu Olan Makineler Çağı” isimli bir kitap yayınlar. Orada birkaç on yıl içinde insana eşdeğer zekaya sahip makinelerin makul bir maliyetle satın alınabilir hale gelmesiyle hayatımızın çoğu yönüyle devrim niteliğinde değişimlere uğrayacağını yazar. Bunun doğal bir sonucu olarak insanlık ve makineler dünyasının tek bir bütün haline geleceğini iddia eder. Konuyu Molly isimli bir kurgusal şahsiyetle diyaloglar halinde sürdürerek okuyucuyla buluşturur. 1980’li yıllarda internetin patlayacağı, en geç 1998 yılında bilgisayarların satrançta insanı yeneceği gibi birçok şeyi yazar. Amerikalı Raymond “Ray” Kurzweil  12 Şubat 1948 doğumlu, mucit, fütürist; optik karakter tanıma, metinden konuşma sentezi, elektronik klavyeli enstrümanlarla ilgili bilim insanı; günümüzün Jules Verne’idir. Dile getirdiği öngörülerinin hepsi de tutmuştur.Görülüyor ki Yapay zekâ, biyolojik zekâyla arasında hiçbir fark kalmayana dek gelişmeye devam edecek. Eninde sonunda biyolojik olmayan zekamızla biyolojik zekamızı birleştireceğiz. Zekamızın biyolojik ve yapay bileşenleriyle birlikte gerçek birer sayborg (insan ve robot karışımı sibernetik organizma) haline geleceğiz. Zihinsel iletişim-telepati gerçek olacak. İletişim, zihinlerin birlikte harmanlanmasıyla iç dünyamızda ciddi değişikliklere yol açacak. Teknoloji, hayallerimizin ötesinde zihinsel alanlar yaratarak gerçekliğe doğru devinecek. İnsanlar arasında beyinden beyine iletişim, mahremiyet konusunda çok büyük bir sorun yaratabilir. İnsanlar daha fazla sayıda iletişim aletleriyle donanmış olsalar da evlerine yani kozalarına çekilecekler. Sanal ortamlarda gerçekleşmeye başlayan (Pandemiyle hızlanan) arkadaşlık, sosyal sanatsal paylaşımlar, interaktif düzene taşınan flörtleşmeyle fiziksel iletişimin sınırları daralırken, sosyal alanda paylaşım tarihe karışacak gibi görünüyor. Bağımsızlık arayışı, bulaşıcı hastalık kaygısıyla partnerden bilinçli uzaklaşma yalnızlaşmayı tetikleyecek. Uzmanlar ve araştırmalar evlilik kurumunun zayıflayacağı, insanların çocuk yapma konusunda çekincelerinin artacağı ,hamileliklerin çoğunun rahim dışı döllenmeyle gerçekleşeceği yönünde görüş bildiriyorlar. Pandemiyle beraber cinsel anlamda aseksüel yönelimin artması, pandemi döneminin sonucu olan antidepresan alımının cinsel istek ve arzuları bastırması olarak açıklanıyor. Gelecekte “Ben ilişkiyle hiç uğraşmayayım, robot bir sevgilim olsun” diyen insanlar olabilir mi? Dijital çağdan sonra sırada transhümanizm-insanlığın dönüşümü var gibi… 21.Yy insanı, saf insan olarak yaşayan son insan nesli olacak gibi görünüyor. Yapay zekâyla iç içe geçiyoruz. Bundan sonra yola insana benzeyen, insansı ya da insansı olmadığı halde insani fonksiyonlar içeren yapay zeka gibi şeylerle devam edeceğiz, çaresiz.Vücudumuza yerleştirilecek parçalarla biz de biraz robotlaşacağız. İlk uygulamaları yapılıyor, bir sürü insana cihaz takıldı bile. 2050’lerde, şimdilerde hayvanlarımıza taktırdığımız çiplerden bizlerde taktırıyor olabiliriz. “Alın teri değil, akıl teri dönemi’’ başlıyor. İnsanlar işlerini zamandan, mekândan, her şeyden bağımsız hibrit olarak yapacaklar. Ofisimiz beynimiz olacak ve beyni olan ve kendini güncelleyebilmiş herkesin bir işi olacak. Fiziksel güç gerektiren ve rutin hesaplama işlerini robotlar yaparken insanlar daha yaratıcılık gerektiren işlere yönelecekler.Yapay Zeka ile İnsanlık tarihi’nin dönüm noktalarından biri daha geliyor. Önümüzdeki büyük dönüşüme geç kalmadan ülke olarak hazırlanmalıyız.